4 Haziran 2011 Cumartesi

Kendimle göz göze gelmemeye çalışıyorum ama bakışları üstümde,hissediyorum.
Yüzüne bakmamaya çalışıyorum.Bazen öyle bir şey hissediyorum ki, dayanamayıp bakıyorum ve her seferinde gözlerini dikmiş bana bakarken yakalıyorum onu.Yakalamak değil aslında,onun çekindiği bir şey yok.
Kaçamıyorum.Karşıma geç, otur ve konuş benimle diyor.Bense yüzleşmek istemiyorum.
Cesaretim yok.
Biliyorum konuşalım dediği zaman ve o ses tonuyla söylediği zaman her zaman kıracak bir şeyleri olur.Konuşulması gerektiği için diyor bunları, yoksa amacı yaralamak değil.Yavaş yavaş konuşur bunları o, biliyorum.Az buçuk tanırım kendisini.
Kırılgan olmak için neden yok oysa ki.Kendimi toplamaya çabalamam lazım,bunu istediğimden emin değilim.
Ondan kaçıyorum ama ilerlemiyor hiçbir şey.Hala bakıyor ve aynı sözleri tekrarlıyor.
Bakışları iğneleyici olmaya başlıyor, o bakışlarını bilirim.
Kaçamıyorum çünkü etrafta kimse yok.Yalnızım.Yalnızken geliyor bütün düşünceler,bütün özlemler,bütün kıskançlıklar,bütün istekler,bütün bulantılar.
Bakmasın artık ama yanına da gidemem.
İçinde var olanları hapsetmek ve dışarıdaymışlar gibi davranmak.Atmış gibi, kurtulmuş gibi.
Her şeyi erteliyorum bu sıralar.Onunla yüzleşmeyi de bir süre erteleyeceğim.
Bir süre sadece.
"Bir süre" dediğim her şey birikiyor,o geçen zamanda ne yapıyorum ben.
Boş.

Şimdi düşünce yok,özlem yok,kıskançlık yok,istekler fazla,bulantı kayboldu.Kesin var olan şey ise belirsizlik.
Belirsizlik kötü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder