O kırıntılardan ne çok anlam çıkartıyorum bir bilsen.
İstemiyorum bilme.
Değişecek bir şey yok her iki türlü de.
Alışıp gideceğiz sadece.Gideceğiz.Gittik.
Elime siyahı almak istedim şimdi, bilirsin normaldense siyahı daha çok severim ben.
Seninleyken ormanları alıyorduk elimize o ayrı, sonra da her taraf pis kokardı.
Siyahlıyı aldık mı aramıza hiç, ben almak istedim ama paramız yoktu değil mi?
Evet öyleydi.
O gün içim buruktu ama en azından dokunabildiğim bir gündü.
Tek hatırladığım yeşil ve mavi.
Çimler ve deniz.
Güneş vardı."Sweet Child o' Mine" havası hani.
Senden nefret etmek istemiştim bir ara, neden yoktu.
Çünkü biliyordum milyon tane yazıma sebep olacağını.
Kafamdaki bitmez sorulara yenilerini ekleyeceğini, var olanların ise çözümünü zorlaştıracağını biliyordum.
O anda kabul etmek istemedim.Düşünmedim, sadece bir anda geldi ve geçtiler.
Ama burukluk kalmıştı,onu engelleyememiştim.Hiçbir zamanda engelleyemedim.
Nefesim kesiliyor.Bu kadar kötü olan şey ne?
Yine o boş bakışlar var yüzümde.Evet yine "Sena'dan boş bakışlar."
Ufak bir şey bekliyorum ki düşünebileyim.Düşüneceğim yeni bir şeyler olsun.Aynı şeylere kafa yormak sıktı. -sikti- sıkıldım sikildim skldm
Hayır hayır, bu kırılgan bir yazı değildi.
Cesaretli bir yazıydı, çünkü kendimden korkmadım.
Duyguları bastırmak korku yüzünden değil.
Bu söylediğim aslında duyguları hissetmekten korkmak.Yani bir çeşit korku.Kaçış.Duyguları bastırmak bir korku.Kırılmaktan korkmak.
Kırılgan değilim çünkü kabullendim.
Kesin konuşamam, çünkü az buçuk tanıyorum dedim ya kendimi.Yarına farklı olabilir.
Southern man, come and take me by the hand.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder