14 Haziran 2011 Salı

Bongi bongi bong

Black Metalci bir sevgilim olsa,hatta onunla Norveç'e gittiğim zaman tanışsam.
Bir dükkanda olsam cd ya da plak baksam o da orada bir yerde olsa sonra bir şekilde tanışsak.
Satanist olsun.
Birlikte konserlere gitsek.
Ayinim var diye buluşmalarımızı ertelesek falan.
Eve çıksak birlikte.Onun daha önceden bir evi vardır,benimle taşınacağı için ucuz kirası olan bir eve çıkarız.
Evde su yerine viski içsek ya da vodka.
Ya da aquavit.
Yemekleri suyla değilde vodkayla yapsam.
Ohoo ne güzel olur lan.
Bodrum katında bir evimiz olur.Küf kokabilir sorun olmaz.
Evin içinde çok fazla eşya olmasını istemiyorum.
Bir tane yatak olur ama bazasız.Tam olarak nasıl bir ev bak anlatıyorum,Candy'i izledin mi? Orada iyice eroinman oldukları zaman yaşadıkları bir ev var.Kirayı zar zor ödüyorlar falan.Aynı orada ki gibi bir ev.
Televizyon olmasa da olur.İzlemiyorum.
Satanik sevgilim izliyorsa eğer alırız.
Ben Norveç'e yerleşmiş olurum o sıralar,evim var oğlum tabii yerleşmiş olacağım.
Saçlarım kırmızı.
Yıkadıkça kırmızılık turuncuyla pembe arasında bir renge dönsün.Geçenlerde Kadıköy'de gördüğümüz başka bir piyasa orospusunun saçları o renkti, hoş durmuştu yavşakta.
Turuncuyla pembe arasındaki renkten sıkılınca saçlarımı pembeye boyatırım.
Boyatırım değil, çulsuz evimizde ben kendim boyarım.
Aynamızın sağ yan tarafı çatlak olur.
Dilime piercing istiyorum.
Ufak bir romantizm belirtisi gösterip, ikimizin de hoşuna giden bir dövmeyi yaptırırız.Ayrı yere,aynı dövme.
Hayvan gibi gelen vergileri nasıl öderiz bilmiyorum,diğer masrafları da.Çıktığı konserlerden aldığı paralarla geçiniriz,her hafta 2 kere barda çıkar.
Bende bir şeyler kovalarım artık.
Evde üç beş kapak atarız tabiisi, arkadaşlarımızla.
İkimizken de atarız kötü gecelerin birinde.
Norveç macerası yaşarım böylece, ayrılınca da dönerim sikik erkeklerin olduğu ülkeme.
The Pentagram Burns.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder