28 Mayıs 2015 Perşembe

Seni aldım karşıma yine konuştum.
Gerçeğin hiçbir şey bilmiyor, hayalin ise gerçeğinden korktuğumda sığındığım en büyük dert ortağım oldu. Hayalin beni dinledi ve sustu.
İkisi de sensin. Biriniz karşıma geçip "Limon ağacından" bahsediyor, diğeri ise beni biliyor.

Hani seni görünce dünyam aydınlanıyor diyorum ya hep, artık seni görünce gözlerim kamaşıyor.
Bakamıyorum, göremiyorum, seçemiyorum.
En kötüsü hissedemiyorum.
Seni alıp o sunturlu yerlere götürmek isterdim, sayısız pencereni bir bir kapamak isterdim. Bana gelesin diye bir bir...
Ama ben kımıldayamıyorum.

Sen karşımdayken, seninleyken iki cümleyi bir araya getiremiyorum.
Kendim olmuyorum artık, dünyanın en mutlu insanı olmuyorum.
Artık her yer o kadar seninle dolu ki bana nefes alacak bir yer kalmadı. Bana kıpırdayacak alan kalmadı, o kadar seninle doldum ki.
Her yerdesin, her düşüncemde nefes alıyorsun.
Bunu da kendi kendime yaptım.
Seni aldım ve büyüttüm, çoğalttım.
Benim için bir ağırlık oldun artık.
Seninleyken konuşamıyorum, ağırlıklar o kadar fazla ki onları taşımaya çabalarken seninle kendim olamıyorum.

Sana her şeyi söyleyip artık seni bırakmak istiyorum.
Artık senin için umut etmek istemiyorum.
Düşüncelerimde nefes alan seni boğmak istiyorum artık.
Yolun sonu geliyor Limon, Güneş, Balık.

Galiba senden bana gelenler olmadığında, daha doğrusu senden bana geleceklerin gelme ihtimali olmadığında, ben daha iyiyim.

Zorunluluk olan bu muydu?
Hiç doğmayacakmışsın demek.
Hiç bitmiyorsun evet, belki de hiçbir zaman bitmeyeceksin, şu anda gözüme hiç bitmeyecekmişsin gibi geliyor ama artık kendimi hırpalamayı bırakmam gerek..

Senin için azar azar umut etmeyi kesiyorum. Bunca sene senin için umut ettim, artık etmeyeceğim.
Artık içimdeki senleri birer birer kapatmam gerekiyor, benden gidesin diye birer birer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder