20 Mayıs 2015 Çarşamba

Döngü

Garip bir gece.
Olmayan senaryoların tek bir gerçeklik üzerine kurulduğu gece.
Hayır, evdeymiş.
Dökülenlere değil de bana çevirse ya.
Ne hayaller ne hayaller kuruldu oysa.
Kahramanlardan biri kuliste içiyor.
Diğeri de perdelerin arkasında durup saklandığını sanıyor. Perdelere bakıp neler görüyor, kimse bilmiyor. Diğeri sormuyor. O da kapalı. İkisinin birarada olması gerektiğinin kanıtlarından biri de bu, kapalı.
Ve bir diğeri, zararlı. Zararları hep kendilerine, bunu biliyorlar da. İstiyorlar da.
Karanlık suratları. Aydınlanması için sahneye çıkmaları lazım.
Sahneye çıkmaları için aydınlanmarı lazım.
Ne zaman ki bir şey olacak, kendilerini gömdükleri yerler ne zaman açılacak, o zaman oyun başlayacak.
Seyircisiz.
Bu oyun kendilerine oynadıkları bir oyun.
Oynayanın da izleyenin de aynı olduğu.
Sahne de uçsuz bucaksız üstelik. Biliyoar mı o sahne nelerle donatılabilir.
Birinin yüzü diğerine dönemiyor, görülmediğini sandığından dönmüyor. Dönse bile diğeri kendini teslim alandan bazen kurtulup fark ediyor bazen de umursamıyor. Teslim olan daha cok gömülüyor, o gömüldükçe diğeri de perdelere saklanıyor. Sığınıyor.
Neden gömüldüğü yerden çıkmıyor, çıkamıyor. Oyun zamanı geldi mi gelmedi mi kimse bilmiyor. Sadece perdelere bakan zamanı gelmiş olsaydı başlamış olacağını biliyor.
Diğerinin ise gelecek olan zamandan bile haberi yok.
Ne zaman açılırsa, ne zaman perdeler açılırsa.
Ne zaman?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder