29 Mayıs 2015 Cuma

Ben bunu daha önce de yaptım. Senin için.
Ama bu sefer daha farklı yapacağım.
Üzerini kapatmayacağım,
Seni bir yerlere saklamayacağım.
Seni bastırmayacağım, göz ardı etmeyeceğim.
Seni alıp çıkartacağım.
İşlediğin yerlerden bir bir çıkartacağım.

Senin yüzünden hissettiğim bu şeylerin hepsini alıp bir kavanoza koymak istiyorum.
Biraz inceleyip sonra da bir rafta saklamak istiyorum.
Arada sırada bakmak ama kapağını hiç açmamak.
Henüz atamam o kavanozu, belki de onca sene içimde olan şeyleri atmaya da kıyamam.
Kavanoza koyup hepsini incelemek istiyorum. Etrafında dönüp,bende nasıl bu kadar karmaşık şeyleri uyandırabildiğini (canlandırabildiğini) anlamak istiyorum.
Eminim, o hislerin renkleri mor, biraz beyaz, biraz altın sarısı, biraz da gece mavisi.

Çocuk git artık.
Git artık benden.
Olma artık.

Oruç Aruoba'ya sığınıyorum yine ve yine ve yine.
Her zaman olduğu gibi.
O kadar iyi ki, ne eksik ne fazla.
'Hani' kitabını hatırlamak istemiyorum, orası umut dolu. Bense artık umut etmeyi kesiyorum ne kadar zor bir adım olsa da. Ne kadar iradeli olmam gerekse de ve hissedeceğim şeyler bir bilinmezlik olsa da. Onların renkleri gri.
Gireceğim duyguların rengi gri ise neden bu renk karmaşasını terk etmek istiyorum?
Her neyse.

"Yaşamında, şunları da yaşayabileceksin:-
1) Birisini, ona söyleyecek birşey bulamadığın için, aramak...
2) Birisini, onu artık göremeyeceğini söylemek için, beklemek...
3) Birisini, onu görememeye dayanamadığın için, terketmek...

Neler yaşamayacaksın ki!..."
Oruç Aruoba, de ki işte, Metis Yayınları, sayfa 64


Seni, seni görememeye dayanamadığım için terk edeceğim.
Seni, sana söyleyecek çok fazla şeyim olduğu için terk edeceğim.
Seni, artık gözlerimi kamaştırdığın için terk edeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder