24 Nisan 2015 Cuma

Onu görünce dünyam aydınlanıyor diyorum ya hep, onu görünce güneş doğuyor.

Oruç Aruoba'nın sözlerine, düşüncelerine ihtiyacımın olduğunu hissettiğim zamanlar bu zamanlar.
"Ol/an" kitabını aldım 2 gün önce, baska yazarların kitaplarına baktıysam da içime sinmedi, beni anlamadı o kitaplar.

Şimdi okuyorum. Benim onu sembollerle anlatışım, o kadar bu kitapta ki. Bu nasıl oluyor?

"Senin güneşlerini görürüm diye
bu sabah
güneşi görmeğe çıktım.

Yoktu :
oysa aydınlanmıştı hava.
Ben
birkaç arsız karga
bir de küçücük serçe
bekledik onu
yoktu.

Hiç doğmayacak mı?
Hep bu belirsiz gri mi kalacak
burada, renkler gelmeyecek mi
buraya --
ben
birkaç arsız karga
bir de küçücük serçe
beklerken onu?

Güneşi görmeğe çıktım
bu sabah
senin güneşlerini görürüm diye.

Yoktun :
oysa ulaşmıştım sana.
Ben
birkaç tatsız tutku
bir de küçücük neşe
özledik seni --
yoktun.

Hiç olmayacak mısın?
Hep bu belirsiz sessizlik mi kalacak
içimde, sevinçler gelmeyecek mi
içime
ben
birkaç tatsız tutku
bir de küçücük neşe
özlerken seni?"
Oruç Aruoba, Ol/an, Bak, Denizdeyim, Metis Yayınları, 120 - 121 (İlk basım Mephisto Yayın Evi 1994, dördüncü basım: Metis Yayınları, Mayıs 2010)

Güneş
Aydınlık
Karga
Serçe
Renkler
Belirsiz sessizlik

Bütün sembollerim.
Güneş ve aydınlık.
Renkler (altın sarısı, belirsizliğin rengi ise gri)
Renkler gelmeyecek mi?
Hiç doğmayacak mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder