26 Nisan 2014 Cumartesi

Büyüyen Gözbebekleri

Hiçbir şeyin farkında olmadığımı sanacak kadar salaksın.
Söylediğin yalanlara çok fazla güveniyorsun, farkında olmadığımı sanman bu yüzden. Çok büyük bir erdemmiş gibi iyi bir yalancı olduğunu, her an yalan söyleyebilecek olduğunu söylüyorsun, bunu savunuyorsun.
Bütün bunları düşünüp, savunman bir de üzerine kötü bir yalancı olman seni aciz kılıyor. Hayatını yalanlar üzerine kuran bir insanın kötü bir yalancı olması, bir mesleğe sahip olup o meslek hakkında hiçbir şey bilmemek gibi.
Ben senden çok daha zeki biriyim K., belki de bu yüzden beni salak yerine koyduğunu sanman beni etkilemedi. Yalanlarını açık etmedim. Belki de yalanlarını gördüğümü bilseydin kaçacaktın, bunu istemedim. Yalanlarını her fark edişimde sana olan zaafım beni durdurdu, gitmeni istemedim.
Nedense şu anda her şeyi bildiğimi bilmeni istiyorum. Bütün yalanlarını.
"Şu anda bir sürü yalan söyler aramızı düzeltedebilirim." demişti. Bu o kadar iğrenç bir cümleydi ki, bir kişinin sözleriyle kendini nasıl küçük düşürebileceğinin bir kanıtıydı. Onda böyle sözler bir hayli fazlaydı zaten, kendisi farkında bile değildi.
Bu cümlesine karşılık söyleyecek çok fazla şey vardı aslında, her açıdan hem de. Yalanla hiçbir şey düzelmez, sadece geçici aldatmalarla geçici aldanmalar(!) yaşanır, yeni yalanlar oluşur. Söylediği yalanlara inanmayacaktım eğer söyleseydi, kaldı ki eğer inansaydım onca söylenmiş söz üzerine gelen güzel cümleler hiçbir kötü sözü silemezdi, onaramazdı, aramızı düzeltmeye vesile olamazdı.
Ve bu sözüne karşı pek çok şey daha söylenebilirdi.
Ama ben sustum, bu susuşum ona olan zaafımdan dolayı değildi bu sefer. Çünkü ona bunları açıklamak artık anlamsızdı. Onun bu sözleri anlamayacağından, anlasa bile umursamayacağından, umursasa bile değişmeyeceğinden emindim.
Amacım da onu değiştirmek değildi zaten, onun benim hayalimde kurduğum adam olmadığını çoktandır biliyordum. Sadece bir manası yoktu işte, biraz da ağırlık çökmüştü üzerime o anda, hislerim birbirine girmişti. Sustum.

Sürekli anlattığı, artık sahte hikayeleri haline gelmiş arkasına sığındıklarının ne kadarı gerçek ne kadarı sahte işte onlara karar veremiyorum. Bazıları gerçekten olmuş olabilir ama daha yeni tanıştığı insana bu kadar derin yaraları açması sadece dikkat çekmek için bunları paylaştığı manasına geliyor -onun karakterini bilip yazıyorum bu cümleleri, yoksa başka bir insanda tamamen farklı olabilir.-
Bir psikolojik sorunu olup bu anlattıklarını kendisi uyduruyor olabilir ve bu yalanlara gerçekten inanıyor, kendisini inandırıyor olabilir.
Bir hatasını gördüğünde hemen bu sahte baloncukların içine girip saklanıyor, "Ama bak benim mazeretim var." diyor. O hem kötü bir yalancı hem de hatalarıyla yüzleşemeyecek, bir şeylerle kendini saklama ihityacı duyacak kadar korkak bir adam. -Ah keşke onu okuduğumu bilse.-
Çok fazla ihtimal var. Her şey birbirini kovalıyor, bir kısır döngüye giriyorum sonra. Buraya bütün nedenleri yazmayacağım. Her neyse konu bu değildi.
Bu hikayeleri (sürekli anlattığı, yalan ya da gerçek olduğuna karar veremediklerim) dışında  ikinci etaplardan önce söylediği sahte sözleri pek hatırlamıyorum.
Ancak sadece şunları bilmesini isterdim:
Beceren'de, 27 Şubat gününün öğleni İTÜ'nün kaptanıyla konuşmaya gidiyorum demesi yalandı. Belli ki kızla ya da kızlarla konuşmaya gidiyordu. Muhtemelen hangi kızı "seçeceğine" o konuşmadan sonra karar vermiş olmalı.
Aynı günün akşamı, Şömine'de beni yanına çağırdıktan sonra ona "Bu gece benimle uyur musun?" diye sormuştum, "Uyuyamayız." demişti ve gerekçe olarak ertesi günkü yarışta ilk dördü hedeflediğini, biz birlikteyken uyuyamadığımızı, benim onu sürekli uyandırdığımı söyledi. "Yarın uyuruz." dedi. Bu herhalde söylediği en berbat yalandı. 'Top 5 Lies'a gözü kapalı koyarım bu yalanını. Ne kadar salaksın gerçekten ya.
O gece gidip kızlarla ya da kızla buluştun.

Ertesi gün, 28 Şubat günü, artık avucunda biri vardı, hem de içine girebildiğin biri. Bana artık ihtiyacın yoktu çünkü sen gerçekten başka bir kızla ya da benimle yaşayabileceğin türden bir ilişki istemiyordun, bu istememek değil daha hazır olmamaktı.
Seks yapabileceğin biri vardı ve eski kız arkadaşını özlüyordun bana da ihtiyacın yoktu.
Biz o son konuşmamızı yaparken moralini bozan, geçen gece olmuş bir şey de yoktu. Sen sadece ruh hali değişimleri yaşıyordun ve o akşam gerçekten kötü hissediyordun. Bana "Söylemeyeceğim zaten söylemem de" dediğin şey (sanıyorum ki) kendine itiraf edemediğin şeydi, karşıdaki ben olduğum için değildi söylememen, söyleyenin sen olacağı, o lafların senin ağzından çıkacağı için söylemeyecektin, zaten öyle de oldu. Pek de merak etmiyorum.
Biz o konuşmayı yaptıktan sonra sen yine Beceren'e kızın yanına gittin. Benden saklamaya çalışıyordun. U. ve sen ne kadar acizsiniz. En çok da sen.

2 yorum: