20 Aralık 2012 Perşembe

5 days ago I had a panic attack, I'm not sure if it was a panic attack, but when I searched the internet, I found people who wrote the same things that I felt.
My mind was captured by crazy thoughts, I was trapped into my boddy and life was always going to be like that.I was deeply feeling the fear of the dead.My heart was like a running motor, it was fast, really fast.
All the things started when I tried to sleep, I got up and did lots of things to calm myself down. Thank god I know things to do in a situation like that, otherwise I could be dead, maybe not but I was thinking like that, that I was going to have a heart attack and kill myself. My body was shaking, a part of my left arm was tingled. Damn, I never want to live a moment -even a second- like that.
I was like that for 4 hours, maybe few hours more.
I still remember a little bit.I was holding my head and saying to myself "I will be fine, I will be fine", " Few more hours than I will calm down and fall asleep eventually", "You won't die, don't be stupid".
I was paranoid. I can't find the exact word to explain the feeling that I felt, It was a wrong and a insecure feeling.
I always said to myself  "Stay with reality, yes you are now, stay with it". But it was hard to hold on to the reality because my thoughts were dominant at that time. I wonder what I did in the moments that I can't remember now. When I tried to sleep again and again, I couldn't sleep because of the noise of my heart.
Man, I really thought that I was going to die.
Whatever, I'm with reality now.
That night was the most scariest night of my life.
But the thing that scares me now is that, what if I really trapped in those moments and these are only the visions of my insane brain.I don't really think like that but what if it is like that..
They say that if you feel any pain you are in the reality, my back is aching now, I choose to believe that.



Do not even go green.
How could she know that I smoke it?
She sees through her dreams.

28 Kasım 2012 Çarşamba

23 Kasım 2012 Cuma

En aydınlık sabahlara çöküyorsa bile karanlık
En en güzel sabahlar en kötü günlere dönüyorsa eğer
Barışın öncüleri aslında savaşın öncüleriyse
Sen bırak bu çığlıkları, içindeki gibi insanı bulmaya çabalamayı
En anlaşılmaz sandığın sözler bile aslında en mantıklı cümleler ise
Bu kargaşada karanlıktan uzak durman beklenmiyorsa eğer,
Bırak bu onların boynuna
Küçücük bedenleri kurşunlarla işlemişlerse eğer, iyilikten söz edilemez içi geçmiş topraklarımızda
Kimin toprakları?
Sözde bizimdiler
Barışı getireceğiz diye ellerini kana bulayanlarla yaşıyorsak eğer, buna boyun eğmek zorunlu kılınıyorsa
Pes etme demek ne çare, eğer hiçbir seçenek kalmadıysa
Sanki bütün fırsatlar kapılmamış gibi, devrimci konuşmalara ne hacet eğer onlardan değilsen
Birilerinin adına işledikleri cinayetler aslında en büyük yasakları ise katillerin
Kime güvenilir ki bu insanlar bencilleşmesin?
Sanki hala umut varmış gibi beyazdan yana olanlar, pes edin demiyorum eğer seçeneğiniz varsa


17 Kasım 2012 Cumartesi

Bunca sene bencil olanın insanlar değil de aslında ben olduğumun farkına varamamışım.

10 Kasım 2012 Cumartesi

Kimse yoktu, bende hayallerimde yaşadım.
İnsanları sevmek istiyorum.
İçimde bir şey var ve o beni engelliyor.
Gerçekten sevmek, onlarla sohbet etmek istiyorum.Ya da şakalaşmak.
Ama artık bunları adam akıllı yapacak kimse yok.
Ne adamakıllı,cıvıklaşmadan,komik olmaya çalışmadan yapacak kimse yok.
Populer olmak,sanırım herkesin kafasında bu var şu günlerde.
Neden diye sormadan edemiyorum "ortamının" olması nedir?Neden bir insan iğrenç insanlar arasında "en havalı" olmaya çalışır?
Neden insanların beklentileri bu kadar sığ?
Sadece bizim ülkemizde mi böyle yoksa bütün dünyadaki gençler hatta benden büyükler bile böyle?
Havalı olmak,en sevilen olmak,ortamının olması.
Ortamının olması nedir?Neden insanlar için bu bu kadar önemli?
Çok saçma insanlar var.
Şöyle düzgünce muhabbet edebileceğin kimse yok.
Nereye gitsen bir uyuşturucu muhabbeti,sigara,alkol muhabbeti.
Benim arkadaş çevrem böyle herhalde.
Hiçbirini sevmiyorum.
Hepsi kendi tanıdığı kişiler arasında en iyisi,en tanınanı,en komiği gibi sıfatlar almaya çalışıyor.
Bana göre bu çok saçma.
Bunun için çabalamak çok saçma.Kendini kasmıyorsan bir şekilde konuşulur zaten.
Her neyse.Sadece bu düşüncelerimin 2 sene öncesine kadar geçeceğine inanırdım.Geçmedi.Bir kaç sene sonra geçer mi,yoksa ben hep böyle mi düşünürüm?
Bunlar benim ön yargılarım mı yoksa insanlar gerçekten böyle mi?
Ben böyle miyim?
İnsnaların benim hakkımda ne düşüneceklerinden değil benim kendimin nasıl olduğunu merak ettiğim için soruyorum bunu.
İnsanları umarsamıyorum diyemem, herkes illa ki bir şeyleri umursuyordur.Ya da biri zayıf noktasına dokunup onun kafasını kurcalamıştır.
Düşüncelerim o kadar karışık ki yazarken bile toparlayamıyorum,eskinin aksine.
Bu düşüncelerim biraz da "tutsak" olduğum için mi varlar?
Bu tutsaklık bitince düşünceler de kaybolacaklar mı?
Ön yargı mı değil mi diye karar veremediğim şu düşünceleri istemiyorum.
Aslında ön yargı değil bunlar,ne zaman objektif bakmaya çalıştıysam bile hep kendilerini aşağılatan bir şeyler yaptı insalar.
Hayır,ben çok soru sormuyorum.Seninde kendine bir bakıp sorman gereken soruları yazıyorum sadece.

30 Ekim 2012 Salı

Bloğum seni çok kasvete boğmuşum zamanında,bütün üzüntülerimi sana akıtmışım kusura bakma.Seni severim you know that.
Şu popüler kültürün erkekleri getirdiği hale bak, ne oldunuz havalı mı oldunuz o saçla?
Bu sene bitsin ve özgürlüğüme kavuşayım.
Sürekli yorgunum.
Ama seneye bütün Avrupa'yı gezecek enerjiye sahip olacağım.
O kadar karışık ki artık yazarken bile içinden çıkamıyorum.
Nefretle yazılan yazılara sonradan baktığında utanırsın.
Anlık ama yoğun bir hisle en ufak bir karar almak bile sakıncalı.

24 Ekim 2012 Çarşamba

Seni daha fazla ziyaret etmeliydim.
Babaanne.
Her bayramda aklıma geliyorsun, her gün aklıma geliyorsun aslında.
Seni bu kadar sevdiğimin farkında değilmişim meğerse...
Hani kaybedince anlanır ya değer, ne kötü değil mi?
Çünkü sen sanki hep orada olacaktın.
Her bayramda dedem her seferinde bana para vermeyi unutacaktı,sende ona,bana belli etmeden bana para vermesini söyleyecektin,o da bana verecekti.
Her seferinde beni övecektin,kıyafetimin,tırnaklarımın,saçlarımın ne kadar güzel olduğunu söyleyecektin,bende utanıp bir şey söyleyemeyecektim,sadece teşekkür edecektim.
Keşke yine o eve gittiğimde sadece anıların değil de kendin de orada olsan babaanne.
Bizi uğurlarken asansörün oraya kadar gelsen.Ne kadar yorgun olsan bile,ne kadar dizlerin ağrısa bile gelirdin.Nasıl unutulur?
Keşke yine bize "Ne kadar az yediniz,biz çok yiyoruz" desen.
Özlüyorum be babaanne.Aklıma geliyorsun.
Umarım oradan bize baktığında,hayatına dönüp baktığında pişman olduğun çok az şeyin olduğu için mutlusundur.Asil yardımsever kadın.
Dedeme yazdığın mektupları okudum babaanne."Aileme sadık biri olmayı,ailemi her şeyden üstün tutmayı isterim" demişsin.Başarmışsın babaanne.
Umarım bende senin yaşadığın gibi bir hayatı yaşarım.
Umarım...Yaşayacağım,ben senin torununum.
Her o eve girdiğimde,gözlerim yaşarıyor babaanne.O ev "babaannemin evi"ydi çünkü benim için.
Özür dilerim babaanne seni daha sık ziyaret etmeliydim.Sen beni bağışladın biliyorum,yinede beni üzüyor.
Neyse babaannecim,yarın senin evine gideceğim,o odaya gidip senin fotoğrafına bakacağım ve yine gözlerin yaşaracak.Kendimi tutacağım.
Bayramın kutlu olsun babaanne.Bu arada dedem bana para vermeyi artık unutmuyor.
Seni seviyorum babaanne.

Caniko'n


Şu anda hala oturduğumuz evimizde kutladığımız yılını hatırlayamadığım bir yılbaşı.
Üzerimdekini bana babaannem dikmişti.

7 Ekim 2012 Pazar

Çok doğru bir şey söyleyeceğim,
Bazı insanlar çok saçma.
I feel no longer alone because I talked with my bestest.
I seriously love her, I'm happy she's my closest friend.
I guess she's the only true and also reliable friend of mine.
I know you'll read this, and no doubt that I'm mentioning you Eda!
I feel so fucking alone.
This is not the world that I want to live in.
My world has just ended.
I've always wanted him to love me 
But he loved all of my best friends except me.

26 Eylül 2012 Çarşamba

Uzun zamandır kendim için bir şey yapmadığımı fark ettim, bir yerde okuduğum bir yazının etkisiyle.
O hep tatmak istediğim duyguyu anımsadım birden bire.
Hiçbir yerde hiçbir zaman mutlu olamayacakmışım, hiçbir zaman ulaşamayacakmışım gibi.
Yapılması gereken şeyler her zaman var olacak ve ben asla kendi kurduğum dünyamda yaşayamayacakmışım gibi.
Her zaman güzel bir kitabı okurken kendimi kaptırdığım gibi kaptırmak istiyorum kendimi hayata.
Ama hayatın zevklerini göremediğimde, sadece rahatsızlık hissettiğimden bu bohemliğimden kurtulup tam anlamıyla yaşayamayacağım.
Her zaman başka hayatlara imrenip bana imrenenlere anlam veremeyeceğim.
Belki yine sadece her zaman daha da fazlasını istediğimdendir bu.
Bir problemi doğrudan değil de dolaylı yoldan çözmeye çalışıp hatalı sonucu bulmak gibi.
O rahatsızlık gibi.
Her zaman düşünüp, hayal kurup, o hissi bir anlığına hissedip sonradan elinden kayıp gitmesi ve gerçekle boğuşmak gibi şu anda hissettiklerim.
Düşük cümlelerim ve hayallerim.
Benim istediğim çok az şey varken önce bedelini ödemelisin.
Kendi sayımdan çok daha büyük şeyler düşlüyor beni yöneten.
Bilirsiniz, uyum sağlayamazdım ya hani, nedeni de buydu.
Şimdi gidip biraz daha kendimi zehirleyeceğim, sonra da yine kendimi kandıracağım.

17 Eylül 2012 Pazartesi

I always thank that there is a thing like music.
Music is everything.
Everything is beautiful with music.
There isn't a single day that I didn't appreciate for it, there won't be any.
Music.
Thanks to the creators of music.
Thank you for making life amazing.
Thank you for easing my pain.
Music is everything.
Music.

15 Eylül 2012 Cumartesi

I know you sense that you're gonna suffer because of me.
Swallow hard.
Whitesnake - Still of the night
                      Is this love?

Def Leppard - Too late for love
                       Pour some sugar on me

The sexiest songs ever.

4 Eylül 2012 Salı

Dengesiz olan benim duygularım değil, hep onların hataları.Bense onların hataları yüzünden üzülürken hep onları yükseğe çıkartıp kendimde ararım bütün sorunları.Aslında böyle olmadığını şimdi anlıyorum, belki de o zamanlar suçlayacak ve acısını çıkartabilecek birini arıyor insan, bu da en yakınında olan, kendisi oluyor.Sadece, çok klişe ama doğru, çok fazla değer vermek yüzünden oluyor bütün yenilgiler ya da karşındakinin kendi insanlık seviyesinden.Bir insan tutamayacağı sözler verdiği zaman ben ona "karakteri oturmamış insan" derim.Bu "Sana söz vermiştim eve gelirken çiçek alacaktım))):" tarzı bir şey değil, "Pardon benim aslında seni sevmem gerekiyordu değil mi? Olmadı kusura bakmazsın artık" gibi bir şey.İnsan karşısındakine değer vermeli, kendisini bilmeli.Sevgi ilişkinin son basamağıdır bence, bir insanı sevmek için ilk önce ona saygı duymalısın ve sonra ona karşı bir sorumluluk duygusu geliştirmelisin.Bunlar biraz kendi içindekilerle ve senin kendini ne kadar kontrol edebildiğine bağlıdır.Ardından sevgi gelir.
Biz, sevgi diye bütün çakma hisleri tadıyoruz birlikte olduğumuz insanla.Mutluluk yerine saçma sapan garip bir şey hissediyoruz.Beynimize tadımlık hormonlar salgılattırıyıoruz.Hislerimiz sanki çok meyveler gibi.
Karşındakine saygı duymalısın ilk önce, çünkü bu senin de kendine saygı duyduğunu gösterir.Yanında olmasını istediğin insana saygı göstermezsen sen nasıl kendine saygılı biri olursun ki? Demekki karşındaki senin en ufak nezaketini hak etmiyormuş ve sende onu, onun ne kadar alçak olduğunu bile bile onu yanında gezdirmenle kalırsın.
Sorumluluk duymalı.İçinde hep o olmalı, ilişkinin ikinci basamağı budur bana göre.Başkalarına baktığında ona baktığında hissettiği gibi hissetmemeli mesela.Bu birazda kişinin kendi karakterinden gelen içsel bir kendini kapamadır.Onu biraz da kendi içinde özel yapmalı.Kişi, kendisine güvenebileceğini garantiler işte bu zaman.
Sonra sevgi gelir.Açıklama yapmak zor.Sadece onu tüm halleriyle seversin.Sevgi ve sevmek.
Aslında insanlar da karşılarındaki kişiye böyle davranmak istemezler mi?
Keşke herkes bunları kavrayabilse.
Sen ne kadar kendi verirsen ver, eğer karşındakinden böyle tepkiler alamıyorsan bu senin suçun değil, karşındakinin nasıl bir insan olduğunu gösterir.
Karşındakinden istediğini "almak" ya da ihtiyacını gidermek demiyorum, çünkü ilişkide yapılan "verme" eylemi, kişiden bir şey eksiltmez, bir beklentiyle yapılmaz.
Ancak güçlü olan insanlar sevebilir.Her şeyi göze alabilir,verdiği sözlerin arkasında durabilir ve gerçeten değer verebilir.
Güçlü insan, kendisine yakışacak insanı, sevilecek insanı da bulur.

2 Eylül 2012 Pazar

These years were supposed to be the golden years.What is wrong then?
Feelings.
Thoughts.
Entourages.
I'm a puppet of my own mind.
You can't change your character, you just feel different.

31 Ağustos 2012 Cuma

With no reason, you cannot imagine what I'm thinking of.

19 Ağustos 2012 Pazar

Bugün bayram. Babamın teyzesini ziyaret ettik ev bir hayli kalabalıktı, Şükran Teyze babaannemin kardeşi, babaannemden bir kaç yaş küçük ve babaannemin birkaç sene önceki hali gibi o da, aklı bulanık, babamın kim olduğunu unutuyor, benim kim olduğumu bilmiyor zaten,babamı göstererek kızıyım dediğimde şaşırdı.Yaşlanmak çok küstahca bir şey, kendi beynin, düşüncelerin ve vücudun sana ihanet ediyor, sana kim olduğunu unutturuyor, sadece eskiler kalıyor aklında.O kadar fazla yaşamak istemiyorum, yakında kendi çocuğumu tanımayacağımı bilememek kötü bir şey.Sorduğum soruyu bir kaç kez daha birilerine sormak ya da. Benim genç açımdan bu sorun değil, istediği kadar tekrar edebilirim, bu onun isteğine bağlı bir şey değil gerçi.Şükran Teyze ablasının vefat ettiğini bilmiyor ve babaanneme bir hayli benziyor.Onu ilk gördüğümde biraz kötü oldum, çaktırmadan ağladım, çaktırmadım çünkü o bilmiyor. Ablam nasıl, nerede, onu ziyaret etmek istiyorum dedi.Yalan söylemek de baya koyuyor insana. Her iki duruma da uyan -hem buradaymış hem de yokmuş- cevaplar verdik.Hep uyuyor dedik.Kötüydü.
Çok çalışıp Boğaziçi Üniversitesi'ni kazanacağım, o iğrenç kızın suratını her gün göremem.
Kazandıktan sonra o kadar iğrenç gelmez belki, ne de olsa onun sayesinde kazanmış olacağım.

17 Ağustos 2012 Cuma

Bazı insanlar toplumdan nefret ederler. Toplumu, insanlar oluşturur, bu bireyler insanlardan nefret ederler ve onların yaptıkları şeyler, bütün onlara bir "his" veren şeyler, zevkleri, düşünceleri onlara anlamsız ve boş gelir.
Kendileri dışında nefret ettikleri topluma bende dahilim, benden nefret etmek için bir nedenleri yok çünkü onlarla bir ortak noktayı paylaşıyoruz, toplumdan iğrenmek ve ona anlam verememek. Toplumun, dünyadaki bütün insanların tamamını bilemeyiz, hiçbir zaman bilemeyiz çünkü dünyada yaşayan  her bir insanı teker teker tanıyamayız. Oysaki benden nefret etmek için beni tanımaları gerekir, beni tanıdıklarında da kendileri gibi düşündüğümden onlar için bir umut olabilirim, onlar gibi düşünen birilerinin varlığını bilmek onlara genellemelerini yıkmak için bir "umut" olabilir.
Sadece birbirimizi tanımamız, fikirlerimizi paylaşmamız ve bunlar üstüne düşünen bir konuşma yapmamız yeterlidir.Oysaki böyle insanlar, benim gibi olan insanlar, artık insanlar bakımından umutları kalmamışlar, diğerlerine belirli bir ön yargıyla yaklaşırlar. Ön yargıyla yaklaşmazlarsa daha da çok nefret edeceklerini düşünürler, nitekim zamanında da böyle olmuştur.Bu düşünceye, geçmişte tanıdıkları haklar ve devamında gelen hayal kırıklıkları sebebiyet vermiştir.
Bir yerde bunu aşmak ve yeni "derin" düşüncelerle karşılaşmak için çaba sarf etmek gerekir.Ancak dediğim gibi, bir insanı tanımak için kendi düşüncelerinin getirdiği ön yargıdan kurtulmak, kurtulmak değilde onu uzakta tutmak ve bastırmak gerekir.Bir anda bir düşünceden kurtulmak gibi bir şey söz konusu olamaz.
Birbirimizi sevmeyi öğrenmemiz gerekir,ancak kimse sevginin öğrenilecek bir şey olduğunun bilince değildir.Bu bilinçte olmamaları doğal bir şeydir çünkü sevgi iç güdüseldir, içten gelendir.Bir mesleği, sanatı ya da sonradan gelen bir beceriyi öğrenmekle aynı şeydir aslında sevgi ama biz, insanlar,bu bilinçte değiliz.Bana göre ve Baruch Spinoza, Erich Fromm gibi düşünürlere göre de sevmek bir sanattır,onun inceliklerini bilmek gerekir.Her insan sever, ama sevmeyi bilmez.

15 Ağustos 2012 Çarşamba

I returned to those blurred days
This time,appallingly, I don’t want you inside
 If I say "Go away" you'll enjoy it
I haven't forgotten the dark days you've given me
I hate you 
I hate everyone because of you
I hate you because you're the hatred itself.
You're every sick feeling that a human being could feel
Unnamed feeling, you're hideous
Thanks to you imaginary,
You'll always be there when I'm alone at the window, smoking shit
You know every single thing that I've been feeling, you never tell my darkest secrets to dirties, I know
You have the same taste of music with me, you like everything I like
You love listening to me, you always loved
I love you, I will always need you by my side, I know you always be there despite of the lasting hatred I have inside
You know me, I have the comfort to share anything with you
Thanks to my imaginary friend, I couldn't make it without you
Because you are the one who loves me just beacause who I am
Thank you friend

12 Ağustos 2012 Pazar

Benimle aynı müzik zevkine sahip insanlarla daha iyi anlaşıyorum.
Yakın arkadaşlarımdan benimle aynı müziği dinlemeyen ya da zamanında dinlememiş olan yok.
Müzik insanın karakterini belli eder bir yerde.
Bana arkadaşını değil müziğini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim
Çünkü gerçekten belli bir düşüncede olan insanlar aynı müziğe yöneliyorlar
Neyse, müzik iyi ki var.
İyi ki dinlediğim müziği dinliyorum, o olmasaydı yapılamazdı.

10 Ağustos 2012 Cuma

3 günden beri sigara içmiyorum.
Keşke şu anda bir sigaram olsaydı.
İyi ki şu anda bir sigaram yok.
İçmeyeceğim.

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Yıllar önce senin üzerinde olan bir gömleğin şimdi sadece sen yoksun diye benim olacağını nereden bilebilirdim ki?
Ben o zaman ölümün farkında bile değildim babaanne, senin kucağında gülümseyen bir bebekmişim sadece.Bak işte, şimdi tüm gerçekliğinle sen yoksun.
Şimdi o üzerine giydiğin gömleğe bakıyorum. Çok garip değil mi babaanne?
Babaanne özür dilerim.
Umarım beni ağlarken görmüyorsundur, çünkü kimle karşılaştıysam "Torunlarına çok düşkündü" dediler.Tek kız torunun, ben.
Ve biliyorum babaanne düşkündün, seninleyken de söylüyorlardı senden sonra da söylediler.Senden sonra. Babaanne acıttı biliyor musun, torunlarını çok severdin çünkü sen ve ben senin tabutuna dokundum.Görenleri duygulandırmışım öyle dediler, çok umurumda olmadı babaannem çünkü onların kim olduğunu bile bilmiyordum ve o tanımadıklarım bana dediler ki "Torunlarına çok düşkündü".
Babaanne sen beni ağlarken görme, umarım ki görmüyorsundur. Seni çok seviyorum babaanne, üzülmeni istemem.


Buradan birileri gittiği anda, benimle olmuş, benimle uzun süre olmuş, çocukluğumdan beri her zaman orada olan birileri gittiğinde..
Sanki onunla geçirdiğim bütün anılarım da birer birer çöküyorlar.
Artık o yok.
Yaşayacak bir anımız yok, paylaşacak, gülecek, konuşacak hiçbir şeyimiz yok.
Gülümsediğimiz fotoğraflara bakmaya devam edip bunu düşünmeyi yine erteleyeceğim.

7 Ağustos 2012 Salı

I'm in love with you since the time that I saw you
You're the only person who can ruin my life
That scares the shit out of me

5 Ağustos 2012 Pazar

2 Ağustos 2012 Perşembe

Her şey çok kırılgan.
Duygularımız, düşüncelerimiz ve bedenimiz.
Bir anda biri gelip tüm duygularımı alt üst edebilir.
Bütün düşüncelerimi, inandıklarımı yıkacak fikirler ortaya atılabilir.
Benim elimde, istesem şimdi tüm vücudumu kırıklar içinde bırakabilirim.
O kadar narin bir düzen ki bazen şaşırıyorum.
İsteseler hepimizi yerle bir edebilirler, bizden güçlü olanlar.
Hayatımız başkalarının elinde sanki, ince bir düzen var ve her an bir tehlike.
Her şey o kadar kırılgan ki
Her şey neden bu kadar kırılgan?

29 Temmuz 2012 Pazar

Hey there you way out there in the distance
Çok garip değil mi?
Çok garip hissediyorum
Her şey garip
Garipliğe bulanmış, gariplik akan günler
Kimseye nasıl hissettiğimi söyleyemem, belli bile edemem, nedensiz.
İyi ki ailem var.
İyi ki Berke var, iyi ki Ayşe var.
İyi ki Özlem ve Arzum var.
İyi ki müziğim var.
O kadar da önemli değil.
Ah babaannecim..
Mutlu uyu benim meleğim..Umuyorum orada şimdikinden daha mutlusundur, burada bedeninin el vermediği her şeyi rahatlıkla yapıyorsundur.
Babaannecim çok teşekkür ederim sana, neden diye sorarsan cevabım çok basit...Senin gibi bir meleğin 18 sene torunu olmak çok güzeldi.Mutlu ol benim meleğim... Babaannecim çok özür dilerim gerektiği kadar vakit geçirmedim sizinle ama gerçekten aklım sizinleydi...Teşekkür ederim melek, beni olabilecek en güzel şekilde sevdiğin için.Bana değer verip, onca şeyi benim için yaptığın için.Bana gülümsediğin için, benimle konuştuğun için, beni sevdiğin için...
Bana gidişinden sonra bile hediye verebildin ya, seni asla unutmayacağım, o anı asla unutmayacağım, o bana yaptığın kırmızı şapkayı saklayacağım.Teşekkür ederim melek...
Babaannecim sözlerim tükenmeye başladı ama bil ki her söz yetersiz kalıyor.Seni bir daha göremeyeceğim şu hayatım boyunca, tek gerçek bu şimdi. Bir daha bana o hikayelerini anlatmayacaksın, bana başka bir şey örmeyeceksin. Öremeyeceksin.. Teşekkür ederim, bana ben daha ilkokuldayken yaptığın çiçekler için.Küçükken bana yaptığın kahveler için, birlikte eğlendiğimiz zamanlar için.
Babaanne sen sormadan ben söyleyeyim, ayaklarım 37 numara boyum da annemi geçti..
Ve teşekkür ederim, üstümdekini nereden aldım hatırlamıyorum, biliyorum ki desenini beğenirdin...Eğer görseydin...
Babaannecim özür dilerim sizinle daha fazla vakit geçirebilirdim ama bil ki beni de üzüyordu meleğim, o dopdolu kadının sadece kılıfı yüzünden içeri tıkılmış olması...Yoksa ben tahmin etmez miydim anlattıklarından senin ne kadar çok gezmeye, kıyafetine, ellerine, saçlarına, makyajına önem verdiğin...Ben biliyorum meleğim, hepimiz biliyoruz ve mutluyuz, sensiz olduğumuz için değil senin için mutluyuz babaannem.Teşekkür ederim bana "İyi ki senin torununum" dedirtebildiğin için.
Sanki sen hep orada olacaktın babaannem, sanki hep bize o hikayelerini anlatacaktın.. "Ey gidi dünya, n'apıcaksın" değil mi babaanne?
Bil ki ben daha kimseden duymadım senin hakkında bir kötü söz ya da öylesine söylenmiş bir iltifat.Herkes içtendi, herkesi beni kendine nasıl sevdirdiysen o içtenlikle sevdirmişsin melek kadın.Umarım bir gün senin olduğunun yarısı kadar bir insan olurum...
Şimdi orada rahat uyu, bizi bekle ve sonra sonsuza kadar beraber olalım.Sana söz veriyorum o kaybettiğim zamanları telafi edeceğim.Meleğim rahat uyu, mutlu uyu, iyi ol...Seni çok seviyorum babaannem, umarım hep bunu bilmiştin...
Seni çok seviyorum babaanne.

Caniko'n

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Could you please just a little bit fuck off, sir?
                                           Oh thank you, thank you so much
:))))))))))))))))))
Blogum seni çok seviyorum.
Blogum mu bloğum mu karar veremedim. 
Neyse seviyorum onu.
Şimdi uyuyorum hemen uyuyorum hemen uykum geliyor yattığım gibi uykuya dalıyorum uykum çok var uyumak ne güzel şey yattımı şöyle bir yirmi beş saat uyurum ne rahat yatak ne güzel yastıklar kırmızı pike mavi midir yeşil midir belli olmayan beyaz çizgili nevresim turuncu yastık öteki mor yastık ne güzelsiniz çok uykum var hemen uyumalıyım esniyorum çok uykum geldi ne güzel uyurum şimdi ne güzel rüyalar görürüm rüyamda çok güzel müzikler çalar yatak çok güzel gelsene haydi hemen uyuyalım aman aman pembe fil oyuncağı da varmış kedisi de köşeye kıvrılmış uyuyor şeyler uykuya çağırıyor ne güzel serin bir akşam ne güzel tavanda pervanesi varmış baş ucu lambası bozulmuş olsun ablası ışığı kapattık mı mışıl mışıl uyuyacak hemencecik sabahta kalkacak
ULAN UYUYAMIYORUM ULAN UYKU NEREDESİN UYKU NEREDESİN 

Temple of the King - Rainbow

Don't grow up kids!
"It's all in the future"
It's all shit that's it, don't grow up, live in the cartoons forever.
Cry for the ice cream
Be happy when you see a rainbow
Future, it's all painted black.
Now you're yearning to wear your mama's lip sticks and your father's ties..
Instead of your lips covered with food and pinnies on your necks
One day you're going to be sick of all of these
Cos' future is bullshit to happen that's all.

19 Temmuz 2012 Perşembe

Sanırım uyku düzenimi oturtamayacağım

I won't smoke cigarette anymore
I won't smoke cigarette anymore
I won't smoke cigarette anymore
I won't smoke cigarette anymore
I won't smoke cigarette anymore

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Seni öldüren adamın cenazene katılması gibi.

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Uyumak istiyorum ama olmuyor, yapacak bir şey de yok sabah da erken kalkacağım. Tabii uyursam kalkacağım.

Sorun hiçbir zaman onlar olmadı
Ben sadece kendi düşüncelerimin kurbanıyım

Delirmek

Önünde seni hiç bırakmayacak deniz varken neden yalnızlığı umursayasın ki?
Seni hiçbir zaman sevmemiş insanları kim umursar ki? Hiçbir zaman sen olmana izin verilmeyen bir yerde kimi umursayabilirsin?
Yalnızlığı bastırıp içinde kaybolmanın güzelliği .Bu inadını bırakıp ruhuna gömülmeli ve en renkli köşeye çekilip sonsuza kadar orada yaşamalısın. Sana kim sordu en kötü anını? Sana kim dedi ki onların içinde boğul diye?
Birinin demiş olması gerek, sen eli kolu bağlı yaşayanlardansın, yasaklanmışlardansın.
Sadece bir kereliğine içine gömülürsen, renklerin senin kurtuluşundur.
Sahte avuntularda arıyorsun basit cevabı, bir sigara daha yakma. Neden gözlerini açıp kabullenmiyorsun? Neden başkalarının kırıntılarını yaşamakta diretiyorsun? Kabullen ve renkli köşeye çekil, çek kendini.
Bir nedenin var mı senin?
Sadece yaşıyor musun yoksa gerçekten var mısın?
Sen kendini bilmez, içeride ne cevherlerin olduğunun farkında mısın? Dinle, ruhunu al ve kurtar kendini. Nedenin var mıydı senin?
Nedenin yoksa sen yoksun.
O garip gezegenden sıyrılmalısın, hala geç değil. Silebilirsin, kurtulabilirsin. Silmelisin, kurtulmalısın, anlamalısın, inanmalısın.
İnanmazsan buradasın sonsuza kadar.
Hiçbir zaman renklere geri dönemezsin.
Hiçbir zaman bitmiş değil, zaman senin için ilerliyor. Var olabilmek için, varlığını istediğin gibi gerçekleştirebilmen için.
Delirebilmek için.
Hiç tüm çıplaklığınla sergiledin mi sen kendini?
Hiç ruhunu koydun mu ortaya utanmadan?
Sen hiç kendin oldun mu?
Yeniden doğmayı istedin mi?
Yoksa pişmanlıklarını kabullendin mi sen hiç?
Hiç sevmedin biliyorum, kimsenin olmadın. Olamadın.
Dedi ki; Kurtar kendini buradan, bu yabancı insanlardan, aş kendini ve yık düşüncelerini. Hiçbir sıfata girme ama sen, kendin ol. Sen hiç teslim oldun mu?
Dedim ki; Ben hiç sevmedin, kimse gelmedi. Yıkamam düşüncelerimi, yıksam yine de etrafım sarılı. Senin olamam, kimsenin olamam, sıfatlara giremem. Kimse gelmedi ben sevmedim ruhumu veremem, onlar ortaya seremeyeceğim kadar kırılgan, siz beni tek parça istersiniz ama kırmadan duramazsınız, size dayanamam ben, karşınızda çıplak kalamam, duyamam söylediklerinizi çünkü beni tek parça istersiniz. Açamam kendimi, hepsi katı kurallarla sarılı.
Dedim ki; ben istemez miydim sanıyorsun kendim olmayı, tüm berraklığımla çıplak kalmayı? Ama siyahlarla donanmış çehrem vurur ruhuma, bir maske de ruhum giyer yüzümden çıkardıklarımla. Çıkamam karşınıza, onlar gibi olduğumu gösteremem, kabul edemem. Ben hiç istemez miydim sevmeyi, kimse gelmedi ki...  Kimse gelmedi, kimse bilmez beni, çünkü bilemez beni kimse.
Dedi ki; sen hiç gittin mi onlara? Denedin mi hiç göstermeyi? En önemlisini söyledin mi sen onlara, denemeyi istedin mi?  Denedin mi hiç göstermeyi kendini? Biz seninle bütün olamayız, seninle yan yana kalamayız… Şimdi sana nedensizce soruyorum, damarlarım hiç olmadıkları kadar kırmızı bu gece, benim olur musun?
Ve ertesi gün, hiçbir şey demedin.
Günler geçti ve sende istemedin beni. Bende sana gelmedim, ben gelmem sana, sen bilmezsin beni ama ben gelmem.
Ve sen dedin ki, nereden biliyorsun tek düşünenin sen olduğunu, yalnızlığı sadece senin tattığını?
Ben yine kendi içime döndüm ve dedim ki sen bana gelmezsen ben seni bilemem.
Sende içimde başlamadan biten aşklarımdan biri oldun böylece. Ben bir gecede sevdim seni, sana aşık oldum, seninle tüm hayallerimi yaşadım. Gün doğdu, günler geçti ve sen hiç olmadın.
Sevgilim, sen beni hiç bilemedin. Sen beni yenemedin.

Sarhoş


Damarlarım hiç olmadıkları kadar kızıl bu gece, aklımdan geçen en kötü şey bile beni kahkahalara boğuyor. Ben hiç bu kadar mutlu olmamıştım, hiç böyle bir duygunun varlığını böylesine tatmamıştım, varlığımla hiç bu kadar bütünleşmemiştim daha önce. İyi ki varım ve yaşıyorum değil mi? Umurumda değilsiniz aslında. Ertesi gün de aynılarını hissedeceğim çünkü şu anda bunları hissediyorum. Ben önemli biriyim herkes bilmese de olur. Mutluyum, benim tek amacım budur hayatta. Amacıma tek gecede ulaşmış olmam bile umurumda değil. Elimdeki kırılgan olduktan sonra ben her gün varım.
Ve ertesi günü gelen mide bulantısı ve kendinden nefret etme bütün bu mutluluğu ayrıntısıyla alır götürür. İnsan önceki gece düşündüklerini hatırlayıp aslında hiç de öyle olmadığının altındaki çizgiyi daha da kalınlaştırır, öncesinden de kötü hisseder hiçbir zaman gerçek olmamış hayallerinin bu kadar çabuk kurulup parçalandığını görünce.
Sarhoşluk hem iyidir hem kötüdür özünde, bir anda dünyanın en mutlu insanısındır, en temizinden bir uyku çekersin ama sabahında o şişede durduğu gibi durmayan sana dünyanın en dibine batmış insanı hissettirir. Lanet edersin kendine, miden, başın ve hayallerin rahat vermezler sana. O kadar çabuk kaptırırsın ki onun sahte dünyasına, o kadar gerçekçidir ki dekorları, içinden çıkmak istemeyip hep orada kalmak istersin. Bütün çizgilerin eğri olduğu, her lafın tatlı olduğu o sahte hayata bir kere girdin mi, bir daha da geri dönmek istemezsin sen işte…

Sena 
30.06.12

Pink Floyd Akşamlarından Biri


The Great Gig In The Sky’ın her bir notasına aşığım.Keşke orada bir yerlerde o güzelliğin, o huzurun içinde bir nota olsaydım. Sonsuza kadar insanlara huzur vermeye ve kendi huzurumda yaşamaya devam ederdim. Ya da, Marooned’un içinde bir yerlerde ya da Hey You’da..

Marooned yaz, Hey You ise kış. The Gret Gig In The Sky ise gökyüzünde bir yerlerde.
Any Color You Like ise en renkli insanın ruhunda
Us and Them, kendini yalnız ve ayrı hisseden birinin ruhunda
Eclipse ise karışık ama kendini bilen birinden
Bu Pink Floyd akşamlarından biri..

You can have anything you want
You can drift you can dream even walk on water
Anything you want
You can own everything you see
Sell your soul for complete control
Is that really what you want?

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Ne yapacağımı hakkında hiçbir fikrim yok sadece daha fazla pişmanlık istemiyorum
Keşke emin olabilseydim
İçimde kötü hisler dönüyor
Hiçbir zaman olamayacağım
O kadar yeniğim ki
Her defasında bir şeye hevesle elimi sürsem onlar bana yenilgi olarak dönüyor
İç dünyamla barışamayacağız
Bazen gerçekten de hiç doğmamış olmayı istiyorum, bu saçma kargaşanın içine girmemiş olmayı
Ve bunu nedensizce istiyorum
Bir anda istiyorum
Ben ki ne umutlarla başladığım hayatıma giderek siyahlaşarak devam ediyorum
Ve önümü göremediğim anlarda bana arkadaşlık edenler giderek tehlikeli hale gelebilirler
Keşke her zaman o az tattığım hisle donatılsaydım
Bazı insanlar öyle
O kadar imreniyorum ki
O kadar şansları yaver gidiyor ki bazılarının, kendi şanslarını kendileri yaratıyorlar
İşte bende olmayan şey de bu
Neyse, yine yatağıma yatıp keyif alıyormuşum gibi yaptığım yeni bir güne başlamak için uykuya dalacağım

Herhalde hiçbir zaman unutamayacağım bir eskidir berke

27 Haziran 2012 Çarşamba

Bir şeyler yapmam lazım, öyle dışarı çıkıp gezmek gibi değil gerçekten beni tatmin eden, hayallerime giden bir şeyler yapmam lazım
Aylardır bunu düşünüyorum, hiç şimdiki olduğum kadar boş olmamıştım.
Eskiden beni tatmin eden sıfatlarım vardı, basketbolcu, snowboardcu, koç gibi..
Şimdi ise hiçbiri elimde yok ve elimdeki kırıntıların bana sağladıkları hiçbir yarar yok
Benim bambaşka şeyler yapmam lazım, gerçekten, yine söylüyorum hiç bu kadar boş hissetmemiştim, hiç bu kadar sadece "yaşıyor" olmamıştım.Varlığımı öncelikle kendime kanıtlamak için bir şeyler yapmam lazım.Benim "ben" olmam lazım.Yeniden..
Etrafıma bakıyorum, çok fazla olmasa bile benim yaşımda ya da benden biraz daha büyük insanların ciddi başarıları var.Bu bana boşa geçirdiğim, kaybedilen zamanlarımı hatırlatıyor.Kendim için bir şeyler yapmam lazım, kendimi geliştirmem lazım.Ve bunu nasıl yapabileceğim hakkında ufak da olsa fikirlerim var.
Ben başarılı olmalıyım, çünkü küçüklüğümden beri yaptığım tek şey başarılı olmaktı.
2008'de gelen büyük - bana göre büyük- yenilgiyle bende kendime olan güvenimi kaybettim. Bir şeyler yapmaya çalıştıysam da hiçbir zaman onlar için çabalayacak isteği bulamadım kendimde, hiçbirini sonuna kadar götürmedim.Elime geçirdiğim fırsatları nasıl elimin tersiyle itebilmişim, nasıl o suçladığım ve dalga geçtiğim insanlardan olabilmişim, bu ben olamam.
Bu bomboş kalmış insan ben olamam.
Varlığımı öncelikle kendime kanıtlamak için bir şeyler yapmam lazım, yaşadığımı ortaya çıkardıklarımla kanıtlamam lazım.
Ben, şu aç gözlülüğümle neler istiyorum şu anda bir bilsen. Her şey olabilirim. Çünkü her şeye yeteneğim olduğunu biliyorum. Ben ne yapmak istiyorsam yapabilirim, ne olmak istiyorsam olabilirim.
Var olduğumu bilmek için başarılı olmam gerek, kendimi tatmin etmem gerek.
Ve biliyorum yapacağım, hiçbir zaman şimdiki olduğum insan olmayacağım
Bütün bu kaygım aslında mükemmelliyetçiliğimden geliyor, kendime baktığım zaman aslında ben bomboş değilim.Sadece sıradan bir insanım, başarılarım yok değil mi, tabii ki de var, hemde çevremdeki bir çok insandan daha çok var.Bu, sadece bana yetmiyor, ben sıradan olamam, ben diğerlerinden sıyrılıp, bir şeyler olmam lazım, bir şeyleri gerçekleştirmem, üretmem lazım.
Tabii ki bir gereklilik değil sadece insanın içini kemiren o bitmeyen istek ve hırs bu.Ben sadece varlığımı gerçekleştirmek isteyen biriyim.
Kendimi çevremdeki bir çok insanla karşılaştırmaktansa kendi kriterlerime göre kendimi değerlendiriyorum.
.Eğer kendini diğerleriyle karşılaştırırsan ve sonucundan memnun olursan sen her zaman olduğun yerde kalırsın.Bazı kör insanlar, kendinden üstünleri görmek yerine, kendi seviyelerindeki insanları görerek egolarını tatmin ederler.Bu demektir ki, o insanlar hatalarını, eksiklerini görmektense onları görmezden gelirler ve hiçbir zaman ilerleyemezler.
Evet böyle işler.

Ben bir şeyleri gerçekleştirmeliyim, başarılı olmalıyım.

23 Haziran 2012 Cumartesi

Don't worry sweet child
They will come and be gone soon
But you will be wasted at the end.

21 Haziran 2012 Perşembe

Dün

Ne biliyor musun
Hiç kimseye güvenemezsin
Senin önemli bir anında derler ki "Söz vermiştim ama pardon"
Ve senin alttan almanı beklerler
Yeni bir şey değil her zaman yaptıkları gibi
Kaçıncı kere alttan aldığını ya da onun senin için önemini düşünmezler
Sonrada senin tolerans gösterebileceğin nedenlerini bile yok ederler
En çok saçmaladıkları yer budur
Ve ardından da hiçbir şey söylemezler, umursamazlıklarından mı yoksa mahcup olduklarından mı bilemezsin
Bir fikir daha ağır basar diğerine göre, biliyorsun
İnsanlara güvenirsen ortada kalırsın, güveneceksen eğer her zaman başka bir dayanağının olması gereklidir
Sadece kendini düşünen insanlar topluluğu
Bazen bazı şeyler oluyor
Üstesinden gelemediğim ama gelmeye çalıştığım şeyler
Bir süre geçiyor o bazı şeylerin üstünden ve ben yine o normal halime geri dönüyorum
Benim normal halim.. İçimde tartıştığım başka bir şeydir bu, hiçbir zaman kendimin nasıl olduğunu bilemedim
Çekingen miyim atılgan mıyım kıskanç mıyım neşeli miyim ya da depresif miyim
Hiçbirini bilmiyorum kendim hakkında
O kadar değişkenim ki her yeni gün başka bir insanım ben
İnsanın kendini tanıması bir ömür sürerken benim kendimi tanımam bir gün sürecek değil ya
Bulunduğum durumda kafam o kadar karışık ki bulunduğum durum nedir ve neden bu his geri döndü bilmiyorum
Kendileri beni bir ay yalnız bırakmışlardı bu sıralar iş başı yapıyorlar sanıyorum
Ama neden?
Bu ben değilim
Ben nasılım?
Kafam o kadar karışık ki yazamıyorum
Şu aylar içinde kendime söz verdiğim şeyleri kırdım
Kendimi hem akıllı hem de salak hissediyorum
İronileri nasıl içinde birebir yaşayabilirsin ki?
Şimdi üşündüm de, bu katlanılacak bir şey değil
Ben böyle hissettikçe hayat güzel değil
Beni mutlu edecek hiçbir şey yok
Evet müzik var
Ama bazı anlar geliyor ki müzik bile bana ulaşmayı başaramıyor
Ben neden böyleyim ve ben aslında nasılım?
Kendimi çoktan en azından birazcık bile olsa tanımış olmam gerekmez miydi
Kendimi seviyor muyum sevmiyor muyum bunu da bilmiyorum
İnsanın kendini sevip sevmeme gibi bir duygusunun olması çok garip değil mi?
Sanki içinde biri daha var ve senin yerine bir şeyleri karar veriyor ama aslında o sensin
Belki de şimdi sevgi sadece iki kişilik bir şey değildir diyeceksin
Pardon, yine beni yanıldı sandın ama ben senden daha hızlı düşünüyorum
Bazen insanlardan nefret ediyorum
Bazen de onları nedensiz çok seviyorum
Bu dayanılamaz bir şey çünkü hangi günün nasıl olacağını bilemiyorsun
Evet bulmuş olmam gerekirdi
48 saattir sadece 6 saat uyudum
Belki de uykusuzluğumdandır boğazıma kadar bohemliğe batmam

11 Haziran 2012 Pazartesi

Boş yazılar yazmaya başladım
Eskisi gibi edebiyat parçalamıyorum artık
Ehe bu da demek ki her şey olmayan sikimden aşağı((((:
Bir anda öyle çok şey anlatmak istiyorum ki 
Sonra hevesim kaçıyor susuyorum.
İşte böyle bir şey 
Bu aralar kendimi anlatmaktan ve anlamaktan acizim 
Nasıl hissettiğimi ve ne yapılması gerektiğini ya da bir şey yapılması gerektiğini bilmiyorum 
En kolayı olarak bende bütün bunları düşünmüyorum 
Her zaman yaptığım gibi 
Büyük kaçış arkadaşlar ben gidiyorum 
Bir şeyler oldu.
İyi mi kötü mü bilmiyorum
Sadece yazmak istedim

4 Haziran 2012 Pazartesi

Yine insanlardan nefret ediyorum ve neden yine farklı değil.
O kadar acizler ki.
Eğer bir silahım olsaydı, keşke olsaydı, hepsini öldürürdüm.
Megadeth'e tek başıma gitmiyorum.
Mutlu muyum sarıyla gittiğim için?
Hayır.
Sadece mutluymuş gibi davranıyorum.

30 Mayıs 2012 Çarşamba

İnsanlardan o kadar nefret ediyorum ki
Kendi arkadaşlarım bile
Kendi bencilliklerini ustalıkla sakladıklarını sanarken aslında kendilerini ne kadar küçük düşürdüklerini göremeyecek kadar aptallar
Ve bundan dolayı aldıkları hazzın ne kadar yalancı olduğunu ama onları o kadar tatmin ettiği kadar..
Nefret ediyorum çünkü ben bu iğrenç insanlardan daha farklı düşünüyor ve hissediyorum
Onların bu tavırlarına rağmen onların hoşuna gidebilecek şeyler düşünüyorum, onlara yaranmak için değil içimden geldiği için yapıyorum bunu
Ve bazen kendi çıkarlarına itaat eden duygularını ve davranışlarını gözüme sokmaktan hoşlanıyorlar
Kırılıyor muyum?
Evet belki biraz, çünkü onların tavırlarıyla kendiminkini karşılaştırınca kendi kendime "Neden?" diye sormaktan alıkoyamıyorum
Şimdi bencil arkadaşlarımın yanına gideceğim ve onlarla eğlenmeye çalışacağım
Beni ne kadar sevdiklerini gösteren sahte hareketlerine içtenlikle cevap vereceğim
Canlarım.

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Şu anda bariz sadece 19 Haziran'daki Megadeth konseri için yaşıyorum
Eğer ölmezsen - çünkü tek başıma gidiyorum - konserden sonra çok fazla heyecanlanacak bir şey kalmayacak
Onun dışında bu yaz güzel olacak tabii ki.

Belki konserde karşılaşırız.
Düşüncelerimi buraya yazmak istemeyecek kadar aptal bir his uyandırıyor bende.
Sanki aptal aşıkmışım.Yok öyle bir şey.
Sadece benimle ilgili güzel şeyler yaptığında seviniyorum o kadar.
"I want a future not a moment" tribinden çıkabildim sonunda. 6 ayın sonunda. Şimdi bakıyorum çok mal çocuksun ama öyle bir şey var işte.
Garip bir şeysin.Böyle görünce seviniyorum üzülüyorum garip bir hisse giriyorum
Böyle garip vıcık vıcık bir şeysin
Ama işte aptal beynim görünce bütün hormonlarıma "Şimdi saçmalayabilirsiniz" komutu geçiriyor
Vücudumda isyan çıkıyor bildiğin ne yapacağımı bilemiyorum,
Neyse şimdi isyanları nasıl bastıracağıma dair biraz da olsa tecrübem varda eskisi kadar sapıtmıyorum

Megadeth'te ben sırada kavrulurken karşılaşırız umarım umarım umarım umarım
Çünkü tek sahne önü almış olan arkadaşım sen varsın aptal

Ama tabii ki senden önce gelen isim Dave Mustaine'dir sayın balık.
Seni izlerken beni yakalamandan korkmuyorum çünkü sen benim sana baktığımı fark etmeyecek kadar umursamazsın,
Korkmuyorum çünkü senin zaten bana bakmayacağını biliyorum.

15 Mayıs 2012 Salı

I... fucked... up..
Enough "Live your life as you want, do what you want" bullshit. Be realistic, you simply can't live your life as the way you want to live, you always have the things that you have to do, the things that you can't quit which are mostly the things that you hate.
Shit, I also want to live this fucking bullshit as I want.
But you just can't fucking do it.Simple, right?
Fuck. What these "heartening quotes" want me to do?Quit my school and my country and my language and my lifestyle? Shit.
I can't.
I can't change them.
I tried to love them but I couldn't.
So enough bullshit of "this is your life do what you love". I'm always pissed off, when I see them I get more pissed off.
Shit.


Maybe I'm not that brave to leave these fucking things behind.
I can't take that much risk. This is the dilemma which drives me crazy, in every single moment.



It's just like this : "Just whose life is this anyway? You tell me how to live but who asked you anyway?"

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Başkalarını ararken başkalarını özlersin
Çünkü bazen bütün cesaretini tek bir an için harcamışsındır...
Bir gözü gitmiş, dünyaya sadece bir gözle bakabiliyor
Bunun için o kadar derin anlamlar arayabilirsin ki aslında o kadar basit olanı göremezsin
Aynı yaşamaya bile çekindiğin hayat gibi...
Uçmanın nasıl bir his olduğunu çok merak ediyorum 
Ve bazen camdan bakarken kendimi "uçmamak" için zor tutuyorum
Yarın sabah kalktığımda "Ah başım" demek istiyorum
Hiç demedim
Ben hiç var olmayan şeyler yaratıyorum
Belki de bir sanat yapıyorum
Muhteşem bir şey
Müzik yapmak kadar muhteşem olmasa da insana kendini iyi hissettiriyor
Ve müzik ..
Hayatımdan hiçbir zaman çıkaramayacağım tek aşkım
O olmasaydı şu anda şu ruh halinde bile olamazdım
İyi ki dinlediğim müziği dinliyorum
İyi ki bu müzik diğerlerinin aksine derin düşünmeme izin veriyor
İyi ki müzik var ve bunu demekten hiçbir zaman sıkılmayacağım
Ne dediğimin farkında olmasan bile en doğru kelimeleri seçeceğim biliyorum
Ve bütün her şeyi unutup onun dediklerini yapacağım
Ve iyi hissedeceğim
Tanıdığım insanlar artık yanımda olmasa bile yalnız hissetmeyeceğim onun varlığında
Çünkü o, onların varlığını aratmayacak
Hiçbir zaman üzmeyecek, hiçbir zaman vazgeçmeyecek benden
Diğerlerinin aksine....

Bir Sarhoşun Kelimeleri

Bir kargaşada yaşıyoruz 
Bir şarkı içinde kayboluyoruz 
Ve yaşamaya çalışıyoruz 
Saçma sapan zevklerimiz içinde 
Melodilerde ve yudumlar da kaybolmaya çalışıyoruz 
İçimizdeki olan o boşluğu doldurmak için 
Ve birinin adı geçtiği zaman her yudumda ölüyoruz 
Ve yapmasaydım keşke diyoruz
 Ben neyim? 
Yudumladığım şarapların arkasına saklanan duygularım hiçbir zaman bilinmeyecek 
Ne denebilir ki? 
Kaçmak istiyorum ve başarıyorum 
Ve her seferinden ölüyorum 
Şerefe...
Son kadehim
Keşkelerim en bulanık halleriyle beynimin içinden geçiyorlar
Hiçbir şeyi değiştiremeyecek olmak en kötüsü 
Değiştirmeyi istemeyecek olmak ve bunun için üzgün olacak olmak 
Mutluluk yoksa güzellik de yoktur 
Güzelliğin yoksa yalnızsındır...Mutluluk, güzellik..
Fizikselliğin ötesinden konuşuyorum bunları
Birisini suçlamak istersin ama beyninin bir köşesinde suçlu olanın sen olduğunu bilirsin 
Zaten hiçbir şey değişmeyecektir, kendini suçlasan da onu suçlasan da her şey aynıdır...
Başka birine iftira atmak daha kolay gelir
Melankolini içine gömer ve tüm kahkahaların içinde sessizliğine gömülürsün 
Tek bi konuşma 
Bütün güzelliğini dindirebilirmiş 
Son kadehini ona kaldırdığın için bile kızgın olursun, sonra yine aynı döngü içine dönersin 
Kızgın olunacak kişi o değil, sensindir ama başkasını suçlamak her zaman daha kolayıdır
Bana göre ikiside aynı aslında, ikisinde de hiçbir şey hissetmiyorum 
Ben artık hissedemiyorum 
Tüm durgunluğumla hayatımı başkasının gözlerinden izliyorum sanki 
Bu duyguya saplanıp kalmak berbat bir şey 
Ama çıkış yolunu ne yaparsan yap göremiyorsun 
O yoldan çıksan bile nasıl çıktığını bilemiyorsun 
Ve o kadar güvenilmez ki çıktığın anda seni yeniden içine çekebiliyor 
Ve buna karşı koyacak zamanı bile bulamıyorsun
Yine o çekici melankolinin içine giriyorsun 
Çıkamıyorsun işte
Çocukluk düşüncelerinin aksine, hep orada saklı kalıyorsun 
Hep aynı şarkıyı dinliyormuş gibi
Tekrar ve tekrar
İlk başlarda çok çekici geliyor ve isteyerek tekrarlıyorsun dinlemeyi 
Ama sonra aynı melodiler aynı notalar aynı sözler seni boğmaya başlıyor 
Ancak aynı zamanda da istemiyorsun içinden çıkmayı ..
Ve onun içinde tıkılı kalıyorsun 
Hep aynı duyguyu yaşıyorsun 
İçinden çıkamıyorsun 
Sonra başka duygulara gözün kayıyor
Ve başkalarının duygularını çalmak istiyorsun 
Bütün sahte duyguları istiyorsun 
Bütün güzelliğiyle seni bekleyen 
Ama sabretmek zorundasın 
Hep beklemek zorundasın güzel şeylerin olabilmesi için 
Her zaman beklersin 
Yazacak başka bir şeyim yok 
Bir gün kendimi serbest bırakacağım 
Ve duygularımın uçmasına izin vereceğim 
Onları seveceğim bir gün 
..Her güzel şeyin olması için beklemek gereklidir..

29 Nisan 2012 Pazar

Boş bir sayfaya bakmaya devam ediyorum.Düşüncelerim o kadar fazla ve hızlı ki, şu anda yazdıklarım sadece milyonlarca düşünce içinden yakalayabildiklerim. Belki de dökülmeye kendilerini o kadar kapatmışlar ki, o yüzden bu yazamayışım.Maskelerim asıl düşüncelerim olmuşlar belki de. Hayatımı ele geçirmiş olan bulanıklığı vücudumun her zerresinde hissediyorum şimdi.
Belirsizlikler çıldırtıyor ve hayatımın her anında belli belirsiz hareketler var.Paranoyak benliğimle birleşince dayanılması güç hale giriyorum.
İstemiyorum hiçbirini. "Belki de"yle ya da "Keşke"yle başlayan cümlelerimi beynimden atamıyorum.
O kadar ele geçirilmişim ki, hiçbir özgürlüğüm yok.
Dünyanın en başarılı insanı değilim
Hiçbir zaman böyle hissetmemiştim
Kendimi hiçbir zaman bir hiç gibi, bir başarısız gibi hissetmemiştim
Sırf onların doğrularına uymuyorum diye beni yargılayanlar yüzünden hepsi, hata bendeki bende omzumu silkip devam edemiyorum kendi doğrularıma.
İşte kendime kızışım da buradan patlak veriyor.
Bana bazıları çok kızgın.
Bazıları, bana en yakın olanlar.
Kendi doğrularımı sorgulayınca bazen yanılgıya düşüyorum.
Ortada o kadar çok olasılık var ki.
Bir tanesini düşünürken diğerini yakalıyorum sonra diğeri ve diğeri..Böyle sürüyor ve ben yine yerimde sayıyorum
Hiçbir zaman böyle hissetmemiştim
Hiçbir zaman başarısız hissetmemiştim kendimi
Şu anda etrafımdaki, beynim deki hatta düşüncelerim bile beni rahatsız ediyorlar.
Keşkeli cümleler her yerde.
Onları bende yargılayamam kendi bildikleri gibi davrandıkları için, onların yönünden bana baksaydım eğer bende onlar gibi düşünürdüm.
İşte kendimi sorgulamaya başladığım an, onlar gibi baktığım an en kötü hissettiğim andır.
Sıkıntılarla donatılmış bir hayatım var ve benim elimdeydi her şey
Bense sadece kendi bencilliğimden buradayım şimdi
Belkide kendimi hiçbir zaman yeterli görmedim, en iyi benken bile
Şimdi de hiçbir şey için kendimi yeterli görmüyorum ama bu sefer en iyi ben değilim
Hiçbir zaman böyle hissetmemiştim
Artık fikirlerimi bile toparlayamıyorum
Yazamadığımı ya da köreldiğimi hissediyorum
Hayır hayır hayır bu olmasın!
Derin şeyler olurmuş 
Bense sadece kaçmak isterdim 
Düzeltmektense kaçmayı seçerdim 
Sanki ortada düzeltilmeyi gerektirecek bir şey varmış gibi
İçimde yaşadığım tüm her şey ve onların narinlikleri 
Naiflikleri 
Uzaktan izlemeyi seçerdim çünkü dokunamazdım 
Belki dokunmayı da istemezdim 
Belki buna cesaret edemeyeceğimi bildiğimden denemezdim bile
Ben sadece kaçardım her nasılsa 
Melodilere sığınırdım sessizliği bastırmaları için 
Ruhumdaki yırtıkları doldurmaları için 
Belki dokunabilirdim onlara ama o kadar narinlerdi ki 
En uzak hatamda bile hemen kaçarlardı 
Onlara zarar vermemek umurumda olmazdı aslında, tek derdim kendim olurdu 
Her neyse

16 Nisan 2012 Pazartesi

Çok fazla söyleyecek şey var ama şu anda yazamam
Hepsi eski , o garip telefon tutma şeklini bile özlediğim saçma sapan bir arkadaşlık yüzünden
Şimdi gidip bir sigara yakacağım
Sonra her şey aniden düzelmeye başlayacak

13 Nisan 2012 Cuma

Aslında kendimi hiçbir zaman buraya ait hissetmedim, nerede olduysam hepsoyutladım ben kendimi. Hep "başka" geldi insanlar bana.Güldükleri o yabani şeyler şeyler beni hiçbir zaman güldürmedi aksine onlara tepeden gördüm küçük zevklerinin hoşlarına giden şeylere baktığımda.Belki de olağan suskunluğum bu yüzdendir.Ne kadar güldüysem, içimden o kadar suskundum, o kadar kızgındım kendime onlardan biriymişim davrandığımda, onlara ayak uydurduğumda.Maskelerime büründüğümde.
Bense kendi dünyamda küçük uğraşlarımla, hoşlantılarımla yaşamak isterdim.Benim bütün benliğimi sınırlayan sorumluluklardan, insanlardan, iğrençliklerden uzakta. Bazende bana ait olan tek şeyi,
ütopik dünyamı siyaha boyardım ben.Kendi aklımla kaldığımda,o beni hep suçlardı, hiçbir zaman hoş görmezdi beni.O loşlukta, kendi kendimi yapmadığım, yapmayacağım şeyler için suçlar,bütün bunlardan kendimi sorumlu tutardım.Belki de bütün sorun hata yapmama isteğimdendir.
Bir şeylere kendimi kaptırdığımda,onları çok fazla istediğimde ya da ne kadar kendimi yakın hissettiysem, onlar hiçbir zaman benim olmadıla.Çünkü onları ne kadar istediysem, o kadar riske attım kendimi.Hata yapmama kaygım sonsuz bir  telaşa, oradan da kaybetmeme neden oldu onları.Sonra, yine yalnız kaldığımda, ütopyamı biraz daha siyahla donattım.Kısır döngü, belki de içinden hiçbir zaman çıkamayacağım zaman döngüm.
Bense küçükken onlara neden böyle hissettiğimi sorduğumda "yaşındandır" dediler, şimdiyse o çıkmaz, günden güne daha da büyüyor ve farkındalığımı yok ediyor.
Bu histen hem kurtulmak istiyorum hemde onu yanımda götürmek istiyorum.Belki de küçüklüğümden beri bana sadık kalan tek şey o olduğundandır ona karşı olan bu bağlılığım.
Kendi içimde yarattığım dünyanın ne beyaza ne de siyaha bulanmasını isterdim ben.Benim kurtulamayacağım, bana ait olan tek şey büyük bir çıkmaz.Belki de ölene kadar benimle kalacak en iyi dostum o.

Şimdiyse kalabalığa karışacağım, maskelerimden bir kaçı solduysa da özenle yerlerine yenilerini koydum.Bir kaç zaman daha idare ederler belki bilirsin.
Zaman döngümü bir gün, tek bir gün onlarsız tamamlayacağım.
Sanki korkarmışcasına.

14 Mart 2012 Çarşamba

Özlemeye bile değer değilmiş
Bütün hakları yitirmişiz
Hep güller çizerdim ben, güller ve bir kelebek ve bir piramit
Sorulara bulanmış 
Sorulara ve sorunlara 
Ne yaparsam hiçbirine anlam veremezdim 
Sevmelisin 
Yitirmelisin 
Özlemelisin 
Ve artık özlemeye bile mecalin kalmaz
Özlemeye olan hakkını bile yitirmiş anlam veremediklerinden 
Çok uzak bir zamanda, en güzel zamanlarda, en güvenilen zamanlarda
Ay ışığı 
Şimdi geç karşıma
Ve otur
Mumları yakma çünkü yüzümü loşlukta bile görmene tahammülüm yok 
Yanlışlar var 
Anlatılmayanlar
Bizi yitirenlere sığınmışım şimdi, 
Belki de farklı olabilirdi
Şimdiki seni ve beni oluşturmuşlar olmasaydı 
Hatalarımız, belki de çoğunluğu benim, belki de senin
Neyin ne olduğu önemini yitirmiş 
Farkında bile değiliz belkide 
Bambaşkalıktan uzakta belki de
Yanlışlar olmasaydı gerçekliğini yitirmiş hayaller olmayabilirdi
 to my dearest moonlight
you'll never forgive me, I'll never forgive you
but we'll never forget what we used to have  



13 Mart 2012 Salı

Artık yaşadığın dünyayı anlamaya çalışma
Çünkü ne kadar fazla düşünürsen o kadar fazla soruyla karşılaşacaksın
Ve bu, seni içinden çıkmak istediğin durumdan çok daha uzağa sürükleyecek
Şimdiye kadar anlayamadığın düzeni, düzene kendini kaptırmış insanları çözümlemeye uğraşma
Çünkü ilk anda yapamadıysan daha sonra da yapamayacaksın
Onlar ki müziği bile içlerinde hissedemeyen, ruhlarında eksik olanlar
Onlar seni ne kadar yargılarsa bil ki bu aslında sandığının aksine güzel bir şey
Onların hissedemeyecekleri kadar içselleştirirsin, bu güzel bir şey
"Dünyanı" sen yaratıyorsun şimdi
Çözemediğin insanları at oradan, sende yerleri yok çünkü onlar sadece aciz olanlar
Seni hissettiklerin için, onların göremediklerini gördüğün için yargılayanlar, acizler
Gökyüzünü pastel renklerin oluşturduğu bir yermiş belki de
Bir şeyleri zorla yaptırmak isteyenlerden ve zorunda olup, sana hiçbir şey katmayan aksine seni körelten yaptırımlardan uzaktaymış
Her şey mükemmel değil orada, mükemmelliğin tanımını yanlış anlamışlar için söylüyorum
Yanlış anlamışsan eğer, tek kelimesini bile anlayamayacaksın düşündüklerimin
Mükemmellik her şeyin doğru olduğu bir yer değil, yanlışlarında var olduğu bir yer
Bunları anlayabilmek ve devam etmek
Arka planda ruhunu anlatan bir sanatın olduğu yermiş
Diğerleri anlayamaz, acizler
Senin düşüncelerini seviyorum
Ve bazen "keşke" diyorsun ya, keşkelerinden biri olsaydın belki de eğer sen de acizlerden biri olacaktın
Ruhundaki dünyadasın şimdi, şikayet edebileceğin hiçbir şey yok çünkü huzurlusun
Mutluluk değil, huzurdur önemli olan
Mutluluk ve mutsuzluk, mükemmelliğin tanımını yanlış anlamış olanların yarattığı kesin çizgilerle bölünmüş olanlardır
Mutluluk geçici bir şeydir belki de anlık yaşanan hormonlar bütünüdür
Huzur ise ruhunda vardır
Tek bahsettiğim şey huzur





Bakıyorum da bir şeyler olmuş, ne bilmiyorum ama bir şey senin solmanı sağlamış
O, senin melankolini sağlamış
Eskiden rahatça olduğun bir yer sadece kapalı kaldığın bir yer olmuş
Ne bilmiyorum
İyi bir şey mi bilmiyorum
Bunu anlamak için şu andaki duygularını irdelemen gerek belki de
Nasıl hissettiğini anlayabilirmişsin gibi
Bazen birisi konuşuyor, senin dışında kimse duymuyor ve o sen değilsin "there is someone in my head but it's not me"
Bir şeylerin farkına varmışsın ve çok daha farklı bir yerdesin


The great gig in the sky çalıyor




11 Mart 2012 Pazar

Küçükken bu hissin büyüdükçe geçeceğine inanırdım
Aksine bu his ben büyüdükçe daha da yayılıyor
Bütün hayatım boyunca böyle mi hissedeceğim?
Çok fazla düşünüp hiçbir şeyi dile getiremiyorum şu sıralar
Karmaşa var
Her şeye sahip olmama rağmen hepsini berbat etmekte üstüme  yok

Bazı insanlar nasıl bu kadar salak olabiliyor anlamıyorum
Kendilerine hakaret edince isyan edeceklerine sanki komik bir şey söylenmiş gibi kahkaha atıp üstüne söyleneni onaylıyorlar
Bunu nasıl ve neden yapıyorlar anlamıyorum
Tartışma çıkmasın
Ama gülümsenmesin, onaylanmasın
Söylemek istediğim ama ifade edemediğim çok şey var
İnsanlar hakkında, boktan süregelen düzen hakkında
Düzensizliğin kendisine düzen adını takmışız
Saçma çıkarlar uğruna hayatımızı bok ediyoruz ama kimse farkında değil
Saçma zevkler uğrana yaşıyoruz ve ben tahammül edemiyorum
Düzensiz düzene uymak zorundasın öyle ya da böyle
Yoksa o gerizekalı dediğin insanlar hayatını ele geçirirler
Belki de özgür olmak için bu boktanlığa katlanmak zorundayım
Özgür olmak için bütün hayatımı tutsak olarak yaşamalıyım
Kendi hücremi diğer insanlarla paylaşmamak için
Kişisel zevklerin üzerine kurulu olan bir düzendeyiz
Bana göre o kadar saçma ki
İnsanların sadece zevk almak için yaptıkları şeyler
Karşındakine aşık olmadan sadece zevk almak için yapılan seks gibi
Sadece kişisel hazlar uğruna yapılmış her şey değersiz benim için
Birlikte yaşadığım insanlardan nefret ediyorum
Duydukları saçma üzüntüler, yaşadıkları saçma salak mutluluklar
Sanki tek bir şeyde tökezleyince hiçbir şeyde başarılı olamayacakmışsın gibi
Söylemek isteyipte ifade edemediğim çok fazla şey var
Ben gidip saklanacağım
Odama gidip ışıkları kapatacağım ve o iğrençliklerin dışında olduğumu var sayacağım
Belki de o zaman kendi hücremden dışarı çıkıp farklı bir dünyada olduğumu inandırırım kendimi
Işıkları yakınca büyü bozulacak
Her zamanki gibi hayal dünyamın tutsağıyım
Keşke bir şekilde ayak uydurabilsem
Ama biliyorum, hiçbir zaman tam anlamıyla uyum sağlayamayacağım
Ya da onların hissettikleri gibi "mutluluğu" hissedemeyeceğim
Zevkler üzerine kurulmuş düşüncelerine hiçbir zaman hak veremeyeceğim
Çok farklı bir şekilde yaşamam gerekirdi
Benim düşüncelerimin temelinde de "zevk alma isteği" mi var emin değilim
Ama sanırım benimki sadece "bağımsız olma isteği"
Kendimi bir alana sıkışmış ve hiç bir şey yapamaz halde hissediyorum
Gerçek anlamda ruhuma hitap eden bir şey olmadıkça bundan kurtulamaycağım
Belki 27 yaşında bütün bunlara dayanamayıp kendimi vururum
Yaşayıp yaşamamak çok fark etmiyor

9 Mart 2012 Cuma

Bugün 18. yaşımın 5. günü sevgili okur
4 Mart'da o çok heyecanlı günde (!) matematik sınavına çalıştım
Oysaki ben çok daha hızlı bir doğum günü istemiştim, doğum günü kutlamam ama bu 18 yani ONSEKİZ
Hani 18 olmaya çok meraklıydım ya
Hiçbir şey değişmedi sevgili okur
Hala ben aynı ben

21 Şubat 2012 Salı

Herkes kendisini göstemek için birbiriyle yarışırken ben hep kendi yüzümü kapatmaya, kendimi hep saklamaya çalıştım.
Birbiriyle yarışanlardan çok daha büyük fırsatlar geçti önüme, ben kendimi yine sakladım, bütün hepsini geri çevirdim.Bazı karşı koyamadıklarım oldu ama onları ne kadar çok elimde tutmak istediysem o kadar çabuk kaçtılar.
Ve ben her hatamdan sonra dedim ki "Bir daha asla böyle bir şey yapmayacağım".
Bu cümleyi aynı hatayı art arda fazlaca yaptıktan sonra hala söylüyorum.Bir daha öyle bir şey yapmayacağım.
Her ne kadar pişman değilim desem de, kendime çok da hissettirmediğim - kabullenmek istemediğim - içimdeki kırılganlık hep pişmanlık duydu.Hep "Böyle olmasaydı her şey çok daha yolunda olurdu" dedi.
Bazen, yanılgıya düştüğü anlarda da, "Böyle olmasaydı her şey çok daha güzel olabilirdi." dedi.
İkisinin de benim için pek bir farkı olmadı, ikisi de sakladığım yüzümün donuklaşmasına sebep oldular.
Bir süre daha böyle hissedeceğim ama sonra geçecek.
Hala eskilerin kalıntılarını taşıyorum ve buna ne kadar şaşsam da hala hayatımdan keşkeleri atamadığım gerçeğini bana hissettiren istemsiz anları yaşıyorum.
Beynimi kontrolsüz bıraktığım bir anda giriveriyorlar içeri.
Peki ya şu anki hislerim geçmiştekiler gibi bir damla olsa bile kalırlarsa.
Onları istemiyorum.
Bir şekilde kötü hissettirmek istediğini biliyorum ya da umursanmıyorum bile.

Karşı koyamadığım fırsatlar geçti elime.Ben ya yarısından döndüm işin ya da yüzüme gözüme bulaştırdım.
Onun yüzüne bakınca hissettiğim, duygularıma yapışmış olan hissin nedeni ile pişmanlığımın nedeni aynı.
Evet belki de bu iğrenç hissi zorla üzerime "sürdürtmeseydim" şu anda olduğum yerden çok daha mutlu olacaktım.
Mutlu olmak, o da kafamda hala çözemediğim bir kavram.
Ben hep geriden izledim adımlarını, elimde değerlendirebilecek çok büyük bir şey olsa bile ben hep geçmiştekileri irdeledim.
Kahretsin ki şu anda yaza dönmeyi çok isterdim.Ne yapacağımı çok iyi bilirdim.
Bense o altın zamanlarda sadece köşeme çekildim ve geçmişi düşündüm
Onlar beni görmedikçe ben karşılarına çıkmadım.
Ve ne zaman istedilerse o zaman gördüler beni, benimse o zamanlar sadece egoma kattığım bir zevkti onlarla konuşmak.Sonradan yapacak hatalarım olduğunu ve böyle hissedeceğimi içten içe hep hissetmiş olsam bile.
Ne de olsa romantik kızımız melankoliye aşık.
O zamanlar korkmasaydım şu anda çok daha iyi hissedebilirdim.
Ya da çok daha kötü hissedebilirdim çünkü beni üzmüş olurlardı.
Bilirsin, "If my heart was still alive I know it would surely break"
Kötü hissetme ihtimalim olması şu andakileri hafifletiyor.
Sadece suratına bakınca her şeyi görüyorum.
Şu anda da yaptığım şey aynen böyle.
Yıllardan beri düşündüğüm gerçek oluyor ve ben sadece geçmişteki bir öpücük için yaşayabileceğim anları birer birer yok ediyorum.
Ama etkisinden çıkmak zor.
İçmek istiyorum.Sarhoş olmak istiyorum.
Ağlamak istiyorum, uzun zamandır kendim için duygularımı ifade etmişliğim yok.
Ben hala saklanıyorum, gözlerimi kaçırıyorum insanlardan.
Ben sadece kaçıyorum.

kendi kendimi böyle hissettirmen en kötüsü
şu anda bir sigara istiyorum ama yanımda yok 
keşke zamanı geri döndürebilsem
ya da fikirleri değiştirmek kolay olsa
ya da ben sadece şu andan memnun olsam 
her neyse 
yapılacak bir şey her zamanki gibi kalmamış 
o yüzden sızlanmak gereksiz
sızlanmayı kesebiliyor olsam da duyguları sadece saklayabiliyorum
ben yarın yine sahte suratımı giydireceğim yüzüme
ve hiçbir şey hissetmiyormuş ve sanki hiçbir şey olmamış gibi davranacağım 
ve "bu konuyu kapandı sanacaklar"



16 Şubat 2012 Perşembe

1 aydır bloğuma yazmıyormuşum
Beni negatif etkileyen olaylar geçti, o yüzden yazmıyorumdur
Durukan'la birlikteyiz, hani şu D'li falan yazılarımı yazdığım
Bir kaç yazı yazmıştım onun için, evet
Neyse yazı yazdığım bir çok kişi var
Ama ben bir şey hissetmiyorum
Duru'yla alakası yok bunun, eğer ki bir şeyler olsaydı beni en fazla heyecanlandıracak kişi o olurdu
Her şey durağan
Çünkü neden biliyor musun?
Ben normalde mutlu olmayan bir insanım.Normal bir insanın günlük hali durağan iken nötr iken benim normal halim "normal" olmuyor.Depresyon belirtileri gösteriyorum demek yanlış olur, pesimist de olmuyorum sadece keyifsiz oluyorum.
İçime kapanık birine dönüşmüyorum sadece olayları içimde yaşıyorum.
Mutlu olunacak bir şey olmuyor ama beni mutlu edecek bir şey olduğu zamanda mutlu olmuyorum.
Sadece "normal bir insanın günlük hali" gibi oluyorum.
Eğer beni mutlu edecek bir şey olur, ancak o zaman normak insan sınırlandırmasına çıkabiliyorum
Şu anda hiçbir şey hissetmiyorum, ne iyi ne de kötü
Kötü olarak adlandıracağım şu "duygu" meselesi var ama bu yazıyı yazıp bitirdikten sonra bunu düşünmemeye çalışacağım
Sadece şu anda her şey durağan
Her zaman olması gerektiği gibi sanırım
Ama ben sanırım hiçbir zaman  tam anlamıyla bir mutluluk yaşayamayacağım
Beni sadece müzik tam anlamıyla mutlu edebilir, hiçbir zaman yaşayamayacağım demek yanlış olur
Evet kesinlikle
Megadeth geliyor 19 Haziran'da
Bu yaz bir kaç hafta ebeş ebeş dolaşacağım
Konserlerden aldığım hazzı, müzikten aldığım zevki bana başka hiçbir varlık yaşatamaz



Biraz önce annemle normal başlayan muhabbetimiz bir tartışmaya dönüştü
Benimle hişbir şey paylaşamadığını, iletişim kurmayı isteyip her zaman reddedildiğini söyledi
 "Belki sen benim hakkımda bir çok şeyi bilmiyorsun, belki de bende senin hakkında hiçbir şeyi bilmiyorum"
dedi.
Böyle düşünmesi baya koydu.
Bense bir şeyler paylaştığımızı hatta aramızın diğer anne-kızlardan çok daha iyi olduğunu düşünürdüm.
Öyle aman aman konuşkan bir insan olmadığım aşikar, konuşmayı sevmem demiyorum karşılıklı konuşmayı severim ama öyle oradan Allah ne verdiyse başlayıp da 1 saat durmadan konuşmam
Bu ne lan? İşte ortalama bir insan ne kadar konuşursa bende öyleyim,çok bir anormallik göremedim.

Benim hakkında her dakika konuşmak istemediğim konular şöyle;
Sevgililerim ve aramızda geçenler
Derslerim

Benimle konuşulmaması gereken zamanlar vardır ki sanırım bütün insanlarda öyledir;
Sinirliyken
Uykuluyken
Yorgunken

Ve annem de bunları en iyi bilen insandır.
Bir kere hoşlanmadığım şeyleri sorar tamam eyvallah cevap veririm ama uyarırım da, konuşmak istemiyorum bir daha sorma derim.
Ertesi gün yine sorar
Sonraki gün yine
Yine
Yine
E  yeter ama artık.
Neyse ki konuları derslerden nadiren açıyor.
Hani sevgililerimi, merak ettiği ve kendisinin de hala genç olduğunu hissedebilmesi için soruyor farkındayım, "Kızım kimlerle ne haltlar yiyor uleen" mantığında değildir annem, zaten saçmalayacak şeyler yapmayacağımı bildiğini sanıyorum.
Saçmaladığımda genelde kırılıyorum, kırıldığımda da içimdekileri anlattığım kişi annem oluyor.
Duru'yla her buluşmamızdan sonra olan güzel şeyleri anlatıyorum bak şimdi fark ettim.
Ama "Bugün mesajlaştınız mı, konuştunuz mu, bir şey oldu mu :))))))"  diye her dakika sorması biraz acımasızca, karşılığında da ben de kızıyorum tabii ki.Çünkü önceden söylemiş oluyorum rahatsız olduğumu.
Tamam merak ediyorsun ama hani sana şimdi bugün bana "Napıyorsun? (:"  diye sordu bende ona.. diye her detayı anlatacak mıyım?
Anlatılması mı lazım? Anlatılması lazım olsa bile ben hoşlanmıyorum.
Sonra da suçlu oluyorum, hiç konuşmuyormuşuz

Eve geldiğimde deli gibi yorgun ve uykulu oluyorum, bütün bunlar aynı zamanda raks edince haliyle sinirli de oluyorum.Çoğu insan yorgun ve uykusuzken sinirli olur, ben öyle gördüm.
Kimsenin önünde üstümü değiştirmeyi sevmem, bunu da bilir.
Ama eve öyle iğrenç bir ruh halinde geldiğimde ve önünde üstümdekileri değişmeyeceğimi bildiği halde odama kadar gelir "Bugün okulda ne yaptınız?" sorularını sorar.
Ders yaptık derim bende çünkü okulda yaptığım şey; derse girmek, tenefüslerde kitap okumak, öğlen tenefüsünde sohbet etmek ya da kütüphaneye çıkmak işte aralarda ki bir kaç tenefüsde de yemek yemek, koyduğu meyveleri yiyorum
Yani anlatmadığım şeyler oluyor tabii ki ama kişiliğimden kaynaklanan şeyler olmuyor bu "anlatmama" olayı, unuttuğumdan paylaşamıyorum.
Mesela dün saçma bir olay oldu müdür yardımcısının odasında fırça yedik,hayvan gibi saçma bir sebepten dolayı hemde.Bunu anlatmadım mesela unuttum yani ne yapabilirim.Böyle şeylere de kızmaz annem babam da öyle.
Ama n'apiyim abi bu ne lan, not mu alayım elime "bu bugün anlatılacak " diye
Hani öyle susan biri değilim ki
Kompleks is coming.


Acaba şu sıralar pek ekstrem bir durum olmuyor anlatmıyorum,o yüzden mi garipsedi? İletişim kopukluğu falan sandı?
Ama konuşmuyor da değiliz ki?

Hani depresyonda olduğum zamanlarda bile en çok konuştuğum kişi annemdir.
Hakkında bilmediğim şeyler tabii ki vardır ama aramızda uçurumlar olduğunu sanmıyordum.
Bunu ona söyledim, "Böyle düşündüğünü bilmiyordum" dedim, ben farkında olduğunu sanıyordum dedi

Anlayamıyorum ki ne oluyor.

Hiçbir zaman gereksiz konuşmam
Geyik yapılır tabii ki, geyik yapılmalı gereksiz değildir geyik.
Saçma sapan konuşmalar yapmam sadece.
Bilmiyorum bir insan konuşmak için kendini zorlamalı mı?
Konuşmak içten bir şey değil midir?
Bu ne ya?
Burada ki olay nedir tam kavrayamadım.


Gerektiğinde konuşurum, gerekli gördüğüm,ilginç bulduğum şeyleri anlatırım.Ya da ne biliyim paylaşmak istediğimi konuşurum.Paylaşmak istediklerim de öyle ayda yılda bir kere olmaz yani.
Beni üzen bir durum olduğunda gider danışırım, sevindiğimde olayı anlatır sevindiğimi söyleyip onu da sevindiririm.
Her sabah kapıdan çıkmadan öperim.
Bilmiyorum nedir olay
Demek ki benimle ilgili garip bir şey var
Ya da annemle ilgili.


Bak yine çok fazla düşündüm, ayrıntılı ayrıntılı görüyor musun?
Bunlar sadece beynimde saniye de belirip kaybolan hareketli düşüncelerimin arasından yakalayabildiklerim.


28 Ocak 2012 Cumartesi

Tek bir gece
Tek bir fotoğraf
Boşluk
Üzülüyor muyum farkında değilim
Hiçbir şey hissedemiyorum
Karamsarlık donukluk hissizlik
Eskiden duygularım böyle sıralanırlardı
Ama şimdi hissettiğim şey daha doğrusu içinde olduğum şey -içimde olan şey- bu değil
Hissedemiyorum
Sevinemiyorum, üzülemiyorum
Bir şey olunca, iyi ya da kötü, ne hissedeceğimi biliyorum ama içimden sadece ona bakakalıyorum
Eğer kıpırdasaydım neler hissedeceğimi bildiğimden ona göre davranıyorum, rolümü oynuyorum
Sanki bir tiyatro ve sona daha çok varmış gibi
Sanki saniyeler senelermiş gibi
Zaman çabuk geçmiyor demiyorum
Sadece içine hapsolduğum şey bitmeyecekmiş gibi
Anlarım çabuk geçiyor ama beni çevreleyen şey zamanın aksine hiç tükenmiyormuş gibi
Ağlayabilirim ama hissedemem
Gülümsüyorum, aslında donuğum
Garip


25 Ocak 2012 Çarşamba

Başladı.
Giderek deliriyorum.
Anksiyeteli
Paranoyak
Belki şizofren
Giderek bulanıklaşıyor
İyi değil 
Yazamıyorum 
Milyon düşünce var
Yazabilecekken yazamıyorum 
Belki de az yazsam daha fazla kalır 
Bilmiyorum umurumda mı? 
Bitirmem gerek 
Ama nefes bile alamıyorum 
Konuşamıyorum özgürlüğüm yok 
Endişem o kadar fazla ki saplantılarla doluymuş beynim 
İstediğime ulaşıyorum 
Bitiyormuş 
Birileri geliyor farkında değilmişiz 
Ne fark eder 
Sanki konuşacaklar 
Umursamadığımı sanıyorum ama rol mü yapıyorum yoksa umursamıyor muyum farkında değilim 
Ayrım yapamam 
Merhaba merhaba 
Hoşçakal

Müzikle ilgili bir şeyler yapsam
Ve bunda başarılı olsam
Kendime yetecek ve ihtiyaçlarımı karşılayacak kadar param olsa
Bilirsin "money it's a gas"
Londra'ya yerleşsem
Orada evlensem
Camden Town'da yaşasam
Her gün ot içip hayatımın ne kadar güzel olduğunu düşünsem
Bazen de durmadan yağan yağmur yüzünden melankolik olsam
Ama her şeyin bana yetecek kadar güzel olduğunu bildiğimden,melankoli sadece yüzeysellik olsa
Yağmurlu ama güneşli
Gökkuşağı gibi bir hayatım olsa
Yağmur,güneş,gökkuşağı,renkler,renk prizması,dark side of the moon,pink floyd,huzur.

Her şeye üşeniyorum,kıpırdayamıyorum.
9 saatlik uykuya rağmen hala deli gibi uykum var ve uyumamam gerek.
Kahvaltı yaptığımdan bunları yazacak zaman açılıyor.
Şimdi üstünü giyin,diş fırçala,yüzünü yıka,lens tak
Çok iş.Her şey gözümde büyüdü
Keşke "dur" tuşu falan olsa da şu anı durdurup uyusam, sonra başlatsam.
Biraz uyku UYKU

20 Ocak 2012 Cuma

You're so beautiful, so unforgettable
You think that I'd do most anything
Love is for dreamers, love is for believers
Love is for losers, love
Is for suckers
Love is for suckers, love is for suckers


twisted sister - love is for suckers

17 Ocak 2012 Salı

Hiçbir şey anlam ifade etmiyor.
Şu anda müzik bile kurtarıcım değil.
İçinde olduğum şey boşluk değil.
Hiçbir şey hissetmiyorum.
Hiçbir şey bana bir his verecek kadar büyük değil.
İçinde olduğum şeyi tanımlayabilecek bir şey yok
Ne bulantı, ne de hissizlik
Hissizlik diye bir şey yok çünkü his diye bir şeyin varlığını tanımıyorum
Hiçlik diye bir şey yok, bir şeyin var olmadığını öne süremiyorum
Çünkü hiçbir şey yok dersem varlığın varlığının olmadığını öne sürerek onun bir anlamda var olmuş olabilme olasılığını kabul ediyorum
Oysaki böyle değil
İçinde olduğum şeyi tanımlayacak bir kelime yok
Her şey bir varsanı ve bir düzmece
Bir kimsenin bulanık hayallerini yaşıyorum ve benliğim sadece geçici bir görüntü parçası
Hiçbir şey bir anlam ifade etmiyor

10 Ocak 2012 Salı

It is not about trust you idiot.It's about love, why can't you just try to see the big picture? Little slut.We were meant to be and you always knew it.Now this is our time.So back off bitch.You are not going to thwart this time.You know, love finds a way and it's not your love no more, It's mine.Confess it.
Back off little whore.

3 Ocak 2012 Salı

Belki de gerçekten bana söylediğin şeyler doğruydu.Belki de gerçekten bağlanmayla ilgili yaşadığın bazı problemlerin var.Bağlanmak ya da bağlanmamak ve bunun önceden bilinmesi çok saçma bana göre ama şimdi senin tarafından bakmaya çalışıyorum, o yüzden bunları sorgulamayı bir kenara bıraktım.
Aslında şöyle düşünüyorum, daha önceki ilişkilerinde seni kendisine hayran bırakan bir kız olmadı.Zaten şurada kaç tane ilişki yaşadın ki çocuk? O yaşadığın uzun süreli ama kesik kesik ilişkiden sonrada kendi kendine bir düşünce yarattın, sen kimseye aşık olamazdın.Aslında içten içe de biliyordun,arkasına saklandığın bir neden vardı.Kimsenin seni kırmasını, incitmesini istemiyordun.Sen o gizemli adam, herkesle konuşan ama kimseye aldırmayan adam olarak biliniyordun,böyle de kalmak istiyordun.Evet,çevrendekilerin yani seninle konuşanların ya da yalnızken aklına girebileceğin kişilerin zihninde böyle anılmak istiyordun.Tavan yapmış egondan, en ufak bir örnek olarak sahnedeyken ne kadar alkış aldığını gözlemenden belli bu.Seni kimse kıramazdı,onlar seni sever, senin için ağlarlardı ama sen umursamazdın. Aslında bu yalnızca karşındakilere göstermek istediğin kişiliğindi. Biliyorsun, doğru değil.
Aklımda üç şey var; Benimle birlikte olacak, bana bağlanacak ,kırılma riskini göze alacak ve o yıkılmaz imajının zedelenmesine göz yumacaktın.Benimle birlikte olacak, benim zevkimi aldıktan sonra ben sana gerçekten bir şeyler hissederken beni bırakacaktın ve bunları bana yaşatmamak için aklında gerçekten de öyle olan nedenini dürüstçe söyledin ya da zerre kadar umurunda değilim, o "bağlanamama" sadece geçiştirmek için söylediğin manasız,boş sözlerdi.
Şu anda 1. söylediğim üzerine düşünmek istiyorum.Diğerlerinden daha tatlı olduğu için değil, daha karmaşık olduğu için.Bunu yazarak daha da net kavramaya çalışıyorum sadece. "Umutsuz aşık" rolünden çıkıp, çok da umursamayan ama bunun hakkında düşünen, anlamaya çalışan biri olarak yazıyorum artık.Hissettiğimde bu."Acaba ne olacak?" diye düşünüp sonrasında seni aklımdan çıkarıyorum.Belki sonra tekrardan aklıma geliyorsun ve sonra aklımdan çıkıyorsun.
Bence söylediğin gibi, bağlanmakla ilgili bir sıkıntın var.Sen hiçbir zaman kimseye karşı ciddi bir şeyler hissetmemiş -hissedememiş- adam, çıkıp birine aşık olacaksın, hadi canım.Ama biliyorsun ki, seninle tam tamına uyuşan biriyiz.Bütün zevklerimiz,düşüncelerimiz, hepsi.Seni tanıdığım kadarıyla bu böyle,sende beni  aynı oranda tanıyorsun.Bunun hakkında bir şüphe duyamam, çünkü zaten söylemiştin "Seninle kimseyle sohbet etmediğim gibi ediyorum, senin gibi bir kız var mı diye hep düşünürdüm." Bunları söylediğin an hiçbir şey düşümemiştin, hissetmemiştim.Çok garip.
Ve benimle tam tamına uyuştuğunu biliyorsun.Bu yüzden, seni kırabilirim, bana aşık olursun, bana tamamen bağlanırsın,egonla çelişkiye düşersin diye beni kenara itiyorsun.Bunların arkasına saklanıyorsun.
Bunları sana söylersem -ki hayatta seni karşıma alıp bunları ciddiye aldığımı belli ederek seninle konuşmam- önceleri kabullenmek istemeyeceksin ama sonra söylediklerim üzerine er ya da geç düşününce haklı olduğumu göreceksin.Tabii diğer 2 nedenden biri gerçek değilse.
Ama kendi açımdan bakınca, zaten bağlanma ya da bağlanmama  gibi şeyler çok saçma, eğer ki bir doğrulukları olsaydı bile bunlar önceden kesin olarak belli olamazdı. En azından söylediğim şey şu; Hoşlandığın birine karşı bağlanıp bağlanamayacağını bilemezsin.Evet bağlanma ya da bağlanmama diye şeyler var aslında ama "ben bağlanamam" gibi bir genelleme yapmak yanlış.Evet kesinlikle tam olarak düşündüğüm şey bu.

Tekrardan yazmak istiyorum bunları,
Seninle konserlere gidebiliriz,seninle t-shirtüne sahip olup da hiç gitmediğin o bara gidebiliriz, içebiliriz,saçmalayabiliriz, deli gibi eğlenebiliriz, seninle müzik yapabiliriz -sen çalarsın bende söylerim, hatta hani öyle biriysen bir gün sokakta bile çalabiliriz-, seninle oturup tüm gün sıkılmadan Star Wars izleyebiliriz -ikimizde çok severiz Star Wars serisini-, seninle oturup ciddi muhabbetler yapabiliriz ya da tüm her şeyi dalgaya alabiliriz.Ay böyle yazınca çok komik ama evet böyle ya, gerçekten de böyle ve bunların farkında olduğa eminim.
En çok da seninle bir türlü gidemediğimiz ama hep lafı geçen şu konserlere gitmek istiyorum.Seninle müzik yapmak istiyorum ve seninle bir bara gitmek istiyorum.
Neden bara gitmek bir önem taşıyor bilmiyorum.
Çok saf temiz ya.Bu ne oğlum, şuraya baksana ne kadar basit ve bilmiyorum, küçük şeyler bunlar.
Bunları istediğimi bilmeni istemiyorum.Zaten blogumu bulman olanaksız, bende sana hayatta söylemem böyle isteklerim olduğunu.
Erafta bu sene de Rock n Coke olacağı dedikoduları dolaşıyor, çadırımı kaptığım gibi senide alırım yanıma, o gündüzlerin lanet sıcağında akşamların uyutmayan soğuğunda ve gün ortalarında geçmeyen saatlerde gayette eğlenebiliriz.Ya da düşünsene Wacken'a gittiğimizi, hayatımda hiçbir zaman silemeyeceğim bir anı olur.Sevgilinle,yurt dışında,en sevdiğin grupların konserinde.En güzel hayalim herhalde.
Tamam, bir sonuca ulaşamasam bile bazı şeyleri analiz ettim.
Kendi iç konuşmalarımı yazdım birazda.Ultra özel bir şey olmasına rağmen pek de çekinmiyorum, ne de olsa yolda yanınızdan geçsem bunları hissettiğimi -ya da hissedemediğimi- bilemeyeceksiniz.
Eğer ki yazımı buraya kadar okuduysanız helal olsun diyorum.
"Bir genç kızın kendisine bile anlamsız gelen iç konuşmaları, düşünceleri ve hayalleri".


1 Ocak 2012 Pazar

Yılın ikinci yazısına da başlamış oldum
Umarım hiçbir hata yapmadan, çok güzel bir yıl geçiririm
Şu yeni yıl ayağı biraz saçma, sadece sayılar değişiyor
Ama yine de bu değişime bir mana yüklemek istiyorum bu sene
Bir değişimle birlikte kendime söz veriyorum, bu sene yaptığım hiçbir hatayı tekrarlamayacağım
Çok da büyük olmayan, bana tecrübe kazandıracakları ise dört gözle bekliyorum.
18 yaşın getirdiği sarhoşluğa kapılmayacağımı umuyorum.
Bu sene daha önce yapmış olduğum hiçbir hatayı tekrarlamayacağım.


Bazen çok dramatikleşiyorum, hoşuma gitmiyor
İçimde halen bir burukluk olmasına rağmen en iyi halimleyim şu anda
Çok da umursamıyorum şimdi.
Fark ettim ki aslında ben her şeyi içimde yaşayıp içimde bitiriyorum.
Mutlu olup daha sonra onların elimden alınacağını bildiğim için insanlara yaklaşmıyorum, bana yaklaşanları ise kendimden itiyorum.
Bazen de olayları berbat ediyorum.
Ama bazen çok dramatikleşiyorum, "yatağımda yatarken gelse kulağıma bir şarkı fısıldasa"
Bu ne lan?Filmlerde olur böyle şeyler
Hem düşündüm de kulağıma gelip bir şarkı fısıldasa benim komiğime gider.
Ne yapıyor bu diye düşünürüm.
Ama yazması ve izlemesi güzel.
Benim romantizm anlayışım biraz farklı
Mum,gül, 'romantik' yemek sevmem
Salaş,yağmurlu,çamurlu bir yerde birbirimize sokulmuş yenen bir yemek, abiye kıyafetler içinde kasıntı mumlar güller arasında yenen yemekten çok daha güzeldir.
Her neyse, yeri geldiğinde hepsi yaşanır tabii ki, o ayrı.
Her neyse.