26 Eylül 2012 Çarşamba

Uzun zamandır kendim için bir şey yapmadığımı fark ettim, bir yerde okuduğum bir yazının etkisiyle.
O hep tatmak istediğim duyguyu anımsadım birden bire.
Hiçbir yerde hiçbir zaman mutlu olamayacakmışım, hiçbir zaman ulaşamayacakmışım gibi.
Yapılması gereken şeyler her zaman var olacak ve ben asla kendi kurduğum dünyamda yaşayamayacakmışım gibi.
Her zaman güzel bir kitabı okurken kendimi kaptırdığım gibi kaptırmak istiyorum kendimi hayata.
Ama hayatın zevklerini göremediğimde, sadece rahatsızlık hissettiğimden bu bohemliğimden kurtulup tam anlamıyla yaşayamayacağım.
Her zaman başka hayatlara imrenip bana imrenenlere anlam veremeyeceğim.
Belki yine sadece her zaman daha da fazlasını istediğimdendir bu.
Bir problemi doğrudan değil de dolaylı yoldan çözmeye çalışıp hatalı sonucu bulmak gibi.
O rahatsızlık gibi.
Her zaman düşünüp, hayal kurup, o hissi bir anlığına hissedip sonradan elinden kayıp gitmesi ve gerçekle boğuşmak gibi şu anda hissettiklerim.
Düşük cümlelerim ve hayallerim.
Benim istediğim çok az şey varken önce bedelini ödemelisin.
Kendi sayımdan çok daha büyük şeyler düşlüyor beni yöneten.
Bilirsiniz, uyum sağlayamazdım ya hani, nedeni de buydu.
Şimdi gidip biraz daha kendimi zehirleyeceğim, sonra da yine kendimi kandıracağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder