27 Haziran 2015 Cumartesi

Uzun zamandır bu kadar çaresiz hissetmemiştim.
Böyle hissediyordum ama şimdiki kadar karamsar ve çaresizliğin sonu sanki hiç yokmuş, sanki bu his hiç kaybolmayacakmış gibi hissetmiyordum. Bu kadar yoğun hissetmemiştim.
Hayatımı bir duman sardı.
Söylediğim sözlerin güzelliği umurumda değil şu anda, içimde ne varsa yazacağım. Yazabildiğim kadar yazacağım, dışarı çıkmaları o kadar kolay olmuyor çünkü.
Bunların hepsinin suçlusu biraz sen biraz da benim.
Seni aldım ve büyüttüm diyorum ya hani, bir sen bir de seni büyüten, seni gerçekte olduğun senden çıkartıp başka biri haline dönüştüren ben suçluyuz. 
Buna engel olamıyorum, karşı koyamıyorum, çünkü farkında olmadan yapıyorum.
Hangi ara bu kadar büyüdün, hangi ara bu kadar hayatıma girdin? 
Neden her yerde sen varsın? Bunu istediğim için mi yapıyorum bilmiyorum.
Her şey benim kontrolüm dışında gelişiyor.
Seninle konuşmak istiyorum ama bu neyi değiştirecek? 
Şu anda hissettiklerimi bilmen neye yarayacak? Sadece biliyor olacaksın. Seninle konuşma isteğim neden var oluyor, hangi beklentilerle var oluyor emin değilim. Senden ne istediğimden de emin değilim hep söylüyorum bunu.
Senden bir ilişki mi bekliyorum? Eğer ki içten içe bunun hayalini kuruyorsam, seninle bir ilişki kurduğumda çıkacak sorunların farkında olmadan bunu istiyor olmam gerekmez miydi? Bence gerekirdi. Ne istiyorum ben senden? 
Düşüncelerimi toparlayamıyorum.
Bütün bu duygu balonlarının, düşüncelerimin bulanıklığının temelinin sen olması garibime aynı zamanda komiğime gidiyor. Sen varlığınla beni bölüyorsun, bunu bilmeden yapıyorsun. Ben senin varlığınla kendimi bölüyorum, bunu da elimde olmadan yapıyorum. 
Düşüncelerimi kontrol edemiyorum. 
Seninle konuşsam ne elde edeceğim? Sana gidip "günah" çıkartsam daha da mı rahatlayacağım, hislerimi bilmeni istememi neden istiyorum. 
Seni alıp çıkartmak istiyorum o işlediğin yerlerden evet, bana acı veriyorsun üstelik artık verdiğin acıyı da kabullenemiyorum, artık seni hissetmek istemiyorum dolayısıyla senin bende uyandırdığın acıyı da kabullenmiyorum.
Bir parazit gibi.
Sana ulaşmak hangi ara bu kadar zor oldu? Yine ulaşılmaz yaptım seni bak.
Seninle konuşsam sana neler söyleyeceğim? Bunun provasını aklımdan milyonlarca defa yaptım, seni (gerçek seni aldığımı düşündüm, hayalini değil) aldım karşıma ve konuştum konuştum konuştum.
Sana her şeyi (sanıyorum ki her şeyi) söyledim. Sonrasında ne hissettim? 
Sana mağduru mu oynamak istiyorum? 
Neden hislerimi bilmeni istiyorum bilmiyorum. 
En büyük savım sana her şeyi söyleyip seni hayatımdan çıkartacak olmam. Çıkarabilecek olmam, senden bana gelecek olanların, senden bana gelebilme ihtimali olanların önünü kesmek istiyorum ki artık düşünmeyeyim. Düşünmeyeyim diye bir şey yok, düşünmeyi en aza indirgeyebileyim.
Bilmiyorum.
Seninle konuştuktan sonra ne hissederim diye düşünüyorum ama hiçbir şey hissetmiyorum. Daha doğrusu hissedemiyorum.
Bilmiyorum ben. 
Sen de bilmiyorsun.
Bu sıkıntılarım çok mu küçük yoksa yerinde şeyler mi hissediyorum?
Neyse ya, yazamıyorum. 
Dökemiyorum, çıkamıyorum, ben buraya saplandım önümü de göremiyorum kıpırdayamıyorum da. 
Ne yapacağımı bilemeden öylece bekleyeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder