29 Eylül 2015 Salı

Şehirdeki seslerden ve elektronik aletlerin seslerinden nefret ediyorum.

27 Eylül 2015 Pazar

Yapacak hiçbir şeyim yok.
Kurtulamıyorum.
Keşke seni hiç tanımamış olsaydım.
Hayatıma hükmedecek güce sahip değilsin, sadece ben sana karşı koyamıyorum.
Ne zaman biteceksin?
I am burning.
This is hell I am surrounded with.
The thought of heaven gives me hell, burns me more.
I have nothing to do, I am stuck here and burning.

26 Eylül 2015 Cumartesi

Seni anlatıyorum.
Seni anlatmadığım kim varsa seni onlara anlatıyorum.
Bizi değil, biliyorsun.
Seni anlatıyorum ve bakışları beni rahatsız ediyor.
Yine de seni anlatmak istiyorum ve anlatıyorum.
Özlemine katlanamıyorum ama bastırmam gerek.
Neyse. Yine sarhoş.

24 Eylül 2015 Perşembe

23 Eylül 2015 Çarşamba

I am in pain but I don't suffer.

My pain is self chosen, true. I chose you, so I chose my pain.
In this case, pain is inevitable.
But I can prevent suffering.
I feel the agony but I don not suffer.
I am deeply in pain but I do not suffer.
I will not let myself to suffer, that would be weak.

There is a huge line between suffering and agony that everyone should be aware of.
Thanks for the light.

13 Eylül 2015 Pazar

I will be missing you boy
But it is time to let you go
Let you go from my life...
I wish I could say it was easy to scracth you from my heart and mind, but unfortunately it is not...
I will not be seeing you for a long time for my sanity and emotional stability...

But I know this is not the end, I am burrying you somewhere I can reach when our time comes..

I knew that it was not our time,
But I know that it is coming,
Day by day,
You are growing to me.

I feel stronger than ever.

I quit dreaming,
I still think of you of course but  have the power to control my thoughts now.

I won't be waiting for you,
But when you come to me, dig you out from where I burried you.

You know those too.

I hope you know this,
My love will never fade away 
I will keep it,
It feels like I will keep it forever..

Boy, one day we will be ready for ourselves...



This is a must, remember?

7 Eylül 2015 Pazartesi

Bir önceki yazımı nasıl yazdım, nerede yazdım, yazarken ne yapıyordum hatırlamıyorum.
Summer 2015 is still drunk..

Seni ne arayacağım, ne de başkalarından senin hakkında haberler almaya çalışacağım.
Seni 7 Eylül 2015 tarihinde saat 13.40 civarlarında gördüm en son. Uzun bir süre boyunca da bu değişmeyecek. 
Beni özlemeyeceksin biliyorum, 
Bana ihtiyaç duymayacaksın.
Beni özleme de, bana ihtiyaç duyma da. 
Umurumda değil diyemiyorum, umurumda, uzun bir süre de öyle kalacak. 
Ama bu sefer uzun zamandır yapmam gerekeni, beni zorlayanı ve korkutanı artık yapmam gerek. 
Bitiyorsun çocuk.
Gözlerimin önünde içimdeki seni öldürüyorsun.
Ölmeye de devam et.
Giderek azalacaksın.
Biteceksin.

Kendimi spora, kitaplara, piyanoya ve derslerime vereceğim.
Kendimden yeterince taviz verdim, yeterince yerimde saydım.
Artık ilerlemem gerek.
Yine sana boğulamam.

19 Kasım 2011
19 Haziran 2012
4 Ağustos 2014
27 Kasım 2014
22 Mart 2015
10 Mayıs 2015
29 Ağustos 2015
31 Ağustos 2015
7 Eylül 2015

Hoşçakal "Güneş"

Etrafina neşe saçıyormuşsun çocuk.
Öyle dediler.
Buraya yakın zamanra yazacağım.
Her şeye küstüm.
Senden nefret ediyorum.
Seni seviyorum.
Tam bir;
Love, hate, Love
I HATE YOU

4 Eylül 2015 Cuma

I wish I never went to that high school.
I wish I never knew you.
I wish I never knew you.

Dear, you are giving me an unbearable pain.
When the joy and the pain given me by you are compared I am afraid pain is better than the joy.
I deeply love you.
Seni aklımdan çıkarmanın bir yolu var mı?
Kendime ne yapıyorum ben.
Hayallerin bitmeyen bir kuyu, içinden çıkamıyorum. Karanlık ve dar.
Nefes alışlarim hep hızlı.
Ben ne yapacağım?

3 Eylül 2015 Perşembe

Seni sonsuza kadar sevmekten korkuyorum
Sonsuza kadar senin içimde bir "keşke" olmandan korkuyorum.
2 gün önce sana "Seni uzun süre boyunca görmeyeceğim, belki 1 sene belki de daha fazla dedim". Sen de bunun olmayacağını aramızda hiçbir şey yokmuş gibi mi davranacağımızı söyledin. "Evet" dedim, "Aramızda olan her neyse yokmuş gibi davranacağız."
Benim kadar yoğun hisler içinde olmadığını, içinde benim kadar yoğun hislerin olmadığını, içinde bana karşı benim içimde sana hissettiğim yoğun hisler kadar yoğun duygular olmadığını ya da türevlerini, zaten biliyordum. Her zaman bildim, her zaman biliyorum. Her zaman bilecek miyim işte beni çıkmaza sürükleyen de bu.
Bir umut parçası, umut her kötü duygunun, her uzayan duygunun başlangıcı demiştim.
En azından aramızda olan bu her neyse, benim sana karşı olan hislerim her neyse artık biliyorsun.
Bilmiyordun, artık biliyorsun.

Hala düşünüyorum, hala çıkarımlar yapmaya, bir takım cevaplar bulmaya çalışıyorum bana cevaplar çoktan verilmiş olmasına rağmen.
Bana karşı duyguların olduğunu ama şu anda bir ilişki istemediğini söyledin. Zaten benim de seninle konuşma amacım bir ilişki değildi. İlişkiler duyguları köreltir ve ben ne seninle ne de sensiz içimde sana karşı olan duyguların körelmesini istemiyorum. Korkunç bir alışkanlık bu bende. Senin bana hissettirdiğin ve benim alıp içimde büyüttüğüm duygulardan kurtulmaktan korkuyorum. Artık bu hissettiklerimi bilmen gerekiyordu, öyle ya da böyle, bir şekilde bilmen gerekiyordu. Sana da söyledim, kendimi tamamlanmış hissediyorum. Bilmiyordun, bilecektin, artık bilmen gerekiyordu ve şimdi biliyorsun, bileceksin de. Bu gerçekliği her zaman bileceksin.

Sana hislerimi anlatmadan önce, duygu yoğunluğu içine girdiğim zamanlarda bir kaçışım vardı. Senin hayalini alıp sana neler hissettiğimi anlatıyordum ve rahatlıyordum. O anlar artık yaşandı ve benim kaçmak için yapacağım bir seçenek kalmadı. Burada bu hislerle daha da kapana kısıldım. Bunun olacağını zaten tahmin ediyordum. Hayıflanmıyorum, anlatıyorum sadece.

Bir yandan rahatlamış hissediyor muyum ondan emin değilim. Bunları bilmen çok güzel ama yine de benim içimde hiçbir şey değişmedi. Sadece yeni gerçekler ve yeni yüzleşmem gereken duygular ortaya çıktı. En azından tamamlanmış hissediyorum.

Şimdi, düşünüyorum, çıkarımlar yapıyorum, sürekli bir soruya cevap verme ihtiyacım varmış gibi hissediyorum, işte dedim ya eski bir alışkanlık bu. Verecek bir cevabım yok çünkü zaten bendeler, şu anda ne kadar düşünsem, ne kadar çıkarım yapmaya çalışsam da hiçbir sonuca varamıyorum. Sonuçtan bir sonuç çıkarmaya çalışıyorum. Belki de bu bir savunma mekanizmasıdır.

Seni uzun süre boyunca görmeyeceğim dedim ve bugün seninle karşılaştık.
Garip bir andı.

Tekel girdim ve "swtich" almak istediğimi söylerken arkamdan "Switch içer genelde kendisi" dedi.
O anda nasıl hissettiğimi anlayamıyorum bile. Sesini duyduğum anda boğazım düğümlendi, nefes alamadım. Yüzümü öne eğdim, sonra solumda duran sana baktım "Bak işte seni görmek istemiyordum ama sen yine buradasın, dediğin çıktı, seni 1 sene görmeme gibi bir ihtimalim yokmuş, yine sen haklı çıktın" dedim, sen de bana hak verir gibi bakıyordun, yüzünde muzurla buruk arası bir ifade vardı, "Evet Sena, dediğim oldu." diyordun. 2 saniye içinde birbirimize bakarak bunları konuştuk. Sonra tekelden çıktım, bir sigara içtik beraber, sana aldırttığım sakızdan ben de aldım, festivale ne kadar alıştığımızdan konuştuk, Salı günü sanki yine festivale gidecekmişiz gibi hissettiğimzden, onun Bono'dan bir şarkıyı benimse Wicked Game'i sürekli dinlediğimden bahsettik.
Ben ne istiyorum? Yanımda olmanı istiyorum sadece bu kadar. Sana sarılıp uyumak ve seninle sohbet etmek istiyorum. Bütün bunları yapmak için aramızda olan her neyse ona bir etiket mi uydurmak gerekir? Benim istediğim şey seni esir almak değil, istediğim şey bir ilişki gibi gözüküyor evet ama bunu gerçekten isteyip istemediğimden emin değilim.
Sana güçlü duygular hissettiremediğim için kendime kızacağım sanırım.
Kendime kızmaya çok düşkünümdür çünkü, sen bilmezsin.

Bunca sene seni içimde saklayıp, sakladığım her şeyi sana anlatabileceğimi hiç tahmin etmezdim. Hayat yine sürprizlerle dolu. Nasıl 4 Ağustos 2014 benim için büyük bir sürprizse, 29 Ağustos 2015'te benim için kısmen öyle bir sürpriz.

Gelip yazacağım,
Ama bilin ki nobody loves noone.