31 Mayıs 2016 Salı

Bazen Facebook'ta ağız dolusu küfürler etmek istiyorum.
Ama yok.
Gördüğüm bütün gündem haberlerine "Taşşşak mı geçiyorsunuz?" demek istiyorum
Ulan siz taşak mı geçiyorsunuz denyolar?
Hergün taciz haberiydi tecavüz haberiydi
Ülkenin eğitimsiz insanlarıyla geçilen dalgalardı ego tatminleriydi
Üzülecekken gülünen şakalardı

He istemiyorsan kapat mı diyeceksiniz?
Sana ne ulan denyo!?
Seçtiğin kadar bugünsün
Bugünün kadar yarınsın
Yani, yarınlararını seçersin.
I think I've used my "unconditional love" joker in the past.
It was a wrong move.

27 Mayıs 2016 Cuma

Bir şehrin içinde ayrı kalacaksak başka ülkelerde ayrı kalalım, daha anlamlı değil mi?

25 Mayıs 2016 Çarşamba

I AM NOT ON THE NIGHT TRAIN 
AND I AM NOT READY TO CRASH AND BURN 
My mind produces scenerios.
But,
I need to write this fucking research paper.
So 
Will
Cut 
It 
Out

24 Mayıs 2016 Salı

Gözlerimin önünde büyüdün, büyüyorsun.
Yazma yetimi kaybetmişim. 
Daha lisedeydik.
Sana bakıp kızarıyordum ancak.
Tek yapabildiğim şey sınıfının önünden geçip sana bakıp seninle gözgöze gelmemeye çalışmaktı.
Seni görünce heyecanlanmaktı.
Sonra neler oldu çocuk.
Sen büyüdün.
Şimdi mezun oluyorsun.
Gözlerimin önünde.
Giderek hayatını görüyorum.
Sen beni boşver. Konumuz hep sensin.
Her zaman içimde bir yara olarak kalacaksın.
Bizim için umutlar solmuş artık biliyorsun.
Bilmiyorsun ki, düşünmüyorsun. Neden düşünesin.
İstanbul'a dönünce senden kaçacağım çocuk.
Seni göremem.
Yeniden dönemem.
Yeniden hissedemem.
Bitiksin çünkü. Sonu çoktan geçtik çünkü.
Ama evet, her zaman içimde bir yerlerde bir parçam seni hep önemseyecek.
Sen mezun olurken gülümseyecek.
Mutluluğunu gördükçe buruk mutluluklar hissedecek.
İçimden bir parça senin o ışığını her zaman görecek.
Diğerleri ise inkar edecek.
Ama içimden bir parça sana hiçbir zaman sahip olamayacak.
Bir parçam hiçbir zaman sana yetemeyecek.
Bir parçam her zaman seninle olmak isteyecek.
Görüyorsun, seni aldım buralara getirdim. Seni bambaşka yerlere taşıdım, görünen o ki ister istemez taşıyorum da.

Ah tamam. Gittin. 
Geriye kalan duyguları akıtıyorum sanırım. 
Şu anda hiçbir şey hissetmiyorum.
Yine de biliyorsunuz, her zaman bir parçam...


23 Mayıs 2016 Pazartesi

Antwerp'teki 3 ay 23. günüm.

Nasıl geçti, neler oldu? Zaman ben anlamadan geçiyor,
Çok çabuk geçiyor.
İstanbul'u özlüyorum, İstanbul'un kendisinden çok Kadıköy'ü ve Ataşehir'deki rutinlerimi özlüyorum.
Burada hayat İstanbul'dakinden çok daha kolay. İstanbul'da kaos var. Her yerde bir koşuşturmaca, her yerde bir gürültü. Şehirin kendisi karmakarışık, toz duman içinde.
Burada gittiğim yerler belli, gideceğim yerler işaretli, nasıl gidilecekse aynen öyle gidiyorsun.
Trafik hayatımda gerçekten büyük bir stres kaynağıymış, biliyordum, şimdi daha da iyi biliyorum.


Ülkemi, kültürümü, dilimi seviyorum ama içimi acıtıyorlar.
We, the ones who think, know why it hurts.

Kıyaslama yapmayacağım. Daha da için içim acıyor.
Ah güzel ülkem sana ne yapıyorlar böyle?

Better than I was
And stronger than I was

That is how I feel.

19 Mayıs 2016 Perşembe