31 Ağustos 2014 Pazar

Şimdi saygını mı kaybetmiş oldum?
Şu bedenimle, şu benliğimle?
O bedenle ve o "senlikle" saygıyı çoktan kaybetmiş olması gereken sensin.
Yabancı gibi olmuşuz çocuk. Gibisi fazla yabancı olmuşuz.
Bir zamanlar "Tenlerin böyle birbirine değmesini seviyorum" diyen insan. Bana.
Seninle de her şey orada başlayıp orada bitti.
Karşımda duruyorsun, hatta bakışlarını ara sıra üzerimde hissediyorum.
Gelip merhaba demeye çekinen çocuk.
Neden sen de öyle yaptın?
Benim küçük çocuklarım.
I am going to take the pictures of every place that we went.
I don't know why I want to do this, I just want to.
The cafe, the coast, the stop and the other stop, "the forest", the cafe, the shopping mall's brench, the cinema hall  and the other brench, those historical places, that hotel not the room but the hotel, the park's brench, the ferry station's brench -where you left me-.

There are more but I think those are the most "important" ones.
I really wanted to love you boy.
And I was going to love you.
Anyway, those feelings are gone.

30 Ağustos 2014 Cumartesi

I look at every faces to see if it is you.
Fuck you, really.

"You were red. You liked me cause I was blue. You touched me and suddenly I was a lilac sky and you decided purple just wasn’t for you."


I copied this from a Tumblr post, I wish I wrote it.
It is beautiful and so precise.
He was red, I was blue and purple was just not for him.
That is why he left me maybe. 
He was red.
And I was blue.
A red crow.
A blue dolphin.

"Please don't take my sunshine away."
Happy birthday to my mother and to my love.

28 Ağustos 2014 Perşembe

27 Ağustos 2014 Çarşamba

E hani ne oldu senin yarınlarına?

Bugün o motorcu çocuğu çok görmek istedim.
Üzerinden 6 ay geçti, neden hala kolyemi tutturuyor bana?

Benim küçük çocuklarım.
Madem ki farkındasın, neden benim çok soru sormamı sıkıcı buluyordun?
Senden nefret etmek istiyorum.
Nefret beni hiçbir yere götürmeyecek.
Merakını kaybettiğin için beni istemedin zaten.
Bütün sırlarımı önüne serdim.
Merak etmedin, sormadın, arzulamadın.
Seni yaşıyor hissettiremedim belki de.
Neden tüm suçu kendim üstleniyorum.
Neyse bunları konuşmaya gerek yok, lüzumsuz.

26 Ağustos 2014 Salı

O kişinin ben olmadığını biliyorum.
Yine de kanıtlanmış bir şey yok, kim ya da kim değil bilmiyorum.
Şimdi gelip deseler ki sen değilsin o bak bu da kanıtı, üzülürüm ya.
Üçüncü kişi olmak ne kadar acı.
En azından dışarıdan hevesle bakmıyorum, kendime hakim olabilecek kadar oturaklıyım.
Öyle işte.
Bana verdiği lakaplar ikinci elmiş.

22 Ağustos 2014 Cuma

Bir gün kendi kitaplarmın okunmasını istiyorum.
Çıplaklıktan korkmadığım zaman böyle bir adım atabileceğim ancak.

21 Ağustos 2014 Perşembe

I am growing up day by day.
Getting stronger day by day.
And watching this progress is awesome.

The city no longer reminds me of you.
İstanbul is going to remind me another man. Very soon.
He is going to know our city with me.

I have everything that I want, life is unbelievable.
Full of opportunities, joy, love and many other strong feeligs.
I can't wait to live the rest of my life.

When did I become that bright?

18 Ağustos 2014 Pazartesi

Önümüzde ne engel var?
Gidin bakın, bileğimizde zincir mi var
İstediğimizi yapıyoruz
Bir tane içeyim son diyorum bazen
Sonra neden sınırlıyorum ki iç gitsin diyorum
Özgürlük güzel şey, dozunda
Haydi kaçalım deseniz planı ben yaparım
Yağmur yağıyor
Haydi yağmurda ıslanalım
Sınırımız mı var ki
Bütün kaçanların ters yönüne doğru gidelim
Haydi sabaha kadar sohbet edelim, oyunlar oynayalım
Müzik yapalım
Dans edelim, kim benimle dans eder
Adımlarımın karışmayacağı biri olsun ama bak
Biraz üşüyelim hava müsait
Birer çay içer miyiz?
Bir çayımı için
Gelin bir ağacın altına saklanalım, mumumuz olsaydı mum yakardık bütün etrafa
Orası öyle hoş olmuştu, hoşumuza gitmişti
Her geçtiğimde hatırlayacağımı söylemiştim, hatırlıyorum da
Bazen de kafamı çeviriyorum, benim değil mi
Bazen mutlu olmak istiyorum, oluyorum da
Duygular bizim değil mi, alın bu oyuncağınız oynayın istediğiniz gibi
Ama bir diğeri oyuncağınız değil işte
Alıp onun duygularını evire çevire şekle sokmayın
Sonra izlediğiniz yolu bilmediğinden eski haline geri dönemiyor
Dönüyor da zor oluyor, ne gerek var zora sokmaya?
Gidin istediğinizi alın, her şey yolunu bulur
Su bile yolunu buluyorsa
Kimse için de istemediğiniz bir şeyi yapmayın
Kimsenin kuklası yapmayın kendinizi
Hiçbir şey için de tereddüt etmeyin zaten her şey istediğiniz gibi oluyor
Hem korktuğunuz şey başınıza gelse ne olur, o da yolunu buluyor
Sadece korktuğunuzla kalıyorsunu o iyi olmaz sadece
Her günü umutla bekleyin ama yarına da pek güvenmeyin o kadar
Ama aklınızda bulunsun, bütün bunlar başkalarını etkileyecek kısa zamanda alınmış kararlarla ilerleyebileceğiniz manasına gelmiyor
İşin içinde bir başkası varsa, onun duyguları, düşünceleri, planları varsa o zaman öyle "anlık" değilsiniz işte
Yağmura çıkarken bir şal almanız gerek
Çay içerken yanınızda şeker bulunsun siz şekersiz içseniz bile
Bütün bunlar bir sınır mı yoksa bir zevk mi
Size sınır gibi geliyorsa, artık "anlık" kararlarınıza bir yenisini daha eklemeyin bir başkasıylayken
Yağmur yağdı, ben yine yazmak istedim.


İşte bir zamanlar ait olmak istediğim adamın su katılmamış portresi
Bir melodi bana onun yalnızlığını hatırlatıyor
Senin istemiyorumunun doğurduğu yalnızlığı
Mutlu şarkılara ağlıyoruz
Bir diğerinin mutluluğu göze batıyor
İçini oyuyor sanki
Satırlara bakıyorum, onlar da üzgün
En son bir şair ölüyordu, ne oldu ona?

Sıkıca sarılmanı istedim
Çok da bir şey değildi
Kolların yok muydu sanki?
Gelecektin sarılacaktın
İşte o kadar basitti

Ama sen basitlik değil labirentler istiyordun

Şarkı bitti
Çaylarımız da bitti
E haliyle biz de bittik
Aramıza seni soktun
Biz, sen ve ben olduk

Topkapı ne kadar hüzünlü
Cihangir'de hala birileri acı çekiyor
İstiklal'den küskünler geçmiş
Hala Kadıköy'de başlayıp Kadıköy'de bitiyor her şey. Gündüzden geceye.

En çok da İstanbul'un kendisi kızgın sana
Kırmızı yakalarına yapışıp bırakmayacakmış gibi hali var
İstanbul sever beni
Korur kollar sağ olsun

İçinde yankılanıyor muyum?
Sevgili aşk adamı tabii ki yankılanmıyorum
Senin şarkıların bana uymadı
Ben dans ederken sen baktın
Sen dans ederken ben sustum
Birlikte dans ettiysek de adımlarımız karıştı

Renkten renge giriyorum
Bak gel ben yine maviyim
Ben bazen masmaviyim
Ama biliyorsun, bazen görmüyorlar
Sen de görme
Alem ne derse desin hür yaşa sen
Özgürlüğe attığın her adımın seni hangi tutsaklığa götürdüğünü bilmeden
Senin yarının da yoktu tabii
Sen durma hür yaşa

1 Ağustos 2014 
2.42

Yazdığım en sembolik yazılardan biri herhalde.
Anlık duygu yoğunluyla yazdığım bir yazıydı aslında, sonrasında yeniden ona karşı hiçbir şey hissetmemeye geri döndüm.
Yazı yazmak mükemmel bir şey.
Her fırsatta söyleyeceğim.

17 Ağustos 2014 Pazar

O orada dursun, ben ilerliyorum
Varlığın diğer güzelliklerin teminatı olacaktı.
Beni neden çok güzel sevmedin?
Hepsi havaların suçu, en tepede hangisi varsa onu çekip çıkarıyor.
Hayat ne kadar da hoş.

İçimde sana anlatamadığım, anlatmayacağım bir şeyler var.
Hayatımda yankılanmıyorlar bu sefer, hayır.

Neden beni de çok güzel sevmedin?

Özgürlüğüm kısıtlanıyor, sanki açıp bakıyor da.

15 Ağustos 2014 Cuma

Someday you are going to burn.

Someday he is going to burn.
Maybe today, maybe tomorrow, next week or next year.
Soon or later you are going to be yearning for your agony to cease.
But it will never last.
Someday boy, I will be watching you and feeling sorry for you. I will do nothing to help you because you wounded me.
This is the nature.



14 Ağustos 2014 Perşembe

Bastırılmış nedenlerin var ki ağlamak istiyorsun. Nedensizliğe ayıp olmaz, o uzaktan izliyor seni.

İçimde ona karşı bir his kalmadı, zaten kalmamalıydı da.
Sayfalar bitti ve o da bitti gerçekten.
Farkında olmadan bir süre tanınlamışım.
Istanbul'a dönünce son bir yazı yazacağım ve defteri kapatacağım, kim bilir bir daha ne zaman açarım, belki hiç açmam.

Bana söylediği sözlerle kendine güvenen, kendini önemseyen düşüncelerini aktaran biri var burada.
Onun sözlerinden güç aldım.
Asıl "güzel insan" denmesi gereken o aslında.
Ama hiçbir şeyi de bilemezsin, sözler illuzyon çünkü. El çabukluğunu fark etmek senin elinde, dikkatli bakman gerek.
Bakınca goremiyorsan, zamanda anlaman gerek.

Sözlerim yarıda kesildi, ne yazacağımı unuttum.
Benim duygularım ama unuttum işte.
Sözler büyü.

14 Ağustos 2014
2.40
Duygulara tecavüz edilmiş Cihangir'de
Biliyorum, hala orada birileri acı çekiyor
Her gece
Yedi numara şanslı diye girmişti eşikten
Hiçbir şeyden emin olmadan, alel acele de çıktı
Saat de on bir miydi neydi
Sanki günlerin, saatlerin önemi çok da hatırlıyoruz
İlkler sanki çok önemli ya
Eşikler üzgün, eşikler bilmiyorlar
Haklı haksız yok
Herkes karakterini oynadı
Biri saftı, biri çıkarcı
Güzelde oynadılar, hakkını verdiler doğrusu
Afferin onlara
Hala solmaya çalışıyor birileri, perdeler çoktan kapanmış oysa
Salon karanlık, roller oynanmış
Bir başka oyunsa başkasının adına
Her şey bir diğerini çağrıştırıyor
Bitsin artık
Sayfalar da bitti, biliyorsun.
Hep yanlış kişilere doğru değerler
Doğru kişilere yanlış değerler

11 Ağustos 2014 Pazartesi

Senin için umut edeceğim çocuk
Umarım daha nice okyanuslara birlikte gireriz

8 Ağustos 2014 Cuma

İşte ilk başta hep öyle düşünürsün
Ne kadar güzel bir insan
"Sen güzel bir insansın"
Sonrasında görürsün ne kadar çirkin olduğunu
Sana da öyle olacak
Bana da öyle oldu
Çünkü karşındaki insan bir süre tutabiliyor maskesini
Neyse ya, hepsi bu havaların suçu.
Hepsi bu havalar yüzünden
Hava kapandı mı bana bir haller geliyor
Bu halleri de hiç sevmiyorum

Yazılar yazdım aslında ama kalemi ve defteri özlemiştim, blogumu biraz rahat bıraktım

Bugün çalışmada birine "Merhaba iki dakikanız var mı?" diye sordum, klasik. "Hayır hayatım grup sekse gidiyorum hiç vaktim yok" dedi, çok güldüm. Bana bir neşe verdi.
Sokakta güzel insanlar da var saçma salak lüzumsuz insanlar da.

Biraz da siz anlatsanız keşke, hep ben konuşuyorum.
Acaba nasılsınız, iyi misiniz?

Bu soğuk hava çok güzel değil mi? Galiba daha demin de yazdım tatlı bir soğuk var.
Soğuk olup da ısınmayı özlemişim.
Bu bana bir anıyı hatırlattı, hatırlamaz olaydım.
Ağlayamıyorum ki gitsin, neye ağlayacağım.

Havalar her ayın başında böyle oluyor fark ettiniz mi acaba?

Kelimeleri özenle seçiyorum, bir şeylerden mi sakınıyorum?


Tam bir Tool modundayım aslında, evde çok sıkıldım ama fiziksel olarak çok yorgunum.
Yorgunum demeye çekinıyorum, ardından kötü şeyler geldi bir keresinde.
Uyumak istemiyorum, uykum yok ama yorgunum dinlenmem gerek yarın yine çalışıyorum.
Uyumayacağım, buralardayım.


Çok ağlamak istiyorum ama nedensizliğe ayıp olacak.

7 Ağustos 2014 Perşembe

Do you have any idea how much it fucks me up inside
I don't hate you, I wish I could turn this weird & unknown feeling into something describable.
It was a weird day.
Cheers to what darling?

"I know the pieces fit"

"I know the pieces fit cause I watched them fall away"

6 Ağustos 2014 Çarşamba

Good Trip

Her şey söylediğin sözlerde
Sözler büyü
Sözlerinin büyülü olması senin elinde 
Senin hayal gücünde 

Bir bilseniz Jax'e ne kadar benziyor
Bundan 3 sene önce dün gibi bir gün yaşanacak deseler bir tokat atardım suratlarına 
Hem de birlikte sigara ve şeylerden içeceğiz, uf ne kadar da uzak 
Gelin görün ki hiçbir şey uzak değilmiş 
Hayatımda beni sevmesini en çok istediğim insan sanırım 
Hayalini bile kurmuyorum, bu çok güzel

"Şimdi Roger bizi nerelere götürecek, okyanuslardan gökyüzüne"
Gerçekten götürdü de 

Dönüp geçmişte onu düşünerek yazdığım yazılarıma bir baktım 
Ne kadar da içtenmişim
Zaten yazılarıma girmiş biriymiş ama hiç de o kadar yoğun yaşadığımı tahmin etmiyordum 
O zamanlar çocuktuk, şimdi de öğrenecek çok şeyimiz var tabii ki ama o zamanlara göre çok daha olgunuz
Özellikle ben, özellikle o 
Ne kadar da garip, hayat gerçekten sürprizlerle dolu
Klişe ama doğru
Hiç beklenmedik bir anda neler olmuş haberimiz yok 
Hiçbir beklentim olmasa bile dün gibi bir gün yaşandı
Ne kadar garip 

1 Ağustos 2014 Cuma

Martıların önünde düştü karganın maskesi
Kendini şahin sanan bir karga
Asilliğe özenip leş yemeye devam eden karga