26 Ağustos 2013 Pazartesi
Seriously I just don't understand why the hell he doesn't talk to me.
We are good together child.There isn't any reason for you to be scared.Why don't you just talk me?I'm using your best friend to reach you.Well he is a good friend I don't just use him but still why the hell do I need him to see you?
I wish you were brave.Because I am not.
Whatever I should go back to study for IELTS.
We are good together child.There isn't any reason for you to be scared.Why don't you just talk me?I'm using your best friend to reach you.Well he is a good friend I don't just use him but still why the hell do I need him to see you?
I wish you were brave.Because I am not.
Whatever I should go back to study for IELTS.
23 Ağustos 2013 Cuma
Kafayı yiyorum bir ihanete daha uğrarım diye.Yine kaldırabilirim ama bu sefer öyle bir giderim ki ihtiyacı olduğunda onu dinleyecek kimsenin olmadığının farkına varır.Aslında bana ne kadar ihtiyacı olduğunun farkına varır bir kez daha.Yokluğumu öyle bir hissettiririm ki o kendi yalnızlığına ağlar,beni kaybettiğine ağlar,kendi aptallığına ağlar,benim özlemimden ağlar.Kaybedeceğim hiçbir şey yok ama onun o kadar var ki.Bunun farkında ama daha yüzleşecek güce erişemedi.Erteledikçe daha da artıyor.Daha çok başında,atlatacağı çok yol var daha.
Ve bu sefer atlatması için ben orada olmayacağım.
Yolunun sonu yine yalnızlık.
Ben hiç olmadığım kadar güçlüyüm.
"Ben yaşadıklarımın hiçbirini unutmam.
Ama evet! Yeri gelir susarım.
Canımı çok yakan şeyler olur ama yine de susarım, tükenirim.
Buna izin de veririm aslında... Salaklığımdan mı? Hayır!
Ben kimseye "Git" de demem, diyemem.
O kişi vazgeçilmez olduğundan mı? Hayır. Ona o kadar şeye rağmen, o kadar değer veririm ki, hergün yaptıklarına utansın diye.
Ama bir gün öyle bir giderim ki;
Kaybedeceğim hiçbir şey olmaz"
Sunay Akın
Ve bu sefer atlatması için ben orada olmayacağım.
Yolunun sonu yine yalnızlık.
Ben hiç olmadığım kadar güçlüyüm.
"Ben yaşadıklarımın hiçbirini unutmam.
Ama evet! Yeri gelir susarım.
Canımı çok yakan şeyler olur ama yine de susarım, tükenirim.
Buna izin de veririm aslında... Salaklığımdan mı? Hayır!
Ben kimseye "Git" de demem, diyemem.
O kişi vazgeçilmez olduğundan mı? Hayır. Ona o kadar şeye rağmen, o kadar değer veririm ki, hergün yaptıklarına utansın diye.
Ama bir gün öyle bir giderim ki;
Kaybedeceğim hiçbir şey olmaz"
Sunay Akın
22 Ağustos 2013 Perşembe
Sigo
Adamın yanlış sigara vermesiyle sigara bırakma çalışmalarına daha başlayamadım.Bana verdiği sigaradaki zehirler normalde kullandığım sigaradakiyle aynı,bense çok daha düşük olanı istemiştim.Neyseki normalde içtigimden çok farklı değil. Belki de hiç beğenmem sigaradan soğurum.
Evren bırakmamı istemiyor diye kendimi mi kandırayım?
Evren bırakmamı istemiyor diye kendimi mi kandırayım?
Why do I peacefully lay down at my home while the others are suffering?It is not fair.I don't say that we who are in peace have to suffer for some reason, I say that the others in pain can live in peace.
What is the thing that we cannot share?Money?It is just a gas.
Why do men want money?To buy new clothes,new phones or the other stuff that cannot worth killing the other?Or to feel the power that money brings...These are all nonsense to me.
Someone enlighten me.Why?
What is the thing that we cannot share?Money?It is just a gas.
Why do men want money?To buy new clothes,new phones or the other stuff that cannot worth killing the other?Or to feel the power that money brings...These are all nonsense to me.
Someone enlighten me.Why?
21 Ağustos 2013 Çarşamba
Bir şeyler yazmak istiyorum aslında.
Nasıl başlayacağını bilemeyen insanlardan olmak istememiştim.
İçimde bir şey var.Arada sırada geliyor ve zirvesini yapıyor.Ben yemek yerken geliyor bazen işte o en kötüsü.Kusacak gibi oluyorum.Eğlenirken birden somurtmama sebep oluyor.Bir şeyler hala ve hala eksik.Neolduğunu tam kestiremiyorum ama galiba aklımda olan şey sebebi.Bunu dillendirmeyeceğim.
Sanırım birinin bana ihtiyaç duyması lazım.Bence bu kötü ve bencilce.İnsan makinesine bazen şaşıyorum.Kendi istekleri ve düşüncelerine esir olan biri değilim ama bazen isteklerimi kontrol altına almakta güçlük çekiyorum,çünkü bu sıralar çok yoğunlar.
En hayret verici şey bence, bir insanın bir isteğini yerine getirmek için bir eylemde bulunması,kendini tatmin etmek için amaçlar edinmesi.Çok normal ama çok garip.
Eğlenmek için bir yere giden insanlar.Oyun oynamak için bir yerde toplanan insanlar.
Bunu yazarken Fight Club’ta hoşuma gitmeyen tek bir sahne aklıma geldi.Lou’nun mekanındaki barmenin –hani sonradan köprücük kemiği kırılan sakallı abi- Tyler ve Narrator gelince barı kapatıyoruz diyip çok ciddi bir ifade takındığı sahne.Dövüşmek için,kendilerini önemli hissetmek için yapmaya gittikleri bir eylem.Fight Club’ın üzerinde durduğu felsefeye ise sonuna kadar destek veriyorum,dediğim gibi sadece o sahne bana hoş gelmiyor.Bunu tam anlamıyla sözcüklere dökemiyorum çünkü bende tam anlamıyla göremiyorum.
”We are consumers” “Exactly”.Ve bunu istemeden yapıyoruz,istiyerek yapıyoruz ama durup düşünüyor muyuz ne gerek var diye.Aynı bluzun binbir çeşit rengini almak gibi, ihtiyacın varsa al ben ihtiyacı olmayıp sadece diğerlerine hoş görünmek için bunu yapanları diyorum.
Belki yukarıda verdiğim örneğin aynısını yapmıyorum ama bende bu tüketimin kurbanıyım.Zaten her zaman biliyorsun “Victims,aren’t we all?”
The things you own end up owning you.Geçenlerde telefonumu kaybetmemle benim bile bir eşyaya ne kadar köle olduğumu fark ettim.Oysaki hiç farkında değildim.Acaba kendimle alakalı hiç bilmediğim benim düşüncelerimle hiç örtüşmeyen daha başka neler var.
Eşyalar bize ne zamandan beri bir statü kazandırmaya başladı?Benim gözümde kesinlikle böyle değil.Keşke diyorum bir ormana gidip orada yaşasam.Ölümüme kadar orada yaşayamam,birileri gelir bizim çadırımızın üzerine AVM kurar günün birinde.Hem aile olmak varsa kafamda eğer, çocuklarımı eğitimden yoksun bırakamam,sosyalleşmelerini engelleyemem.Gerçi çocuğumun nasıl bir sosyal yaşantısı olacağından emin değilim.Onları bilgisayar oyunlarına ya da başka cihazların vaad ettiklerine bağımlı görmek istemiyorum.Sadece bir ütopya.Bilirsin, ütopyalarımıza sonsuz kilometre var.
Ben üzerimde taşıdığım kıyafetler,kullandığım telefon ya da araba,oturduğum semt değilim.Beni ben olduğum için,benim özümü seveceksin ve saygı duyacaksın ya da sevmeyeceksin ve saygı duymayacaksın.Eğer beni kıyafetlerimle ya da diğer eşyalarımla damgalarsan ve burnunu kıvırsan aklında kurduğun yalan benden öteye gidemeyeceksin.Oysaki benden kendine katabileceğin çok şey olabilir,sana yararım olabilir.
İnsan biriyle kendine yararı olduğu için mi arkadaşlık eder?Onu eğlendiriyor diye ya da moralini hep yukarıda tutuyor diye mi sever?Espritüel olan insanların gözde olmaları bu yüzden mi?
Nobody loves no one.Sadece kendi çıkarlarımız için mi birliktelik kuruyoruz?abrine yardım ederken aslonda kendimizi mi tatmin ediyoruz?Her şeyin merkezine kendimizi mi yerleştiriyoruz?
Aileyle olan ilişki bir yabancıyla kurduğumuz ilişkiden çok daha net ve koşulsuz.Bir yabancıyı koşulsuz sevdiğimizi sansak ve buna emin olsak bile gerçekten öyle mi?
Bunlar düşününce çok sığ geliyor.Gerçekten böyle mi?
Canımızı sıkan bazı nedenleri düşününce hayret ediyorum.Afrika’daki aç çocukları örnek vermeyeceğim buna.Her neyse.
Yazının başında bahsettiğim içimdeki şey bunlarla alakalı değildi ama genelde aklımdan geçen şeylerdi.
Nasıl başlayacağını bilemeyen insanlardan olmak istememiştim.
İçimde bir şey var.Arada sırada geliyor ve zirvesini yapıyor.Ben yemek yerken geliyor bazen işte o en kötüsü.Kusacak gibi oluyorum.Eğlenirken birden somurtmama sebep oluyor.Bir şeyler hala ve hala eksik.Neolduğunu tam kestiremiyorum ama galiba aklımda olan şey sebebi.Bunu dillendirmeyeceğim.
Sanırım birinin bana ihtiyaç duyması lazım.Bence bu kötü ve bencilce.İnsan makinesine bazen şaşıyorum.Kendi istekleri ve düşüncelerine esir olan biri değilim ama bazen isteklerimi kontrol altına almakta güçlük çekiyorum,çünkü bu sıralar çok yoğunlar.
En hayret verici şey bence, bir insanın bir isteğini yerine getirmek için bir eylemde bulunması,kendini tatmin etmek için amaçlar edinmesi.Çok normal ama çok garip.
Eğlenmek için bir yere giden insanlar.Oyun oynamak için bir yerde toplanan insanlar.
Bunu yazarken Fight Club’ta hoşuma gitmeyen tek bir sahne aklıma geldi.Lou’nun mekanındaki barmenin –hani sonradan köprücük kemiği kırılan sakallı abi- Tyler ve Narrator gelince barı kapatıyoruz diyip çok ciddi bir ifade takındığı sahne.Dövüşmek için,kendilerini önemli hissetmek için yapmaya gittikleri bir eylem.Fight Club’ın üzerinde durduğu felsefeye ise sonuna kadar destek veriyorum,dediğim gibi sadece o sahne bana hoş gelmiyor.Bunu tam anlamıyla sözcüklere dökemiyorum çünkü bende tam anlamıyla göremiyorum.
”We are consumers” “Exactly”.Ve bunu istemeden yapıyoruz,istiyerek yapıyoruz ama durup düşünüyor muyuz ne gerek var diye.Aynı bluzun binbir çeşit rengini almak gibi, ihtiyacın varsa al ben ihtiyacı olmayıp sadece diğerlerine hoş görünmek için bunu yapanları diyorum.
Belki yukarıda verdiğim örneğin aynısını yapmıyorum ama bende bu tüketimin kurbanıyım.Zaten her zaman biliyorsun “Victims,aren’t we all?”
The things you own end up owning you.Geçenlerde telefonumu kaybetmemle benim bile bir eşyaya ne kadar köle olduğumu fark ettim.Oysaki hiç farkında değildim.Acaba kendimle alakalı hiç bilmediğim benim düşüncelerimle hiç örtüşmeyen daha başka neler var.
Eşyalar bize ne zamandan beri bir statü kazandırmaya başladı?Benim gözümde kesinlikle böyle değil.Keşke diyorum bir ormana gidip orada yaşasam.Ölümüme kadar orada yaşayamam,birileri gelir bizim çadırımızın üzerine AVM kurar günün birinde.Hem aile olmak varsa kafamda eğer, çocuklarımı eğitimden yoksun bırakamam,sosyalleşmelerini engelleyemem.Gerçi çocuğumun nasıl bir sosyal yaşantısı olacağından emin değilim.Onları bilgisayar oyunlarına ya da başka cihazların vaad ettiklerine bağımlı görmek istemiyorum.Sadece bir ütopya.Bilirsin, ütopyalarımıza sonsuz kilometre var.
Ben üzerimde taşıdığım kıyafetler,kullandığım telefon ya da araba,oturduğum semt değilim.Beni ben olduğum için,benim özümü seveceksin ve saygı duyacaksın ya da sevmeyeceksin ve saygı duymayacaksın.Eğer beni kıyafetlerimle ya da diğer eşyalarımla damgalarsan ve burnunu kıvırsan aklında kurduğun yalan benden öteye gidemeyeceksin.Oysaki benden kendine katabileceğin çok şey olabilir,sana yararım olabilir.
İnsan biriyle kendine yararı olduğu için mi arkadaşlık eder?Onu eğlendiriyor diye ya da moralini hep yukarıda tutuyor diye mi sever?Espritüel olan insanların gözde olmaları bu yüzden mi?
Nobody loves no one.Sadece kendi çıkarlarımız için mi birliktelik kuruyoruz?abrine yardım ederken aslonda kendimizi mi tatmin ediyoruz?Her şeyin merkezine kendimizi mi yerleştiriyoruz?
Aileyle olan ilişki bir yabancıyla kurduğumuz ilişkiden çok daha net ve koşulsuz.Bir yabancıyı koşulsuz sevdiğimizi sansak ve buna emin olsak bile gerçekten öyle mi?
Bunlar düşününce çok sığ geliyor.Gerçekten böyle mi?
Canımızı sıkan bazı nedenleri düşününce hayret ediyorum.Afrika’daki aç çocukları örnek vermeyeceğim buna.Her neyse.
Yazının başında bahsettiğim içimdeki şey bunlarla alakalı değildi ama genelde aklımdan geçen şeylerdi.
20 Ağustos 2013 Salı
19 Ağustos 2013 Pazartesi
18 Ağustos 2013 Pazar
16 Ağustos 2013 Cuma
5 sene önce ben en büyük hatalarımı yapıyordum, şimdiyse benim 5 sene önceki yaşımda olanar ilk büyük hatalarını yapacaklar.Onlara "Durun yapmayın" demek onların hayatından bir cok şeyi çalmak olurdu. Çünkü ben onlardan çok şey öğrendim.Birkaç sene sonra kendi kendilerine "Neden?" diye soracaklar ama daha sonra anlayacakar.Zor yoldan öğrenmek ama gerçekten öğrenmek ve onların hata olduğunu kabul etmek onları çok ileriye taşıyacak.
Şimdi anlamasalar da,birkaç sene sonra anlamasalar da 5 sene sonra anlayacaklar.
Şimdi anlamasalar da,birkaç sene sonra anlamasalar da 5 sene sonra anlayacaklar.
Onun içindeki iyiliği görüyorum ve onu battığı yerden çıkarmak istiyorum. Çıkaracağım da.Ona iyi geleceğim.O bunu bilmese de onun şansı benim.
Çevresindekiler onun için üzülüyorlar ama hiçbir sey yapmıyorlar kendilerinin de o bataklığa saplanacaklarından korkuyorlar.O onları da oraya çekermiş.Çok bencilce ama bir o kadar da haklılar.Böyle şeyler kendini bilme meselesi.Yinede en yakınlarının bunları söylemesi üzücü.
Benimse o pisliklerle işim yok artık. Ne cesaretim var ne de kendi soyut dünyamda boğulmak gibi bir isteğim. Korkum beni onlardan uzak tutuyor.Bu iyi bir şey,korku işe yarıyormuş demek.Onu anlıyorum çünkü bende oradayım.Ben sadece şanslıydım çünkü kendi gerçeklerimden kaçacağım derken daha kötülerini gördüm.Onaysa soyutlanmasında yardımcı oluyorlar.
Ben onun gerçekliğine bir neden vereceğim. Burada kalması için bir neden olacağım,belki de tek neden... Kaçmasındaki sebepleri,o kimseye anlatamadığı sebeplerini bir bir dinleyeceğim.
Kim ne derse desin ben onu görüyorum,okuyorum.Onu benden başka kimse oradan çıkarmaya yeltenmez.Onu kimse kurtaramaz,sadece ben.
Çevresindekiler onun için üzülüyorlar ama hiçbir sey yapmıyorlar kendilerinin de o bataklığa saplanacaklarından korkuyorlar.O onları da oraya çekermiş.Çok bencilce ama bir o kadar da haklılar.Böyle şeyler kendini bilme meselesi.Yinede en yakınlarının bunları söylemesi üzücü.
Benimse o pisliklerle işim yok artık. Ne cesaretim var ne de kendi soyut dünyamda boğulmak gibi bir isteğim. Korkum beni onlardan uzak tutuyor.Bu iyi bir şey,korku işe yarıyormuş demek.Onu anlıyorum çünkü bende oradayım.Ben sadece şanslıydım çünkü kendi gerçeklerimden kaçacağım derken daha kötülerini gördüm.Onaysa soyutlanmasında yardımcı oluyorlar.
Ben onun gerçekliğine bir neden vereceğim. Burada kalması için bir neden olacağım,belki de tek neden... Kaçmasındaki sebepleri,o kimseye anlatamadığı sebeplerini bir bir dinleyeceğim.
Kim ne derse desin ben onu görüyorum,okuyorum.Onu benden başka kimse oradan çıkarmaya yeltenmez.Onu kimse kurtaramaz,sadece ben.
14 Ağustos 2013 Çarşamba
Biraz önce aylar önce yazdığım bir yazıyı okudum babaanne.Seninoe ilgili bazi seyleri unutmuşum,uzuldum.Ah babaanne bu bayramda sensizdi.O odaya girdim ve senin masaya koymus oldugun vazonun uzerindeki fotografina baktim.o fotografta taktigin sal bizde babaanne.o evde hala sen varsin ama.senin duzenin,senin ortulerin,senin vazolarin.Metecwn'la benim olan cercevelenmis fotograflar.keske burada olsaydin da biz eve giderken bizi kapidan izleseydin.simdi kapi biz ciktigimiz anda kapaniyor.ne gari0 degil mi?boyle kucuk bir sey senin yoklugunu nasil acik ediyor.Dedem yine unutmadi bana para vermeyi.ah babaannem...
Her o tadı aldığımda sordum kendime ve etrafimdakimlere "Neden bunu kendimize yapıyoruz?".Cevabımız yoktu, elbetteki vardı ama birbirimize verebileceğimiz cevaplar değildi onlar.Yüzleşmekten korkuyorduk sadece.Sözler ete kemiğe büründüğü zaman bir gerçeklik kazanır,onları evrene kavuşturduğumuzda gerçek olurlar.Suskun kaldık çünkü yüzleşmekten korktuk,onları gerçek yapmaktan korktuk.Her zamanki gibi içimizde yaşadık bütün acılarımızı ve mutluluklarımızı.Konuşmaktansa hayal kurduk biz.Böylesi daha kolaydı.Ne ağır yenilgiler vardı hayallerimizde ne de büyük pişmanlıklar...Sustuk ve gerçek hiç bizim olamadı.Gerçek hiç benim olmadı. Ama artık ağır geliyor bu suskunluk, üzerime ördüğüm duvarlarım nefes alacak yer bırakmıyor.Kat kat artıyorlar ben sustukça.Artık böyle olamaz,korkaklık bizimkisi biliyorsun.İncinmekten korkmak.Yenilmekten korktuğumuz için hiç oynamıyoruz da.Risk almıyoruz,hiç denemiyoruz, gerçeğe ulaşmanın bütün yollarını kapatıyoruz böylelikle.Artık böyle olmamalı.Çok ağır geliyor bu yalnızlığım.Keşke bir günlüğüne ben olabilseniz ve beni anlayabilseniz.Çünkü o kadar çok anlatacak şey var ki,o kadar birikmişler var ki...Beni tam anlamıyla anlamanızı istiyorum.Ne hissettiğimi,ne düşündüğümü,hissettiklerimin ne kadar yoğun olduğunu,düşünüş şeklimi,hayata bakışımı...Keşke gelseniz ve biraz da bana beni anlatsanız,belki bende birazcık net olurum,ruhumdaki karışıklıkları çözerim belki biraz.
Gelseniz ve bana hayallerimi anlatsanız.Neden korktuğumu sorsanız bana,neden korktuğumu biliyorsunuz ama bana ne için korktuğumu sorsanız keşke.Keşke gelip biraz sevseniz beni.
Keşke biraz beni anlasalar.Gelseler ve beni sevseler.
Keşke gelip beni biraz merak etseniz.Duvarlarımdan çıkmama yardım etseniz.
Keske kendinizde boğulmasanız biraz,beni de boğmasanız kendi hayallerimde.
Gelseniz ve bana hayallerimi anlatsanız.Neden korktuğumu sorsanız bana,neden korktuğumu biliyorsunuz ama bana ne için korktuğumu sorsanız keşke.Keşke gelip biraz sevseniz beni.
Keşke biraz beni anlasalar.Gelseler ve beni sevseler.
Keşke gelip beni biraz merak etseniz.Duvarlarımdan çıkmama yardım etseniz.
Keske kendinizde boğulmasanız biraz,beni de boğmasanız kendi hayallerimde.
8 Ağustos 2013 Perşembe
Hayatım bu aralar çok güzel gidiyor ve hep de öyle gidecek.Çünkü gelecekle ilgili çok güzel ve umutlu planlarım var.Tedirgin de hissetmiyorum.
İki üç pürüz yok değil tabii ki.Dün mesela telefonumu kaybettim ama ailem o kadar iyi ki bununla sadece dalga geçiyorlar.Arkadaşlarım o kadar iyi ki bana çok yardımcı oldular.
Beni sadece teselli bulmak için arayıp soran insanlara da pek ihtiyacımın olmadığını fark ediyorum.
Kendimin farkına varıyorum ki ben gerçekten buradayım.Bazı zamanlarda gidip gelmişim ama şu anda buradayım.Farkındayım.
Başka maddelere ihtiyaç yok.Hemde hiç yok.Never and ever.
Müzik tek ilaç biliyorsun, her şeyin gıdası müzik.Yalnızlığımın,üzgünlüğümün,depresifliğimin ilacıdır kendileri.
Yalnız olamsam bile arada sırada öyle hissediyorum.Alone and lonely şeysi.
Ama olsun,en büyük boşluk doldurulursa eğer bunların hiçbir önemi kalmaz zaten.Hayat amacımmış gibi davranıyorum bu sıralar.
Kapalı konuşuyorum biliyorum da zaten kaçınız oturup okuyorsunuz ya da rastlıyorsunuz.Bu sitenin pazarlamasını hayatta yapamam zaten.Burada çıplağım,beni de o kadar çok tanımasın öyle herkes.
Güle güle şekerim.
İki üç pürüz yok değil tabii ki.Dün mesela telefonumu kaybettim ama ailem o kadar iyi ki bununla sadece dalga geçiyorlar.Arkadaşlarım o kadar iyi ki bana çok yardımcı oldular.
Beni sadece teselli bulmak için arayıp soran insanlara da pek ihtiyacımın olmadığını fark ediyorum.
Kendimin farkına varıyorum ki ben gerçekten buradayım.Bazı zamanlarda gidip gelmişim ama şu anda buradayım.Farkındayım.
Başka maddelere ihtiyaç yok.Hemde hiç yok.Never and ever.
Müzik tek ilaç biliyorsun, her şeyin gıdası müzik.Yalnızlığımın,üzgünlüğümün,depresifliğimin ilacıdır kendileri.
Yalnız olamsam bile arada sırada öyle hissediyorum.Alone and lonely şeysi.
Ama olsun,en büyük boşluk doldurulursa eğer bunların hiçbir önemi kalmaz zaten.Hayat amacımmış gibi davranıyorum bu sıralar.
Kapalı konuşuyorum biliyorum da zaten kaçınız oturup okuyorsunuz ya da rastlıyorsunuz.Bu sitenin pazarlamasını hayatta yapamam zaten.Burada çıplağım,beni de o kadar çok tanımasın öyle herkes.
Güle güle şekerim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)