8 Eylül 2023 Cuma

A vintage feeling

So you ask "what happened"?

What happened is we were never meant to be in this life. But there is something so familiar with you, with us, that I am almost convinced that we already had a past together, but just not this time. 

I loved you, I lived you and I died with you. And that's it. There's nothing left of it.

Even though I don't know you that much, I actually know you. And I know that you feel the same way about me. Without telling me, I just know.

And I also know you are not the most sentimental type and me speaking of these bore you. When you go home, lay down on your bed and re-think the things I told you, I know you'll take down your guard and feel it.

Then, take that feeling,

And burn it.

Because we don't need anything left of it.

In this life. 

We've already consumed us.

In another life.

Maybe.

26 Haziran 2023 Pazartesi

If you were a river

There are clouds in your hair
They sometimes shone as if in a bright sky and sometimes looked so grey as if they were about to rain 

You shone back then, 
and you knew it, 
then, 
you couldn't even rain

If you were a river, I would think that you stopped flowing a long time ago, maybe even 30 years back 
And you were getting drier and drier every day, reluctantly 
Only some birds checked on you, but that also wasn't something you bothered
What did you really want? 
You just watched, not knowing what to do about all of these
If you could only wake up from your haze for a tiny bit, you would realize it was your own mud blocking the water from flooding

I, from time to time, visit where that dry river once was and fill the emptiness with some tears

I am not angry at you. But I am angry at the water that could have made it all colorful for you. 

Like if these make sense at all. 

10 Mart 2023 Cuma

Mavi gozlu kadin

Evinin karanlik koridorundan salona dogru bakiyorum. Salonunun isigi kapali. Evin 1. katta, ve salon caminin hemen onunde bir sokak lambasi var. O sari lamba tum salonu aydinlatiyor. Tasarruf etmek icin mi isigini kapali tutardin yoksa aydinlik mi sevmiyordun? Sanirim tasarruf icindi, degil mi? Sen severdin tasarrufu, esantiyon verilen esyalari, bedava verilen urunleri, yerden buldugun minik seyleri. Sanirim bu huyum senden geliyor. 

Koridorda durmus sana dogru bakiyorum, sense o camdan sokaga dogru bakiyorsun. Ne cok baktin o sokaga, degil mi? Televizyon izler gibi geleni geceni sabahtan aksama kadar izledin. O iki perde arasindan sokagi izleyerek gecti bir omrun. Sana geldigimde asagidan el sallardim heo, sen o perdeler arasindan bakip gulup, el sallardin. O goruntunu hic unutmayacagim. Senden donerken arabaya bindigimizde sana el salladik, sen de karsilik verirdin. Arabanin icinden el salladigimizi gercekten gorur muydun yoksa bu bir tesauf muydu hep merak ettim. Sanirim goruyordun ama bu merasim yillar icinde bir aliskanlik haline de gelmisti. Sen belki de hala oradasin, ve evine geldigimde yine bana camdan gulumseyeceksin.

En son ne zaman evine geldim? En son ne zaman sana o koridordan baktim? En son ne zaman bana "yumurta yapayim mi sana" diye sordun, ben de sana "ben yumurta sevmem ki" dedim? En son ne zaman karsilikli Turk kahvesi ictik, ben mi yaptim, sen mi, yoksa annem mi? En son ne zaman sana su boregi getirdim? Seni en son ne zaman optum? Iste bunu hatirliyorum, cunku garip bir sekilde o anin son oldugunu biliyordum. Bu seni son gorusum dedim icimden, ama bu fikri savusturdum. Evet biliyorum yasliydin ve kendine hic iyi davranmiyordun ve belki bunun aklimdan gecmesi mucizevi bir sey degildi ama ben bunun gerceklesecegini hic dusunmedim. Bunun gerceklesecegi ani ya da ondan sonrasini hic dusunmedim. 

Sen artik yoksun ve ben bunu algilayamiyorum. Cunku sen hep vardin. Sen hep oradaydin. Ben kendimi bildim bileli, sen hep o penceredeydin ve hep o evdeydin ve ben senin var olmama ihtimalini hic dusunmemistim bile. Yemege her oturdugumuzda calan telefon sesiydin, tuten sigaraydin, gozlerime baktigimda gozlerini gordugumdun, yuksek sesli televizyon sesiydin, muzur sakalardin.

Nasil öldün anneanne? Nasil ölürsün? 
Belki de hala evindesin, degil mi? Belki de su anda karanlik salonunun koltugunda uyukluyorsun, sabah erkenden kalkip bir seyler yiyeceksin, peynir ve ekmek belki de, kahveni iceceksin, sonra annemle konusacaksin, disariyi izleyeceksin, televizyona bakacaksin, durmadan sigara iceceksin. Bu dusunce o kadar tatli ki, kendimi buna inandirip uzuntumu bastiriyorum. Anlik bir umut kirintisindan sonra, yine aci hissediyorum. 

Ben sen hep orada olacaksin sanmistim. Ama tek gercek, senin var olmayisin. Tek gercek, senin bedenini, toprain altina koymus olmamiz. Ve avuclarimla, uzerine toprak atmis olmam. Bir mezar tasinda adinin yaziyor olmasi. Simdi bu gercekligin butun bosluguyla zaman geciyor, ve seninle gecirdigim tum anlardan, her an, uzaklasiyorum. O koridor artik benim hatirladigim koridor degil, aksamlari salonda isik yaniyor ve artik o pencereden baskalari bakiyor. Bense seninle olan tum anilarimdan her an uzaklasiyorum. Evinin bulundugu mahalleye bile ne zaman adim atabilecegimi bilmiyorum. Evinin onune gelip, seni orada goremeyecek olmak, sanirim beni baska bir yerden daha yaralayacak. Su anda buna hazir degilim.

Bana "aglama anneannem" dedigini duyuyorum. Agliyorum iste anneanne, ne yapayim, uzgunum. 
Oldukten sonra bir yer varsa eger, biliyorum ki sen orada daha mutlusun. Belki de arkada Kanaryam guzel kusum caliyor, sen de eslik ediyorsun. Burada yasayamadigin tum anlari doyasiya yasiyorsun. Gencligini ariyordun ya hep, eminim ki istedigin yastasin. Guzelliginle isik saciyorsun anneanne, biliyorum, gozlerin parliyor. Umarim dedemle kavusmussunuzdur, umarim ona beni anlatiyorsundur. Biliyorum ki tanisaydim onunla cok iyi anlasirdim, umarim bunu ona soyluyorsundur. 

Senin orada oldugunu bilmek ölümü daha az korkutucu hale getiriyor.
Senden bir parcayi ruhumda tasiyorum. Seni hep sevdim, hep sevecegim.

Operim seni, kucaklarim seni anneanem. Allah'a emanet ol.