25 Haziran 2014 Çarşamba

Sohbet

Aklımda o kadar fazla soru var ki.
Cevaplarından korktuğum için o soruları kendime sormuyorum.
Zaten sorunca aklım karışıyor.
Sanırım cevap vermek istemeyen taraf cevap verecek olan tarafı engelliyor.
Neye uğradığımı şaşırıyorum.
İşte aslında...
İşte aslında böyle yanılgılara bile düşmemem gerekiyordu.
"Pure Trust". Does that even exist? I hope so, I want it to be.
Bazen o kadar iyi ki kendimi çok iyi hissediyorum. Çok çok çok iyi.
Kötü hissettirdiği de oluyor. Bazen beni yok sayan şeyler yapıyor çünkü.
Bunları ben abartmıyorum hayır. Barizler çünkü.
Bunları aslında şeffaf olarak konuşmamak lazım yüzyüze ama ben öyle oyunlarla bir şey ifade etmeye çalışan ya da oyunlarla ifade etmeye yeltenen biri değilim. Neyse ne, aklımda ne varsa o.
Ben onu her şeyiyle kabul etmeyi seçmişsem, o da bunu yapacak. Yapmalı, lütfen yapsın. Umarım yapıyordur.
Aslında onun hoşuna gitmeyen hareketimi hemen bana söyledi ve o harektlerimin itici olduğunu söyledi. Bu çok güzel bir şey. İlişkilerde başa ne geliyorsa iletişimsizlikten geliyor zaten. İletişimsizlik, yanlış anlamalar, kafada kurulan senaryolar, paranoyalar, kaybetme korkusu.
Şu anda şaşırdım.
Çünkü iletişimsizlikden başlayıp sırayla birbirini doğuran olayları yazdım ve sonunda kaybetme korkusuna ulaştım.
Bende o kadar yoğun ki bu duygu.
Ama bunu hissetmek için sadece bu aşamalardan geçmek gerekmiyor.

Keşke demeyeceğim. Hiçbir zaman. Gerekirse içimde bastıracağım, artık oldu ve bitti. Ben benim ama ben değiştim. Bunu yazmak boğazıma bir şeyi tıkıyor. Bir hata mı yaptım? Yaptıysam yaptım. Artık düşünmenin bir önemi yok. Sadece ona çok güvenmem gerek. Ona çok çok güvenmem gerek. Anlıyor musunuz?
Eğer birgün bitecekse de ortada gerçekten denenmiş bir şeyin olması gerekli. Olmuyorsa olmuyordur. Benim ağrıma giden şey emek harcamamışlık olur.
Beni sevmeyi seçmesi lazım benim yaptığım gibi.
Bir şeyleri görmezden gelsin. Neden yine bu kadar savunmasız oldum?
Çünkü tavizler verdim.
Verdiğim tavizlerle alakalı mı bu hissettiklerim yoksa öyle bir şey gerçekleşmeseydi bile ben yine bunları düşünür müydüm?
Garip bir insan evet.
Ben de garibim evet.
Düşündüklerim ve yaşamak istediklerim o kadar birbiriyle zıt ki.
Yaptıklarım ve düşündüklerim. Bu beni ikileme sokuyor, o yüzden sürekli sanki "iki kişiymişim" gibi hissederdim. Hayır ama bunun bir hastalık boyutu yok. Yoktur yani.

Bana çok fazla soru soruyorsun dedi. "Sorduğun sorularda genelde cevabı belli olan sorular oluyor."
Bunu denemesi hoşuma gitmedi ya da bunu düşünmesi ya da ona bunu düşündürtmem.
Söylediği şeylerin bir sürü anlamı olabiliyor ben de soruyorum yani ne var bunda? O zaman o konuşurken net olsun.
Umarım benim hakkımda çekinceleri yoktur.
Umuyorum ki.
Neden bu kadar savunmasızım?
Bir ilişkiyi sürdürmek zor iş.
Benim tekrardan İle'yi okumam gerek.
Şimdi başka bir ilişki üzerine düşünerek okumam gerek.
K. üzerinden yıllar yıllar geçmiş gibi.
Ben onun için nasıl öyle şeyler hissetmişim? Bunu demek kötü aslında. Hem iyi hem kötü.
Bu sefer iyi olsun lütfen yalvarıyorum.
En azından ortaya büyük bir şey koymuşken kazanmaya devam edeyim.
Evet, bu bir kumar.

Acaba zaman bana neler gösterecek?
Lütfen bu sefer tam anlamıyla kazanmak istiyorum.
İçimde çok fazla şüphe var.
Rol yapmak o kadar kolay ki aslında.
Keşke şu "iletişim çağında" yaşamasaydık.
Bana yazmadı, bana yazdı sonra cevap vermedi, ben ona yazdım cevap vermedi.
İnsan paranoyak oluyor.
Kendime güvenmem lazım biraz.
İlk günümüz ne kadar da güzeldi, eve çok mutlu dönmüştüm.
Ne zamanki ortada sadakat gösterilmesi, ilgi gösterilmesi gereken bir durum oluşursa o zaman her şey karışıyor. Ben karıştırıyorum belki de.
Biraz daha rahat olsaydım belki, belki biraz daha salak ya da biraz daha az düşünen biri olsaydım.
Evet çok irdeliyorum ama bunun da bir sebebi var. Yok yere böyle şeyler düşünmüyorum. Yoksa bu sadece benim yapım mı?

Para. Para konusu çok aklıma takılıyor. Ne kadar iğrenç. Aslında olay para değil, onun tutumu. Bu konuyu burada irdelemek istemiyorum.
Benimleyken arkadaşlarıyla başka bir yere gitmek için plan yapması. Tamam, benimle benim sınırıma kadar kaldı ama planı yaparken benimle kalıp kalmayacağı belli de değildi. Sen de geliyorsun dedi gerçi ama gelemeyeceğimi de tahmin etmesi gerekirdi, ertesi günü çalıştığımı biliyordu sonuçta.
Benimleyken neşesi yerine gelmedi. Bilmiyorum, bilmiyorum bir şeyler karışık. Karışık mı? İşte ilişki ne zaman varsa ben o zaman rahatsızım. Kendime mi güvenmiyorum. Hayır böyle değil. Sadece üzülmekten çok korkuyorum. Üzülmekten korkmak kendine güvensizliğin bir sonucu mu? Ne zaman bu kadar savunmasız oldum ben.
O eğer ki beni bırakırsa, beni çok özler. Bu kesin, burası kesin evet. Kokumu özler, gözlerimi özler, bana sarılmayı, gülüşümü özler. Benimle her konudan konuşabilecek olmayı, her şeyi yapabilecek olmayı özler.
Arkadaşlarıyla beni nasıl da gururla tanıştırıyor. Bu güzel bir şey. Bunları böyle açık açık yazıyorum ama umarım "Bu kızda boyna kendini övüyor" diye düşünmüyorsundur. Düşündüğümü yazıyorum sadece.
Bana "Gün geçtikçe yanında iyi hissediyorum ve daha da güzel olmasını istiyorum." dedi. Bu güzel bir şey.
Neden bir türlü bir şeylerden emin olamıyorum? Beni engelleyen nedir?
Benden dolayı mi yoksa ondan dolayı mı? Neden bir şeylerden kesin emin olamıyorum.
Ben biraz ilgi delisi bir insanım. Eğer karşımdakinden ilgi görmezsem ona da ilgimi göstermem. Biraz çekingenim tam çekingenlik de değil oysa, terslenmiş olmayı yediremem evet.
İlikişler çok basit ama çok karışık. Karışık hale gelmesini sağlayan çok fazla düşünmek.
O yüzden düşünme, sadece yaşa.
O zaman her şey yolunda gidiyor zaten.
Ah balık burcu bana neler çektirtiyorsun. Biraz dur ya.

Bu bir kumar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder