19 Ağustos 2012 Pazar
Bugün bayram. Babamın teyzesini ziyaret ettik ev bir hayli kalabalıktı, Şükran Teyze babaannemin kardeşi, babaannemden bir kaç yaş küçük ve babaannemin birkaç sene önceki hali gibi o da, aklı bulanık, babamın kim olduğunu unutuyor, benim kim olduğumu bilmiyor zaten,babamı göstererek kızıyım dediğimde şaşırdı.Yaşlanmak çok küstahca bir şey, kendi beynin, düşüncelerin ve vücudun sana ihanet ediyor, sana kim olduğunu unutturuyor, sadece eskiler kalıyor aklında.O kadar fazla yaşamak istemiyorum, yakında kendi çocuğumu tanımayacağımı bilememek kötü bir şey.Sorduğum soruyu bir kaç kez daha birilerine sormak ya da. Benim genç açımdan bu sorun değil, istediği kadar tekrar edebilirim, bu onun isteğine bağlı bir şey değil gerçi.Şükran Teyze ablasının vefat ettiğini bilmiyor ve babaanneme bir hayli benziyor.Onu ilk gördüğümde biraz kötü oldum, çaktırmadan ağladım, çaktırmadım çünkü o bilmiyor. Ablam nasıl, nerede, onu ziyaret etmek istiyorum dedi.Yalan söylemek de baya koyuyor insana. Her iki duruma da uyan -hem buradaymış hem de yokmuş- cevaplar verdik.Hep uyuyor dedik.Kötüydü.
17 Ağustos 2012 Cuma
Bazı insanlar toplumdan nefret ederler. Toplumu, insanlar oluşturur, bu bireyler insanlardan nefret ederler ve onların yaptıkları şeyler, bütün onlara bir "his" veren şeyler, zevkleri, düşünceleri onlara anlamsız ve boş gelir.
Kendileri dışında nefret ettikleri topluma bende dahilim, benden nefret etmek için bir nedenleri yok çünkü onlarla bir ortak noktayı paylaşıyoruz, toplumdan iğrenmek ve ona anlam verememek. Toplumun, dünyadaki bütün insanların tamamını bilemeyiz, hiçbir zaman bilemeyiz çünkü dünyada yaşayan her bir insanı teker teker tanıyamayız. Oysaki benden nefret etmek için beni tanımaları gerekir, beni tanıdıklarında da kendileri gibi düşündüğümden onlar için bir umut olabilirim, onlar gibi düşünen birilerinin varlığını bilmek onlara genellemelerini yıkmak için bir "umut" olabilir.
Sadece birbirimizi tanımamız, fikirlerimizi paylaşmamız ve bunlar üstüne düşünen bir konuşma yapmamız yeterlidir.Oysaki böyle insanlar, benim gibi olan insanlar, artık insanlar bakımından umutları kalmamışlar, diğerlerine belirli bir ön yargıyla yaklaşırlar. Ön yargıyla yaklaşmazlarsa daha da çok nefret edeceklerini düşünürler, nitekim zamanında da böyle olmuştur.Bu düşünceye, geçmişte tanıdıkları haklar ve devamında gelen hayal kırıklıkları sebebiyet vermiştir.
Bir yerde bunu aşmak ve yeni "derin" düşüncelerle karşılaşmak için çaba sarf etmek gerekir.Ancak dediğim gibi, bir insanı tanımak için kendi düşüncelerinin getirdiği ön yargıdan kurtulmak, kurtulmak değilde onu uzakta tutmak ve bastırmak gerekir.Bir anda bir düşünceden kurtulmak gibi bir şey söz konusu olamaz.
Birbirimizi sevmeyi öğrenmemiz gerekir,ancak kimse sevginin öğrenilecek bir şey olduğunun bilince değildir.Bu bilinçte olmamaları doğal bir şeydir çünkü sevgi iç güdüseldir, içten gelendir.Bir mesleği, sanatı ya da sonradan gelen bir beceriyi öğrenmekle aynı şeydir aslında sevgi ama biz, insanlar,bu bilinçte değiliz.Bana göre ve Baruch Spinoza, Erich Fromm gibi düşünürlere göre de sevmek bir sanattır,onun inceliklerini bilmek gerekir.Her insan sever, ama sevmeyi bilmez.
Kendileri dışında nefret ettikleri topluma bende dahilim, benden nefret etmek için bir nedenleri yok çünkü onlarla bir ortak noktayı paylaşıyoruz, toplumdan iğrenmek ve ona anlam verememek. Toplumun, dünyadaki bütün insanların tamamını bilemeyiz, hiçbir zaman bilemeyiz çünkü dünyada yaşayan her bir insanı teker teker tanıyamayız. Oysaki benden nefret etmek için beni tanımaları gerekir, beni tanıdıklarında da kendileri gibi düşündüğümden onlar için bir umut olabilirim, onlar gibi düşünen birilerinin varlığını bilmek onlara genellemelerini yıkmak için bir "umut" olabilir.
Sadece birbirimizi tanımamız, fikirlerimizi paylaşmamız ve bunlar üstüne düşünen bir konuşma yapmamız yeterlidir.Oysaki böyle insanlar, benim gibi olan insanlar, artık insanlar bakımından umutları kalmamışlar, diğerlerine belirli bir ön yargıyla yaklaşırlar. Ön yargıyla yaklaşmazlarsa daha da çok nefret edeceklerini düşünürler, nitekim zamanında da böyle olmuştur.Bu düşünceye, geçmişte tanıdıkları haklar ve devamında gelen hayal kırıklıkları sebebiyet vermiştir.
Bir yerde bunu aşmak ve yeni "derin" düşüncelerle karşılaşmak için çaba sarf etmek gerekir.Ancak dediğim gibi, bir insanı tanımak için kendi düşüncelerinin getirdiği ön yargıdan kurtulmak, kurtulmak değilde onu uzakta tutmak ve bastırmak gerekir.Bir anda bir düşünceden kurtulmak gibi bir şey söz konusu olamaz.
Birbirimizi sevmeyi öğrenmemiz gerekir,ancak kimse sevginin öğrenilecek bir şey olduğunun bilince değildir.Bu bilinçte olmamaları doğal bir şeydir çünkü sevgi iç güdüseldir, içten gelendir.Bir mesleği, sanatı ya da sonradan gelen bir beceriyi öğrenmekle aynı şeydir aslında sevgi ama biz, insanlar,bu bilinçte değiliz.Bana göre ve Baruch Spinoza, Erich Fromm gibi düşünürlere göre de sevmek bir sanattır,onun inceliklerini bilmek gerekir.Her insan sever, ama sevmeyi bilmez.
15 Ağustos 2012 Çarşamba
I
returned to those blurred days
This time,appallingly, I don’t
want you inside
If I say "Go
away" you'll enjoy it
I
haven't forgotten the dark days you've given me
I
hate you
I
hate everyone because of you
I
hate you because you're the hatred itself.
You're
every sick feeling that a human being could feel
Unnamed
feeling, you're hideous
Thanks to you imaginary,
You'll always be there when I'm alone at the window, smoking shit
You know every single thing that I've been feeling, you never tell my darkest secrets to dirties, I know
You have the same taste of music with me, you like everything I like
You love listening to me, you always loved
I love you, I will always need you by my side, I know you always be there despite of the lasting hatred I have inside
You know me, I have the comfort to share anything with you
Thanks to my imaginary friend, I couldn't make it without you
Because you are the one who loves me just beacause who I am
Thank you friend
You'll always be there when I'm alone at the window, smoking shit
You know every single thing that I've been feeling, you never tell my darkest secrets to dirties, I know
You have the same taste of music with me, you like everything I like
You love listening to me, you always loved
I love you, I will always need you by my side, I know you always be there despite of the lasting hatred I have inside
You know me, I have the comfort to share anything with you
Thanks to my imaginary friend, I couldn't make it without you
Because you are the one who loves me just beacause who I am
Thank you friend
12 Ağustos 2012 Pazar
Benimle aynı müzik zevkine sahip insanlarla daha iyi anlaşıyorum.
Yakın arkadaşlarımdan benimle aynı müziği dinlemeyen ya da zamanında dinlememiş olan yok.
Müzik insanın karakterini belli eder bir yerde.
Bana arkadaşını değil müziğini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim
Çünkü gerçekten belli bir düşüncede olan insanlar aynı müziğe yöneliyorlar
Neyse, müzik iyi ki var.
İyi ki dinlediğim müziği dinliyorum, o olmasaydı yapılamazdı.
Yakın arkadaşlarımdan benimle aynı müziği dinlemeyen ya da zamanında dinlememiş olan yok.
Müzik insanın karakterini belli eder bir yerde.
Bana arkadaşını değil müziğini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim
Çünkü gerçekten belli bir düşüncede olan insanlar aynı müziğe yöneliyorlar
Neyse, müzik iyi ki var.
İyi ki dinlediğim müziği dinliyorum, o olmasaydı yapılamazdı.
10 Ağustos 2012 Cuma
8 Ağustos 2012 Çarşamba
Yıllar önce senin üzerinde olan bir gömleğin şimdi sadece sen yoksun diye benim olacağını nereden bilebilirdim ki?
Ben o zaman ölümün farkında bile değildim babaanne, senin kucağında gülümseyen bir bebekmişim sadece.Bak işte, şimdi tüm gerçekliğinle sen yoksun.
Şimdi o üzerine giydiğin gömleğe bakıyorum. Çok garip değil mi babaanne?
Babaanne özür dilerim.
Umarım beni ağlarken görmüyorsundur, çünkü kimle karşılaştıysam "Torunlarına çok düşkündü" dediler.Tek kız torunun, ben.
Ve biliyorum babaanne düşkündün, seninleyken de söylüyorlardı senden sonra da söylediler.Senden sonra. Babaanne acıttı biliyor musun, torunlarını çok severdin çünkü sen ve ben senin tabutuna dokundum.Görenleri duygulandırmışım öyle dediler, çok umurumda olmadı babaannem çünkü onların kim olduğunu bile bilmiyordum ve o tanımadıklarım bana dediler ki "Torunlarına çok düşkündü".
Babaanne sen beni ağlarken görme, umarım ki görmüyorsundur. Seni çok seviyorum babaanne, üzülmeni istemem.
Ben o zaman ölümün farkında bile değildim babaanne, senin kucağında gülümseyen bir bebekmişim sadece.Bak işte, şimdi tüm gerçekliğinle sen yoksun.
Şimdi o üzerine giydiğin gömleğe bakıyorum. Çok garip değil mi babaanne?
Babaanne özür dilerim.
Umarım beni ağlarken görmüyorsundur, çünkü kimle karşılaştıysam "Torunlarına çok düşkündü" dediler.Tek kız torunun, ben.
Ve biliyorum babaanne düşkündün, seninleyken de söylüyorlardı senden sonra da söylediler.Senden sonra. Babaanne acıttı biliyor musun, torunlarını çok severdin çünkü sen ve ben senin tabutuna dokundum.Görenleri duygulandırmışım öyle dediler, çok umurumda olmadı babaannem çünkü onların kim olduğunu bile bilmiyordum ve o tanımadıklarım bana dediler ki "Torunlarına çok düşkündü".
Babaanne sen beni ağlarken görme, umarım ki görmüyorsundur. Seni çok seviyorum babaanne, üzülmeni istemem.
Buradan birileri gittiği anda, benimle olmuş, benimle uzun süre olmuş, çocukluğumdan beri her zaman orada olan birileri gittiğinde..
Sanki onunla geçirdiğim bütün anılarım da birer birer çöküyorlar.
Artık o yok.
Yaşayacak bir anımız yok, paylaşacak, gülecek, konuşacak hiçbir şeyimiz yok.
Gülümsediğimiz fotoğraflara bakmaya devam edip bunu düşünmeyi yine erteleyeceğim.
Sanki onunla geçirdiğim bütün anılarım da birer birer çöküyorlar.
Artık o yok.
Yaşayacak bir anımız yok, paylaşacak, gülecek, konuşacak hiçbir şeyimiz yok.
Gülümsediğimiz fotoğraflara bakmaya devam edip bunu düşünmeyi yine erteleyeceğim.
7 Ağustos 2012 Salı
2 Ağustos 2012 Perşembe
Her şey çok kırılgan.
Duygularımız, düşüncelerimiz ve bedenimiz.
Bir anda biri gelip tüm duygularımı alt üst edebilir.
Bütün düşüncelerimi, inandıklarımı yıkacak fikirler ortaya atılabilir.
Benim elimde, istesem şimdi tüm vücudumu kırıklar içinde bırakabilirim.
O kadar narin bir düzen ki bazen şaşırıyorum.
İsteseler hepimizi yerle bir edebilirler, bizden güçlü olanlar.
Hayatımız başkalarının elinde sanki, ince bir düzen var ve her an bir tehlike.
Her şey o kadar kırılgan ki
Her şey neden bu kadar kırılgan?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)