Çok uzak.
Kabullenmem gereken şeyi kabullenmem gerektiğini bile yadırgıyorum.
Yazdıklarımı görse benim için ne kadar da saplantılı diye düşünür.
Çok uzak.
Ne kadar da uzak.
Bir kahveyim onun için.
Bir kahvelik anda varım sadece, sonrasında yokum.
Bazen geliyorum, sonrasında gidiyorum işte.
Hayatında hiçbir zaman var olmadım.
Önceki yazımda "kıvranıyorum, görmüyorsun" yazmışım.
Görmeyecek tabii
Sen neden kıvranıyorsun.
Ne var ki kıvranıyorsun bu kadar?
Onda bu kadar yokken sen neyin acısını çekiyorsun?
Sen onun hakkındaki her detayı hatırlarken o adam dalga geçer gibi.
Senin için önemli olan şeyler onun için sadece 1 saniyede var olup 1 saniyede yok oluyorlar.
Sen kaç seneden bahsediyorsun bir de ne cüretle?
Geç artık.
Simdi. Şu anda. Sen. Onun. Hayatında. Yoksun.
Yoksun.
Hiçlik kadarsın onda.
Bir kahvelik sohbetsin.
Ah ama bir saniye, 2 sene önce sen onun listesinde ilk sıradaydın.
Ne büyük bir şerefti değil mi?
Acaba ilk 3'e girer misin bu sene?
Yok, sanmıyorum.
Sen.
Onda.
Yoksun.
Var olmayanlar, var olmadılar işte.
Var olanlar ise bir yudumda bitti.
Görmüyorsun, kıvranıyorsun.
Ama yoksun.