31 Mart 2015 Salı

O, Sen

Ona, sana öyle sözler söyledim ki hayatın boyunca benimle olduğu, olduğun dönemi göğsüne bir şeyler batarak hatırlayacak, hatırlayacaksın. Ve emin ol ki unutmayacak, unutmayacaksın.
O zamanlar olsaydı ona, sana söyleyecek çok daha fazla sözüm olacaktı ama içimde o kadar çok şeyi çözümledim ve süzgeçten geçirdim ki ona, sana söylediğim sözler süzgecimde geriye kalanlardı. Ne eksik, ne de fazla.
O konuşmanın yapılacağını biliyordum. Er ya da geç.
Sanırım kendimi en iyi ifade ettiğim, duygularımı bu kadar net açıkladığım yazıydı. O, sen bana yazmasaydı, yazmasaydın ben de o yazıyı yazmayacaktım.
Ona, sana yakışır bir biçimde aniden çıkageldi, çıkageldin.
Sevgili aşk adamı hayatında yankılanmışım.
Seninle karşılaşmak istiyorum, nedeni yok bunu sadece senin beni görmeni istediğim için istiyorum.
Ama bu istediğimin ardında yatan sebepleri göremiyorum. Bunun hakkında o kadar da detaylı düşünmüyorum.
Sevgili İstanbul beyefendisi, hoşçakal.

29 Mart 2015 Pazar

Seni görünce dünya aydınlanıyor!
Çünkü sen güneşsin! Senin rengin sarı, altın sarısı. Bunu biliyor muydun?
Etrafımda bir enerji geziyor ve o da seninki çocuk!
Dediğin gibi onu takip edeceğim. Ne renk olmasını istiyorsam, istediğim renk sensin. Bunu biliyor muydun?

27 Mart 2015 Cuma

Bugün yine o günlerden bir tanesi
Bugün çok WHITESNAKE

26 Mart 2015 Perşembe

"Aklımda"
Te echo de menos
Te amo
Niño va a ser mio

I pushed the limits of my Spanish.
Boy,
You are going to be mine.

25 Mart 2015 Çarşamba

O da böyle bitti. Hiçbir şey hissetmiyorum.
Bir duygu boşluğum yok.
Zaten o varken de böyleydi.
Onu arkadaş olarak çok özleyeceğim ama sevgili olarak hayır.
Özlemleri ne o kadar tatlı ne de o kadar kanayan özlemler olacak.
Keşke yanında ben de olabilseydim o iyi günlerinde ve kötü günlerinde, lütfen her zaman iyi ol.
Lütfen üzülme.
Lütfen her zaman iyi ol.
Hoşçakal B'm...

24 Mart 2015 Salı

İlk etkileşimimiz Ortaköy'de olmuştu. O kadar küçük bir detay ki hatırlayacağını sanmıyorum.
Ağlamak istiyorum, ben bu kadar yoğun hissederken acaba sen neler hissediyorsun?
Seninle oturup konuşmak istiyorum.
Benimle sözlerinden paylaş istiyorum.
Eski yazılarımda ne kadar çok şeyi birlikte yapabileceğimizi yazmışım. Aslında doğru da.
Çocuk görüyorsun değil mi?
Hala ve hala hayatımda önemli isimlerden birisin.
Hala.
Ve hala.
Zamanımız geliyor çocuk.
Korkmuyorum.
Zamanımız yaklaşıyor çocuk, heyecanlı mısın?
Ondan önce, farkında mısın?
Zamanımız yaklaşıyor, hissediyorum. Şüphesiz sen de hissediyorsun, farkındasın.
Ellerini çekinmeden belime dolayacıksın, "Sakın" diye kendimi tembihlemeden ellerini tutacağım.

Senin etrafında olmak mükemmel bir şey. Acaba sen de benimleyken böyle hissediyor musun?
Your love's got the best of me.
O kadar mutluyum ki seninle konuşurken. Yüzüne baktığım anda neşeleniyorum. Hiçbir şey yapmana gerek yok, yanında olmak bile ışık saçmama yetiyor. Sana bakınca kalbimin attığını hissediyorum, gerçekten olan şey bu.
Seni görünce dünya aydınlanıyor. En ücra köşeler ışıkla doluyor.
Her yerde.

Çocuk nedir bu bana yaptığın? Seni ne kadar uzun zamandır içimde hapsediyorum bilmiyorsun.
Ne zamandan beri senin için umut ediyorum, bilmiyorsun.

Bu kadar güneşin içinde geliyor senin olmayışım önümü kapatıyor.
Senin için gölgede umut edeceğim çocuk. Zamanımız yaklaşıyor, hissediyorum, hissediyorsun.



23 Mart 2015 Pazartesi

Senin için umut ediyorum çocuk.
Umarım yanlış bir şey yapmamışımdır...
Yoksa çok üzüleceğim.
Seni şimdiden çok seviyorum.

22 Mart 2015 Pazar

19 Mart 2015 Perşembe

Her kötü anımda geliyorsun, bir şekilde unutturuyorsun.
En garibi, belki en önemlisi bunu bilmeden yapıyorsun.
Pazar gününü iple çekiyorum.
Yasaklı.

17 Mart 2015 Salı

"Bie alev gibi deli mavi"
"Çok sevenlerin deli hali"

Bir alev gibi değil
Çok sevenlerin deli hali değil

Ama yine de dilimde bu şarkı,
Melis Sökmen versiyonu.

15 Mart 2015 Pazar

Seni sevdiğimi biliyorsun değil mi?
Our time is coming honey.
Do I feel ready?
Do you feel ready?
This is not love exactly but something is up

13 Mart 2015 Cuma

Erzurum'dayım. Buraya Çarşamba günü geldik.
Mutluyum ama bir yandan da buruk hissediyorum.
O konuşmanın hem gelmesini hem de gelmemesini istiyorum.
Biraz sarhoşum dediğim gibi.
Diğer üniversiteden insanlar çok ses yapıyorlar. İnsanlar sanki ilk defa böyle bir ortama geliyormuş gibi davranıyor, bense çok alışkınım çocukluğumdan beri böyle ortamlardayım. Bu bence güzel bir şey.
Nasıl davranmasını ya da nasıl içmesini bilmeyen insanlar.
Bunların ergenliği nasıl geçti?
Her neyse bunlar benim dertlerim değil.
Uyumak isteyip uyumak istemiyorum.
Aklımda bazen o var, bazen yok.
Aklımda o olmadan uyuyacağım.
Haftasonunu iple çekiyorum. Nedenini ise buraya yazmayacağım.
Birazdan uyuyacağım. İyi geceler.


Can you remember remember my name?

Çünkü "sen"inle konuşmayalı çok uzun zaman oldu.

Bize göre uzun.

Seni özlüyor muyum bilmiyorum. Sanırım özlemiyorum.
Sana "İyi geceler sevgilim" demek isterdim. Ama demeyeceğim.
Kusmak istiyorum.
Üzülmek istiyorum ama üzülmüyorum. Kendimi üzecek bir şeyler arıyorum. Sana bağımlı, senden bağımsız.
İçeride birileri şarkı söylüyor. Benden bağımsız.
Koptuk sevgili. Ve bunlar benim suçum değil, çocukluğun suçu.
Azıcık sarhoşum ama istemeyeceğim şeyleri sarhoşken yapmayı çoktan atlattım. Bilirsin ben senden çok daha olgunum. Bilir misin bilmem aslında.
Bilirsin de aklının gerisine atarsın.
Merhaba, beni hatırlıyor musun?
Ben senin her şeyini bilirim, biliyorum. Bütün düşüncelerini, bütün isteklerini, arzularını, hayattan almadığın bütün zevkleri, vücudunun her bir köşesini. Ben "seni" bilirim.
Merhaba yabancı(!), beni hatırlıyor musun? Hani sana aslında en yakın olan ama mutsuzluğu hatırlatan insan.
Beni hatırla, istemeyeceğin şeyleri yapma dönemindesin. Yapma, uyandığında çok pişman olacaksın.
Sen.
Neredesin? Burada değilsin, burada olsan da değilsin.
İyi geceler sevgili(m). Ben uyuyorum, yanımda sen yokken, aklımda sen yokken.

11 Mart 2015 Çarşamba

Ben değil biz olman lazımdı.
Sen bunu beceremedin.
Hep kendi yönünden baktın, kendini benimle yarıştırdın ve her seferinde yenildin. Bu yarışı ne kadar istemesem de istemsiz olarak ben kazanıyordum. Senin kendi içinde yarattığın bu çekişmeyi hiçbir zaman istemedim. Çünkü benim için sen kaybetsen de kazanandın, ikimiz birden. Senin bu yenilgin benim için önemli değildi, sen "sen"din benim için. Sen bunu göremedin.
Senin bu kendi içindeki çekismede boğulduğunu görünce sana kazanman için bilerek fırsatlar verdim ama sen o zaman da yenildin.

10 Mart 2015 Salı

Çocuk senin için umut ediyorum.
Hala ve hala.
Daha nice okyanuslara beraber gireceğiz.
Dediğin gibi derin sularda gezdirir o.

Senin için umut edeceğim çocuk.
Daha nice okyanuslara beraber gireceğiz.

En son gerçekten 23 Şubat'ta mı yazmışım?
Erciyes'e ve Uludağ'a gittim. Şimdi evdeyim Çarşamba sabah 7'de Erzurum'a uçağım var.
Oraya gitmek istiyorum Erciyes'in aksine. Uludağ'a karşı nötrdüm.
Erciyes'te madalya aldım, 3. oldum. Uludağ'daysa bizim kategorinin yarışları iptal oldu ama 2. olmuştum, genelde de 3. oldum.
Kayseri'yi hiç sevmedim, otelin yemeklerinden zehirlendik takımca. Erciyes'in pistleri de hiç keyif vermedi. Okul takımı götürmedikçe oraya bir daha gitmek isteyeceğimi sanmıyorum.
Uludağ klasik bildiğimiz Uludağ. Her haliyle güzel, tanıdık, bilindik, "aşırı kaliteli".
Palandöken'e en son 2009'da gittim sanıyorum ki, orada 1. olmuştum yarıştığımda. Hatta madalyamı alırken fotoğrafım da var, madalya da yanımda asılı şu an. Ne kadar uzak ya.

Birçok değişiklik oldu ama onları burada belirtmek istemiyorum.
Bakalım bu ay çok yazı yazacağım bir ay mı olacak. Sanmıyorum aslında ama yine de bilinmez.
Olmayacak diyemiyorum, demek istemiyorum. Onca yaşanmışlığa ayıp olacak.
Her neyse.

Bu seneye yine iyi başladım. 3 kere Uludağ, 1 kere Erciyes, 2 gün sonra da Palandöken.
Bunların hepsini de hiç para harcamadan yapmak ayrı bir keyifli.

Sanırım bir daha okumayacağım dediğim defteri alıp bir daha okuyacağım, hissettiğim şeyleri hatırlamam gerek. İçimde kalanları söyleyebildim en azından, 26 Şubat günü.

Her neyse, yazacağım. Çok uykum var, yorgunum yarın 11'de dersim var 9.30'da kalkacağım.
Öpüyorum.