29 Temmuz 2012 Pazar

Hey there you way out there in the distance
Çok garip değil mi?
Çok garip hissediyorum
Her şey garip
Garipliğe bulanmış, gariplik akan günler
Kimseye nasıl hissettiğimi söyleyemem, belli bile edemem, nedensiz.
İyi ki ailem var.
İyi ki Berke var, iyi ki Ayşe var.
İyi ki Özlem ve Arzum var.
İyi ki müziğim var.
O kadar da önemli değil.
Ah babaannecim..
Mutlu uyu benim meleğim..Umuyorum orada şimdikinden daha mutlusundur, burada bedeninin el vermediği her şeyi rahatlıkla yapıyorsundur.
Babaannecim çok teşekkür ederim sana, neden diye sorarsan cevabım çok basit...Senin gibi bir meleğin 18 sene torunu olmak çok güzeldi.Mutlu ol benim meleğim... Babaannecim çok özür dilerim gerektiği kadar vakit geçirmedim sizinle ama gerçekten aklım sizinleydi...Teşekkür ederim melek, beni olabilecek en güzel şekilde sevdiğin için.Bana değer verip, onca şeyi benim için yaptığın için.Bana gülümsediğin için, benimle konuştuğun için, beni sevdiğin için...
Bana gidişinden sonra bile hediye verebildin ya, seni asla unutmayacağım, o anı asla unutmayacağım, o bana yaptığın kırmızı şapkayı saklayacağım.Teşekkür ederim melek...
Babaannecim sözlerim tükenmeye başladı ama bil ki her söz yetersiz kalıyor.Seni bir daha göremeyeceğim şu hayatım boyunca, tek gerçek bu şimdi. Bir daha bana o hikayelerini anlatmayacaksın, bana başka bir şey örmeyeceksin. Öremeyeceksin.. Teşekkür ederim, bana ben daha ilkokuldayken yaptığın çiçekler için.Küçükken bana yaptığın kahveler için, birlikte eğlendiğimiz zamanlar için.
Babaanne sen sormadan ben söyleyeyim, ayaklarım 37 numara boyum da annemi geçti..
Ve teşekkür ederim, üstümdekini nereden aldım hatırlamıyorum, biliyorum ki desenini beğenirdin...Eğer görseydin...
Babaannecim özür dilerim sizinle daha fazla vakit geçirebilirdim ama bil ki beni de üzüyordu meleğim, o dopdolu kadının sadece kılıfı yüzünden içeri tıkılmış olması...Yoksa ben tahmin etmez miydim anlattıklarından senin ne kadar çok gezmeye, kıyafetine, ellerine, saçlarına, makyajına önem verdiğin...Ben biliyorum meleğim, hepimiz biliyoruz ve mutluyuz, sensiz olduğumuz için değil senin için mutluyuz babaannem.Teşekkür ederim bana "İyi ki senin torununum" dedirtebildiğin için.
Sanki sen hep orada olacaktın babaannem, sanki hep bize o hikayelerini anlatacaktın.. "Ey gidi dünya, n'apıcaksın" değil mi babaanne?
Bil ki ben daha kimseden duymadım senin hakkında bir kötü söz ya da öylesine söylenmiş bir iltifat.Herkes içtendi, herkesi beni kendine nasıl sevdirdiysen o içtenlikle sevdirmişsin melek kadın.Umarım bir gün senin olduğunun yarısı kadar bir insan olurum...
Şimdi orada rahat uyu, bizi bekle ve sonra sonsuza kadar beraber olalım.Sana söz veriyorum o kaybettiğim zamanları telafi edeceğim.Meleğim rahat uyu, mutlu uyu, iyi ol...Seni çok seviyorum babaannem, umarım hep bunu bilmiştin...
Seni çok seviyorum babaanne.

Caniko'n

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Could you please just a little bit fuck off, sir?
                                           Oh thank you, thank you so much
:))))))))))))))))))
Blogum seni çok seviyorum.
Blogum mu bloğum mu karar veremedim. 
Neyse seviyorum onu.
Şimdi uyuyorum hemen uyuyorum hemen uykum geliyor yattığım gibi uykuya dalıyorum uykum çok var uyumak ne güzel şey yattımı şöyle bir yirmi beş saat uyurum ne rahat yatak ne güzel yastıklar kırmızı pike mavi midir yeşil midir belli olmayan beyaz çizgili nevresim turuncu yastık öteki mor yastık ne güzelsiniz çok uykum var hemen uyumalıyım esniyorum çok uykum geldi ne güzel uyurum şimdi ne güzel rüyalar görürüm rüyamda çok güzel müzikler çalar yatak çok güzel gelsene haydi hemen uyuyalım aman aman pembe fil oyuncağı da varmış kedisi de köşeye kıvrılmış uyuyor şeyler uykuya çağırıyor ne güzel serin bir akşam ne güzel tavanda pervanesi varmış baş ucu lambası bozulmuş olsun ablası ışığı kapattık mı mışıl mışıl uyuyacak hemencecik sabahta kalkacak
ULAN UYUYAMIYORUM ULAN UYKU NEREDESİN UYKU NEREDESİN 

Temple of the King - Rainbow

Don't grow up kids!
"It's all in the future"
It's all shit that's it, don't grow up, live in the cartoons forever.
Cry for the ice cream
Be happy when you see a rainbow
Future, it's all painted black.
Now you're yearning to wear your mama's lip sticks and your father's ties..
Instead of your lips covered with food and pinnies on your necks
One day you're going to be sick of all of these
Cos' future is bullshit to happen that's all.

19 Temmuz 2012 Perşembe

Sanırım uyku düzenimi oturtamayacağım

I won't smoke cigarette anymore
I won't smoke cigarette anymore
I won't smoke cigarette anymore
I won't smoke cigarette anymore
I won't smoke cigarette anymore

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Seni öldüren adamın cenazene katılması gibi.

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Uyumak istiyorum ama olmuyor, yapacak bir şey de yok sabah da erken kalkacağım. Tabii uyursam kalkacağım.

Sorun hiçbir zaman onlar olmadı
Ben sadece kendi düşüncelerimin kurbanıyım

Delirmek

Önünde seni hiç bırakmayacak deniz varken neden yalnızlığı umursayasın ki?
Seni hiçbir zaman sevmemiş insanları kim umursar ki? Hiçbir zaman sen olmana izin verilmeyen bir yerde kimi umursayabilirsin?
Yalnızlığı bastırıp içinde kaybolmanın güzelliği .Bu inadını bırakıp ruhuna gömülmeli ve en renkli köşeye çekilip sonsuza kadar orada yaşamalısın. Sana kim sordu en kötü anını? Sana kim dedi ki onların içinde boğul diye?
Birinin demiş olması gerek, sen eli kolu bağlı yaşayanlardansın, yasaklanmışlardansın.
Sadece bir kereliğine içine gömülürsen, renklerin senin kurtuluşundur.
Sahte avuntularda arıyorsun basit cevabı, bir sigara daha yakma. Neden gözlerini açıp kabullenmiyorsun? Neden başkalarının kırıntılarını yaşamakta diretiyorsun? Kabullen ve renkli köşeye çekil, çek kendini.
Bir nedenin var mı senin?
Sadece yaşıyor musun yoksa gerçekten var mısın?
Sen kendini bilmez, içeride ne cevherlerin olduğunun farkında mısın? Dinle, ruhunu al ve kurtar kendini. Nedenin var mıydı senin?
Nedenin yoksa sen yoksun.
O garip gezegenden sıyrılmalısın, hala geç değil. Silebilirsin, kurtulabilirsin. Silmelisin, kurtulmalısın, anlamalısın, inanmalısın.
İnanmazsan buradasın sonsuza kadar.
Hiçbir zaman renklere geri dönemezsin.
Hiçbir zaman bitmiş değil, zaman senin için ilerliyor. Var olabilmek için, varlığını istediğin gibi gerçekleştirebilmen için.
Delirebilmek için.
Hiç tüm çıplaklığınla sergiledin mi sen kendini?
Hiç ruhunu koydun mu ortaya utanmadan?
Sen hiç kendin oldun mu?
Yeniden doğmayı istedin mi?
Yoksa pişmanlıklarını kabullendin mi sen hiç?
Hiç sevmedin biliyorum, kimsenin olmadın. Olamadın.
Dedi ki; Kurtar kendini buradan, bu yabancı insanlardan, aş kendini ve yık düşüncelerini. Hiçbir sıfata girme ama sen, kendin ol. Sen hiç teslim oldun mu?
Dedim ki; Ben hiç sevmedin, kimse gelmedi. Yıkamam düşüncelerimi, yıksam yine de etrafım sarılı. Senin olamam, kimsenin olamam, sıfatlara giremem. Kimse gelmedi ben sevmedim ruhumu veremem, onlar ortaya seremeyeceğim kadar kırılgan, siz beni tek parça istersiniz ama kırmadan duramazsınız, size dayanamam ben, karşınızda çıplak kalamam, duyamam söylediklerinizi çünkü beni tek parça istersiniz. Açamam kendimi, hepsi katı kurallarla sarılı.
Dedim ki; ben istemez miydim sanıyorsun kendim olmayı, tüm berraklığımla çıplak kalmayı? Ama siyahlarla donanmış çehrem vurur ruhuma, bir maske de ruhum giyer yüzümden çıkardıklarımla. Çıkamam karşınıza, onlar gibi olduğumu gösteremem, kabul edemem. Ben hiç istemez miydim sevmeyi, kimse gelmedi ki...  Kimse gelmedi, kimse bilmez beni, çünkü bilemez beni kimse.
Dedi ki; sen hiç gittin mi onlara? Denedin mi hiç göstermeyi? En önemlisini söyledin mi sen onlara, denemeyi istedin mi?  Denedin mi hiç göstermeyi kendini? Biz seninle bütün olamayız, seninle yan yana kalamayız… Şimdi sana nedensizce soruyorum, damarlarım hiç olmadıkları kadar kırmızı bu gece, benim olur musun?
Ve ertesi gün, hiçbir şey demedin.
Günler geçti ve sende istemedin beni. Bende sana gelmedim, ben gelmem sana, sen bilmezsin beni ama ben gelmem.
Ve sen dedin ki, nereden biliyorsun tek düşünenin sen olduğunu, yalnızlığı sadece senin tattığını?
Ben yine kendi içime döndüm ve dedim ki sen bana gelmezsen ben seni bilemem.
Sende içimde başlamadan biten aşklarımdan biri oldun böylece. Ben bir gecede sevdim seni, sana aşık oldum, seninle tüm hayallerimi yaşadım. Gün doğdu, günler geçti ve sen hiç olmadın.
Sevgilim, sen beni hiç bilemedin. Sen beni yenemedin.

Sarhoş


Damarlarım hiç olmadıkları kadar kızıl bu gece, aklımdan geçen en kötü şey bile beni kahkahalara boğuyor. Ben hiç bu kadar mutlu olmamıştım, hiç böyle bir duygunun varlığını böylesine tatmamıştım, varlığımla hiç bu kadar bütünleşmemiştim daha önce. İyi ki varım ve yaşıyorum değil mi? Umurumda değilsiniz aslında. Ertesi gün de aynılarını hissedeceğim çünkü şu anda bunları hissediyorum. Ben önemli biriyim herkes bilmese de olur. Mutluyum, benim tek amacım budur hayatta. Amacıma tek gecede ulaşmış olmam bile umurumda değil. Elimdeki kırılgan olduktan sonra ben her gün varım.
Ve ertesi günü gelen mide bulantısı ve kendinden nefret etme bütün bu mutluluğu ayrıntısıyla alır götürür. İnsan önceki gece düşündüklerini hatırlayıp aslında hiç de öyle olmadığının altındaki çizgiyi daha da kalınlaştırır, öncesinden de kötü hisseder hiçbir zaman gerçek olmamış hayallerinin bu kadar çabuk kurulup parçalandığını görünce.
Sarhoşluk hem iyidir hem kötüdür özünde, bir anda dünyanın en mutlu insanısındır, en temizinden bir uyku çekersin ama sabahında o şişede durduğu gibi durmayan sana dünyanın en dibine batmış insanı hissettirir. Lanet edersin kendine, miden, başın ve hayallerin rahat vermezler sana. O kadar çabuk kaptırırsın ki onun sahte dünyasına, o kadar gerçekçidir ki dekorları, içinden çıkmak istemeyip hep orada kalmak istersin. Bütün çizgilerin eğri olduğu, her lafın tatlı olduğu o sahte hayata bir kere girdin mi, bir daha da geri dönmek istemezsin sen işte…

Sena 
30.06.12

Pink Floyd Akşamlarından Biri


The Great Gig In The Sky’ın her bir notasına aşığım.Keşke orada bir yerlerde o güzelliğin, o huzurun içinde bir nota olsaydım. Sonsuza kadar insanlara huzur vermeye ve kendi huzurumda yaşamaya devam ederdim. Ya da, Marooned’un içinde bir yerlerde ya da Hey You’da..

Marooned yaz, Hey You ise kış. The Gret Gig In The Sky ise gökyüzünde bir yerlerde.
Any Color You Like ise en renkli insanın ruhunda
Us and Them, kendini yalnız ve ayrı hisseden birinin ruhunda
Eclipse ise karışık ama kendini bilen birinden
Bu Pink Floyd akşamlarından biri..

You can have anything you want
You can drift you can dream even walk on water
Anything you want
You can own everything you see
Sell your soul for complete control
Is that really what you want?

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Ne yapacağımı hakkında hiçbir fikrim yok sadece daha fazla pişmanlık istemiyorum
Keşke emin olabilseydim
İçimde kötü hisler dönüyor
Hiçbir zaman olamayacağım
O kadar yeniğim ki
Her defasında bir şeye hevesle elimi sürsem onlar bana yenilgi olarak dönüyor
İç dünyamla barışamayacağız
Bazen gerçekten de hiç doğmamış olmayı istiyorum, bu saçma kargaşanın içine girmemiş olmayı
Ve bunu nedensizce istiyorum
Bir anda istiyorum
Ben ki ne umutlarla başladığım hayatıma giderek siyahlaşarak devam ediyorum
Ve önümü göremediğim anlarda bana arkadaşlık edenler giderek tehlikeli hale gelebilirler
Keşke her zaman o az tattığım hisle donatılsaydım
Bazı insanlar öyle
O kadar imreniyorum ki
O kadar şansları yaver gidiyor ki bazılarının, kendi şanslarını kendileri yaratıyorlar
İşte bende olmayan şey de bu
Neyse, yine yatağıma yatıp keyif alıyormuşum gibi yaptığım yeni bir güne başlamak için uykuya dalacağım

Herhalde hiçbir zaman unutamayacağım bir eskidir berke