27 Şubat 2011 Pazar

People call this love but I call it insanity.

Summer Time

The days are gone.
It's noones fault, it's just bad luck.
I'm not gonna beg you anymore, cos' you don't listen.Have you ever felt like what i'm feeling?Have you ever felt anything?

25 Şubat 2011 Cuma

COME TO THE DARK SIDE.. WE HAVE COOKIES


darth vader'la çıkıyorduk ya hani biz, bana arada böyle sürprizler yapıyor.dark side falan dinlemem, cookie abi.
cookie sevdiğimi de bilmezdi hani.darh darth darth

24 Şubat 2011 Perşembe

Midye

waffle yiyemedik ama daha güzel şeyler oldu ihi.
babamı zorla şuralarda bir yerlerdeki markete sürükledim, sürekledim değil de gittik işte.karnı açtı annemde evde değildi.odama geldi gitarımı aldı ve çalmaya başladı 'sweet home alabama' söyledik bir de 'have you ever seen the rain?' bu parçayı küçüklüğümden beri söyleriz zaten.evet evet babamla küçükken olan kayıtlarımız da var hatta ses kayıtları,şarkı söylediğimiz kayıtlar,aniden kayıdın ortasında "baba benim ödevim var!!!" demiştim hahah nerde acaba onlar,babam bilir.
sonra babamın telefonu çaldı ve konserimiz orada bitti,ikimizin de hoşuna gidiyor böyle şeyler.
babamla biraz daha vakit geçireyim dedim zaten markete de gitmek istiyordum.gittik markete yürüdük biraz.biraz alış veriş yaptık.sonra ordan çıktık. bak nasıl biliyor musun,bir çarşı var çarşının içinde market var.marketten çıktık.marketin önünde midyeci var çiğ köfte de satıyor sanırım,biraz geçtik onu, babamla bende midye accayip çok severiz, baba dedim midyeci var şurda, alalım mı dedi alalım dedim döndük geriye içinde 12 tane kocaman midyeler olan paket vardı:
-kaç tane alalım??
-ne kadar alırsan yerim babaa
sonra o paketi aldık, midyeci dedi ki yetmez bu size, yandada küçük bir kız vardı midye yiyen ama hayvan gibi yiyordu korktum kızdan,onu göstererek bak şu kız bile tek başına 15 tane yiyor dedi babamda dedi ki haydi diğer paketide ver, mutlu olduk.o anda babamı daha da sevdim, daha çok midye aldı diye değil , sanırım aniden karar verişi hoşuma gitti.nedense
eve geldik, üstümü değiştiriyordum dedi ki haydi  gel yemeğe, gittik baktım ki ikimizede tabak çıkartmış midyeleri koymuş,yanlarında da limonlar.
-baba sadece midye mi yicez? -gülüyorum ama-
-heee
bir daha mutlu oldum. midyeleri yedik yerken de midyelerden konuştuk.sonra dondurma almıştık dondurmalarımızı yedik, babam dondurmaya taptı,yerken "mmm çok güzel yapmışlar hani taze dondurma alırsın ya" dedi.

o sırada annem geldi bizi gördü "ohh dondurmada almışlar" dedi.oturduk ,kanepede uyuya kalmışım.uyandım.

şimdi annem de başımda saçma insanların saçma hareketlerine kızıyor ,aptal kutusunda maç açık,"rüştü beşiktaş'ın kalecisi mi  ya" dedi şimdi.neden her anı yazma ihtiyacı duyuyorum bilmiyorum.
ama güzel bir gündü :) aa bir de dün sınıfa kek yapmıştım, bugün herkese dağıttım bugün dediler ki çok güzel olmuş çok mutlu oldum.anneleri gibi hissettim onların.keşke her gün kek yapıp götürsem onlara.

haydi öptüm hepinizi.
Waffle ulaağn 
Şu an canım öyle bir waffle çekiyor ki hani anlatamıyorum, zaten açım da, ama yemek yemicem canım fena waffle çekiyor.tek waffle a açım zaten
bak hemde nasıl olucak biliyor musun, beyaz çikolata olucak tümü, hani şu anki gibi gözüm dönmüşse yarısına beyaz yarısına normal çiko.içine muz çok çok çok çok az çilek ve çikolata parçacıkları.effffsane değil mi
çok fenayım biri bana waffle yapsın, keşke evde waffle makinesi olsaydı.buralarda bir yerlerde wafflecı var ama uzak ve dışarısı soğuk, soğuk istemiyorum şu anda.aslında evde soğuk ama ev işte, pisikolojisi farklı sıcak gibi.
burdaki wafflecının evlere servisi de var acaba istesem mi.bir waffle içinde adam küfreder ya ,içine tükürür getirir.
bugün okulda yardım kampanyası için kek falan sattılar,küçük cupcakelerden, param yoktu alamadım.gözümün önünde değildiler iyi ki alt kattaydılar.çıkışta önlerinden geçerken elif dedi ki şirketten sana bir ekler vereyim, hani ekler abi.ekler yani.elif de çok iyi kızdır severiz birbirimizi
ama waffle ın da yeri bir ayrıdır bende.

ben açım açım açım açım


evet, google'a waffle yazdım ve ilk fotoğrafı koydum.
şey naber.

çelişki

Ne oldu biliyor musun?Garip bir şekilde mutlu oldum, hiçbir şey yok mutlu olmak için ama evet mutluyum((: hani şu gülümsemeleri kullanıcak kadar mutluyum.
Sanırım şunu fark ettim ki ben hayatı ne kadar ciddiye alırsam o bana daha da zor geliyor.O yüzdendir ki şu anda mutlu hissediyorum ve ruhum özgür ama her an hapsolabilir gene. Bunları düşünerek mutuluğumu kirletmeyeceğim, böyle kalıp kalmamayı zaten ben seçmiyorum,kontrol bende değil.Belki bu gün içinde tekrardan o berbat ruh halime dönebilirim.Yüzüm solabilir, kimseye bakmabilirim gözümdeki yaşlardan ama şu sırada böyle değil değil değil.
Sadece düşünmemem gerek şeyler var bende düşünmüyorum.Basit bir işmiş lan bu.Neden onca zamandır saçma bir hisse takılmışım?
İnsan adapte olmak istiyor ne hissediyorsa,insan değil de ben.Ne hissediyorsam en iyisi oymuş gibi davranıyorum.Mutsuz olduğumda diyorum ki evet ben acıyı seviyorum,belki gerçekten seviyorum ama o yaşam tarzı yaşamak değil, her günü pesimist yaşamak berbat bir şey.
Mutluyum ama her an gidebilir bu his.ince bir şey var beni böyle tutan.Gitmesini istesem mi istemesem mi bilemedim.

mutlu olup hayatı görmek mi, mutsuz olup gözlerinde perdelerle yaşamak mı?basit sorular bunlar.




nöt: fotoğraf biraz komik durdu ama orda klamasını istiyorum.
Run Rabbit Run
Dig That Hole Forget The Sun 

23 Şubat 2011 Çarşamba

Döngü

Her geçen gün, bizi daha da yaklaştırıyor sona, her saat ,dakika, her saniye ve ben buna üzülmüyorum.
Sadece yaşarsın ve biter.ne yaşadığının ne önemi var eğer buraya sadece yaşamak için gönderilmiş isen.Sonuç aynı olacak herkes için,doğum yaşam ölüm.bu kadar basite indirgeyecekler seni orada.eğer orası varsa ve oralarda birileri varsa.
Zevk alıp almadığını kimse önemsemeyecek, eğer gerçekten birileri karşılayacaksa bir yerlerde seni,öldüğünde.
Ulaşamadığın şeylerin azlığının çokluğunun önemi olmayacak.Keşke basit olanı zor göstermeseler bize.
Ne söylesem benim söylediğimin tersini düşüneceksiniz, hiçbir zaman benimle aynı düşünceye sahip olmadınız.olmayın umrumda değil.O kadar çok boşluğunuzu görüyorum ki hayatımda, sizi kötülüyorum hep, aslında size öyle ihtiyacım var ki.iyiyim diyipte hayır iyi değilsin demenize ihtiyacım var.yine mutluluğu içimde bulamıyorum insanlar,sizden bekliyorum en çok kızdığım bu olsa bile.
Yazdıklarım arasında bağlantı yok çünkü o kadar hızlı düşünüyorum ki bu yazdıklarım, aklımdan saniyede geçen milyon düşünceden yakalayabildiklerim.

Sana ne yapıyorum ki beni bu kadar sevmiyorsun? Eğer gerçekten oralardaysan,varsan eğer bunları yazmadan da ne düşündüğümü bilirsin.Adil değilsin.

21 Şubat 2011 Pazartesi

Kozmic Blues

Time keeps movin' on,
Friends they turn away.
I keep movin' on
But I never found out why
I keep pushing so hard the dream,
I keep tryin' to make it right
Through another lonely day, whoaa.

Dawn has come at last,
Twenty-five years, honey just in one night, oh yeah.
Well, I'm twenty-five years older now
So I know we can't be right
And I'm no better, baby,
And I can't help you no more
Than I did when just a girl. 


Aww, but it don't make no difference, baby, no, no,
And I know that I could always try.
It don't make no difference, baby, yeah,
I better hold it now,
I better need it, yeah,
I better use it till the day I die, whoa.

Don't expect any answers, dear,
For I know that they don't come with age, no, no.
Well, ain't never gonna love you any better, babe.
And I'm never gonna love you right,
So you'd better take it now, right now.

Oh! But it don't make no difference, babe, hey,
And I know that I could always try.
There's a fire inside everyone of us,
You'd better need it now,
I got to hold it, yeah,
I better use it till the day I die.

Don't make no difference, babe, no, no, no,
And it never ever will, hey,
I wanna talk about a little bit of loving, yeah,
I got to hold it, baby,
I'm gonna need it now,
I'm gonna use it, say, aaaah,

Don't make no difference, babe, yeah,
Ah honey, I'd hate to be the one.
I said you're gonna live your life
And you're gonna love your life
Or babe, someday you're gonna have to cry.
Yes indeed, yes indeed, yes indeed,
Ah, baby, yes indeed.

I said you, you're always gonna hurt me,
I said you're always gonna let me down,
I said everywhere, every day, every day
And every way, every way.
Ah honey won't you hold on to what's gonna move.
I said it's gonna disappear when you turn your back.
I said you know it ain't gonna be there
When you wanna reach out and grab on.
 
Oh but keep truckin' on.
janis joplin - kozmic blues

Finally Treason Will Seize Us

Hep korktum kaybetmekten, hep alttan alan oldum, bir şeyleri yoluna koymaya gayret eden hep bendim.Bunun nedeni herkese fazla değer veriğimden.çok klişe ama doğru, hak etmeyene hak etmediği değeri vermeyeceksin.
Artık kimse hissettirmesin bana bu hissi,istemiyorum.iş çevirmesin kimse arkamdan bundan sonra,gelsin söylesin yüzüme."Ben şunu yaptım affeder misin?". Beni yaralamak mı istiyorsun?Yaralayabilirsin istediğin kadar, umurumda değil, ne yaparsanız yapın.Korkmuyorum kaybetmekten hiç birininizi çünkü artık hissetmiyorum bana verdiğiniz acıları.
En fazla vakit geçirdiğim insan benim, ben kendim ve kendimi sizle hırpalamaya,sizin yalanlarınızla,beyinsizliklerinizle yok etmeye niyetim yok.Ne bok yerseniz kendinize yersiniz, yediğiniz boklar elbette ki sizi yaralar,emin olun ki yaralar,bana bir şey yapamazsınız. artık hissettiremezsiniz.

Ama bu demek değil ki hiç birinizi sevmeyeceğim.Sizi seviyorum ne kadar yanlışlar yapmış olsanız da ama beni incitirseniz bir daha, sizi kaybetmekten korkmam.Affeder miyim, yerine göre.Siz bana olumluysanız ben sizinim.Haksızlığınızın haklılığını savunuyorsanız eğer, o zaman umursamam işte.




Breathe, breathe in the air , don't be afraid to care









and smiles you'll give and tears you'll cry
and all you touch and all you see
is all your life will ever be

17 Şubat 2011 Perşembe

Biraz sapık

Aslında şaka yaptım aslında ben o kadar mutluyum ki bilmiyorsunuz o kadar mutluyum ki  
kimsenin tahmin bile edemeyeceği kadar dünyanın en mutlu insanıyım hölelele çok tatlı 
biraz karışık bu işler, neye göre mutlu olduğuna bağlı.ben sana göre çok mutsuzda olabilirim.
göreceli.
çok mutluyum ben herkes mutlu herkes birbirini ölesiye seviyor



eğer şu an ölürsem derler ki, kız mutsuzdu.

14 Şubat 2011 Pazartesi

All that you touch
All that you see
All that you taste
All you feel
All that you love
All that you hate
All you distrust


All you save
All that you give
All that you deal
All that you buy
Beg, borrow or steal
All you create
All you destroy
All that you do
All that you say
All that you eat
Everyone you meet
All that you slight
Everyone you fight
All that is now 
All that is gone  
All that's to come

And everything under the sun is in tune
But the sun is eclipsed by the moon.


There is no dark side of the moon really.
Matter of fact it's all dark.


       
Gecenlerde cok sevdigim bir arkadasıma bütün hissettiklerimi anlattım.o,benim onu çok çok sevdiğimi bilmez.sadece deger verdigimi bilir,çünkü söyledim o gün ona.kesik kesik konuşabildik, ona rağmen o kadar yerinde saptamalar yaptı ki hakkımda.kısa ve öz.göründüğünden daha derin bir cocukmus.şaşırdım.anlattım anlattım dedi ki sanırım sen sadece heyecanlisin.evet dedim sanırım ben fazla heyecanlıyım her seye karsı.cocuğa da o kadar saçmaladim ki neyse ben severim onu.
 Uyuyamadim yine, kalktım bunları yazıyorum.neden bunları anlatıyorum bilmiyorum ama aklıma geldi.tırnağım kırılmış.ayaklarım üşüyor.yanımda kedim uyuyor neyse ki horlamiyor bu sefer.zibidik ya.saat 3.23.yarın nasıl kalkıcam bilmiyorum.2 saatlik uykuyla çok tatlı olucam kesin.

Sarhosken çok masumdu o,bütün zayıf noktalarını,onu zedeleyen olayları anlatti bana o gün.ertesi gunundede hatırlıyordu neler konuştuğumuzu,neler istediğini.yani o kadar deli sarhoş degildi.Çakır keyif.hayır çok masum falan degildi.iğrenç bir herifin teki o.neden iğrenç ki.çünkü beni istemiyor.nerden biliyorum ki.çünkü beni istediğini gösterecek bir şey yapmıyor artık.ah o benimdi ama ben onu istemedim.cocuk.gel beni kurtar bu karmaşadan nolur.

O kadar ızdırap veriyorsun, bunun sonunda bana bir hediyen olmalı.cocuk.

Mutlu olacağım, mutlu olacaksınız, mutlu olacaklar

Aslında gerçekten bir konu var aklımda söyleyebileceğim, ama çok karmaşığım biraz zaman gerek bana düzelmem için.Eveeeeet mutlu olucaz.

LORD KNOWS I CAN'T CHANGE 
WON'T YOU FLY HIGH, FREE BIRD?

13 Şubat 2011 Pazar

Hahahaha herkes sevgililer gününde yalnız olduğundan şikayet etmesin olum.Her zamankinden farklı bir gün olmayacak çünkü.
neyse ben yalnız değilim en azından, darth vader'la çıkıyoruz biz.


birlikte ışıkları kapattık dark side of the moon dinliyoruz. 
beni şaşırtıyor her defasında, pink floyd severmiş yeni öğrendim.

"people are strange" demeyi istiyorum.Ama demicem. 

AMA ÖYLELER.

12 Şubat 2011 Cumartesi

You made all my dreams come to life,
And slayed them as quickly as they came.

neden bunu yaptın?

Sen beni yenemedin, çünkü ben senle oynamadım

Eğer değer verdiklerini bile umursamayacak kadar aklın uçmuşsa, umursamadığın kadar üzüleceksin.Basit düşünemezsin çünkü basit değil, öyle olmadığını biliyorsun.Bu karmaşanın içindesin yıllardır.Hala farkına varamadın,yanındaki bazılarının geçici olmadığının.Bu kadar bencilleşemezsin.

Tiyatro

Biz böyle işlerle uğraşırken millet almış başını gidiyor. 

Garip bir rüya gördüm biraz önce.Kötü hissettirdi bana, aslında kötü değil de her zaman hissettiğim şeyin daha da yoğununu hissettim.Bu da geçecek.
Benim deli gibi horlayan bir kedim var ve onu çok seviyorum inanılmaz seviyorum onu insanlardan daha çok seviyorum onu anlatamam artık, onu anlatabileceğim kelimeler yok çünkü  sadece onu çok seviyorum, çokdan da çok.

11 Şubat 2011 Cuma

Society, you're a crazy breed, hope you're not lonely without me

Sizi sevmek istiyorum ama beni nefret ettiriyorsunuz.Ne zaman sizi sevmeye can atsam beni kendinizden soğutacak bir şeyler yapıyorsunuz.Neden sadece bana bu davranışınız? 

yapmayın bunu

Been Dazed And Confused For So Long It's Not True


Biraz susarsanız uyuyabileceğim.Düşünceler.

9 Şubat 2011 Çarşamba

Hastalıklı fikirlerim ve hastalıklı beynim.

The Riddle.

See the moon slink down in the sky, darling
Every dream is a lie, darling
Life is cold, and the game is old
Just see how dreaming repays you
You turn and someone betrays you
Betray him first
And the game's reversed

Addicted.

Hani şu dedikleri uyuşturucu varya, aşırı dozdan ölücem.

Hangi uyuşturucu? 
Bayadır bahsettiğim şey.

Kırmızı dersem anlar mısın? Sanmıyorum.
Sanırım aşırı dozdan ölücem.Tek başıma ölmek istemiyorum ama senin gelmeye niyetin yok.Ölüm, hayatın minimal bir parçası.

Hangi uyuşturucu anlayamadın mı?

8 Şubat 2011 Salı

Nothing is what it seems

Kimseye güvenmiyorum.Neden sırlarımı veriyorsam.


Trust hurts.
Sanırım benim tek korkum yanlış anlaşılmak.Sanırım diyorum bak

Eski

Babamın bütün Pink Floyd kasetlerini vermiş olmasına üzüldüm.Annem evde yoktu babam da yeni gelmişti, zaten ikimiz ne zaman yalnız kalsak hep müzikten konuşuyoruz.O bana eskileri anlatıyor.The Beatles, GNR, Lynyrd Skynyrd, Kiss, Black Sabbath, Nazareth, UFO gibi bir çoğunu vermemiş kasetlerin en azından.Deep Purple'ın konser kasetini dinliyorum şu sırada.Babamın benim yaşımdayken bu kasetleri dinlemiş olması, onları bulabilmek için çaba harcamış olması ve benim tam da onun yaşında dinlediklerini şu anda dinliyor olmam, garip bir duygu yaratıyor bende.Mutluyum ama nostaljik bir mutluluk bu ağlamaklı bir mutluluk. Arkadan gelen "tısss" sesi olayı daha da dramatikleştiriyor.Hahahah dışarıdan bakınca "ne lan işte kasedi takmış dinliyorsun" havası var.Öyle değil işte denyo, benim için önemi var.

7 Şubat 2011 Pazartesi

Aynaya bakıyorum, ben karışığım, bulanığım.Düşüncelerim yok,fikirlerim yok,hayallerim boş,Gülüşüm soluk.Ben yokum.

                                                                                                                         

6 Şubat 2011 Pazar

Sophisticated

2 gündür doğru düzgün müzik dinleyemiyorum.Okulumun katıldığı bir proje için Hamburg'dayız.Ista Project.Bir Japon kadın ve kızının yanında kalıyorum. Şu anda kızın yatağında yatıyorum , inanılmaz rahat, yorgan acayip ısıtıyor.Burada Almanca'dan çok İngilizce konuşuyoruz çünkü etkinliğin yapıldığı okul uluslararası bir okul, yani okulda Almanca değilde İngilizce konuşuluyor normalde. Günde 557876 paket Oreo yiyorum. That's the best part of the project hella yeah.İstanbul gibisi yok.Ailemi acccayyip özledim, kedimi özellikle.Arkadaşlarımı da.Lamb of God dinlemeyi özlemişim.Burası çok garip.Bugün eve biraz erken geldik.6 gibi.Uyuma hayalleri kurarken yemeğe Japonların başka Japon arkadaşları geldi. Bir baba ve oğlu.Gelen çocuğun adı Yuşi ya da Yuşa tarzı bir şeydi hatırlamıyorum.Doğduğundan beri Almanya'da yaşadığı için Japonca bilmiyordu ama Japondu.Babası çok şekerdi, adını ilk söylediğinde anlayamadım daha sonra da sormadım.Sanırım kadınla birbirlerine yazıyorlar, neyse banane.Yemekte sushi yedik, normalde sevmem ama kadının yaptığı çok iyi olmuştu ve de o çubuklardan kullandılar sonra elle yediler, bana çubukları nasıl tutmam gerektiğini gösterdiler ama yapamadım bende elimle yedim. Garipti ya.Almanya'da Japonlarla İngilizce konuşurken Türkiye'den bahsediyorduk.Türkiye'yi seviyorlarmış.Yarın dönüyorum çok sevinçliyim.Bu proje çok iyi oldu çünkü 7/24 İngilizce konuşuyoruz.Biraz önce duş aldım saçlarımı kurutmadım acayip yorgunum çünkü.Islak yatıyorum şu anda.Çok uykum geldi daha sonra yazacağım ve ve ve bir sürü tatlı tatlı seyler aldım.Yarın dönerken Oreo depolayacağım, Türkiye'de olmaması çok saçma.Bir tane de Ayşe için alacağım.

İYİ GECELER FÜR MİCH.